Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bodrum’daki Temel Hemşirelik Bakım Kongresi’nde hemşirelerin sorunları tartışılıyor gibi gözükse de aslında yediden yetmişe hepimizi çok yakından ilgilendiren konular masaya yatırılıyor.

Bu tür toplantılar neden devletin kanallarında canlı olarak yayınlanmaz ki! Hadi onlar bu görevi yerine getirmiyor, özel dijital platformlarda yüzlerce kanal var, biri bu amaçla kullanılamaz mı?

Hiçbirinin, bu ülkeye ve insanına karşı, sosyal sorumlulukları yok mu? Yine aynı şekilde, hemen her abuk sabuk festivale, şenliğe, yarışmaya sponsor olan devasa kurumlar, şirketler, bilim ve insanı ilgilendiren araştırmalara, sempozyumlara neden destek olmazlar?

Haberin Devamı

İlle de reklam ve kazanç bekliyorlarsa, emin olsunlar, fazlasıyla reklam da gelir, satış ve itibarları da artar! Hadi ilimden, bilimden vazgeçtiniz, bari sağlığınızı ciddiye alın! Allah korusun, birinize ya da bir yakınınıza bir şey olsa, başınızda 24 saat bekleyen ve o süreçte, sizin için en önemli kişi haline gelen hemşireler, bilimsel bir çalışma için kapınızı çaldığında, ne olur geri döndürmeyin.

Döndürmeyin ki dünyadaki gelişmelerden daha bir haberdar olup, size daha iyi hizmet verebilsinler...

Hemşirelerde, yaş ilerledikçe, tükenmişlik sendromu yaşanıyormuş. Hiç şaşırmadım.

Bu arada farklı bir bakış açısıyla, ailedeki, en önemli bakım elemanı olarak kadınların konumu ele alındı.

Biraz feministçe olsa da, bir anne, anneanne, babaanne, abla ve bir çalışan olarak yaşadıkları madde madde sıralanınca, kadın olmadığınıza şükredesiniz geliyor ama biz erkekler de az çekmiyoruz diyecek oldum, siz hep öylesiniz tepkisiyle karşılaştım.

İnsan insandır, cinsiyetine, dinine, ırkına bakılmamalı ve görev dağılımı da adil olmalı yoksa bu tartışmalar hiç bitmez!..

Kadın ve bakım

Bakım, meğerse ne kadar önemli ve kapsamlıymış. Bu kelimenin, bu sempozyum öncesine kadar, bu denli kapsamlı ve hayati derecede önemli olduğunu biliyordum desem yalan olur.

İşte sempozyumdan bazı önemli satır başları:

- Hizmet alan kadar hizmet verenin de memnuniyeti çok önemli yoksa bir süre sonra tükenmişlik sendromu yaşanabiliyor.

Haberin Devamı

- Bakım da tıpkı sağlık gibi piyasalaşıyor.

- Tüm karar vericiler erkek.

- Kadından hem evde, hem de iş yerinde mükemmellik bekleniyor ve hep tek başına kalıyor.

- Ataerkil toplum olmamız nedeniyle, kadınlar üzerinde müthiş bir baskı var.

- Kadınlara, hadi bakalım eşitsiniz deyince eşit olunmuyor. Koşulları eşitleyecek ve onları özgürleştirecek mekanizmaları da yaratmak gerekir.

- Birisi diğerine ekonomik olarak mecbursa, orada mecburiyet ilişkisi vardır. Kadınların kesinlikle istihdama katılmaları gerekiyor. İşe girmekle hem para hem de bir statü kazanacaklar.

- Evlenen kadınların yüzde 98’i çocuk sahibi oluyor. Dolayısıyla, bebek ve çocuk bakımı sorunu oluyor ve işten kopuyorlar.

- Kadın, aslında evde, piyasada ücretli yapılan bir işi yapıyor ama hane içinde yapınca iş olarak değil sorumluluk olarak görülüyor.

- Çocukların, aile büyüklerinin, erkeklerin, engellilerin ve herkesin bakıma ihtiyacı var. Hepsi de kadının üzerinde.

- Sosyal bir devlette bakım bir hak olmalı ve güvence altına alınmalı.

Haberin Devamı

- Evde size iyi bir bakım veren biri olmazsa, sorunlar, beraberinde gelir.

- Kadın, erkeğini her açıdan üretime hazırlıyor ama üreten o oluyor, kadının adı yok.

- Erkeklerin kollarında, yemek yapmasını, çocuk bakmasını engelleyen bir kelepçe yok!

- Geleneksel, toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden belirlenmesi gerekir. Çocuklara anneler elbette iyi bakar, peki babalar bakamaz mı?

- Hastanede de bakım almak isterken, anne gibi bakım isteniyor. Beş yıldızlı olması yetmiyor!

- Eve yönelik bakımların tamamına yakını kadının üzerinde. Bu rol de kadına yüklenmiş. Bebek bakımında erkeklerin olacağı günleri gelir mi? Gelmez, çünkü hane halkı bunu istemez. Sadece yaşlı bakımında erkekler var. Mahreme herkes sokulmuyor. Ya aileden biri olacak ya da yine kadın olacak!

Sağlıkta küreselleşme!

Küreselleşme, görünen o ki tüm sektörler gibi, sağlığı da fazlasıyla kapsama alanı içine almış. Ama zararları kadar yararları da var diye teselli oluyorlar. İşte önemli satır başları:

- Sağlık hizmetlerinde hasta yerine müşteri kavramı getirildi.

- Sosyal devlette sağlık devletin verdiği bir hizmetti, şimdi bireylerin kontrolünde.

- Bir hastanenin kesinlikle ameliyat dediğine, bir diğeri kesinlikle hayır diyor ve hastanın kafası karışıyor. Hasta kapı kapı dolaşıyor ama aldığı karar her zaman doğru olmayabiliyor.

- Her veri bilim ağı içerisinde olsun deniliyor ama gizlilik konusunda ciddi sıkıntılar var.

- Sağlık herkesin kolayca ulaşabileceği bir hizmet olmalıdır.

- Sağlık bakım maliyetlerinin artması küreselleşme getirdi.

- Küreselleşme sadece sağlığı değil, doğayı da olumsuz yönde etkiliyor.

- Sağlık ticarileşti!

- Küreselleşme yeni fırsatlar da sundu, sıkıntılar da getirdi.

- Küreselleşme paralı bakımı zorunlu hale getirirken, herkese eşit standartta hizmet veriyor ama bu bazen kâğıt üzerinde de kalabiliyor.

- Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet giderek artıyor, hemşirelerin yüzde 81’i, doktorların da yüzde 72’si sözel şiddet, yüzde 17’si ve 13’ü de fiziki şiddette maruz kalıyor.

- Hemşirelik uzaktan eğitimle olmaz, insandan insana uygulamalı olarak verilmelidir...

Özetin özeti: Sağlımız ne kadar emin ellerde? Bu konuda konuşulacak ve öğrenilecek o kadar çok şey var ki peki, nerede, ne zaman ve kimlerle? Ve bu, sadece sağlıkçıların değil hepimizin temel sorunu! Taşın altına herkes elini koymak zorunda...