Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       YÖK'ün dünkü tarihi toplantısı uzun sürmedi. Operasyon iki saate tamamlandı. Günlerdir süren çok yönlü hazırlıklar çerçevesinde, bazı isimlerin üzeri çizildi. İzmir Dokuz Eylül, Erzurum Atatürk ve Malatya İnönü üniversitelerinde en çok oy alan adaylar, Cumhurbaşkanı Sezer'e bildirilen üç kişilik listede yer almadı. Bu arada seçimlerden 2 ve 3'üncü çıkan pek çok aday da YÖK'ün vetosundan kurtulamadı.
       YÖK'teki oylamada tarikat bağlantısı olduğu iddia edilen adaylarla, üniversitede huzursuzluk yarattığı öne sürülen isimler liste dışı kalırken, MHP'li adayların veto yemenin aksine kollandıkları dikkati çekti. MHP ile sıkı fıkı ilişkide olan en az 5 aday, Cumhurbaşkanı Sezer'e gönderilen listede ilk sırada yer aldı. Anlayacağınız tarikatlar için işleyen Demokles'in kılıcı, MHP'liler için pas geçti...
       Söz konusu kişiler DSP'li, FP'li ya da bir başka partiden de olsa aynı tepkiyi ortaya koyardık. Bizim kaygımız MHP'li olduklarından kaynaklanmıyor. Siyasi kimliklerini, akademik kimliklerinin önüne çıkartarak oy almaları ve seçildikten sonra da kadrolaşmaya gitmeleri...
       MHP 12 Eylül öncesinde nasıl ki MC'li hükümetler döneminde bazı kadroları ele geçirip baş ağrıtacak noktalar geldiyse, şimdi aynı sinyaller üniversitelerden geliyor. MHP'nin TBMM YÖK Araştırma Komisyonu kanalıyla Gürüz üzerinde baskı yaratması ve üniversitelerde yarattığı bizden olanlar, olmayanlar havası umarız ileride can sıkıcı boyutlara gelmez.
       MHP'nin baskıcı tutumu, üniversitelerdeki akademik kadrolar üzerinde olduğu gibi, YÖK'te de etkili oldu ki, seçimlerden en karlı çıkan yine onlar oldu. Efeliği ile tanın YÖK Başkanı ise eskiden MHP'li olduğu iddialarını haklı çıkartırcasına, sessiz kalmayı yeğledi.
       Erbakan'ın başbakanlığı döneminde, gözlerinin içine baka baka "Biz üniversiteleri kimsenin arka bahçesi yaptırmayız" diyen Gürüz'ün bu sessizliği, yoksa MHP'lilerin hakkında açtığı dosyalardan mı kaynaklanıyor?..
       Biliyoruz ki, MHP'nin üniversitelerdeki kadrolaşmasıyla ilgili YÖK'ün de elinde önemli dosyalar var. Gürüz, önceki başkanlığı döneminde YÖK'te gerçekleştirdiği MHP operasyonunu şimdi niye yapamıyor?..
       Cumhurbaşkanı Sezer'in de öceki gün altını çizdiği gibi böylesine bir dönemde CHP de Meclis'te olmalıydı. Baksanıza MHP üniversiteleri bir bir ele geçirirken, DSP olup biteni sadece izlemekle yetiniyor. Ne dur diyen var, ne de sorgulayan!..
       Anayasa ve Seçim Kanunu gibi YÖK Kanunu da bir an önce değiştirilmeli ve üniversiteler, bu seçim komedisinden kurtarılmalıdır. Seçim olmasın mı, elbette olsun. Ama bugünkü gibi kadrolaşmayı değil, akademik birikimi, yöneticilik performansını, vizyonu dikkate alan bir seçim olmalı. Tıpkı Batılı ülkelerde oldu gibi...
       Son günlerde rektör adaylarıyla ilgili o kadar çok ihbar geldi ki hepsi birbirinden iğrençti. Suçlayan da, suçlananlar da hep profesör. Bu pislikler, nedense hep seçime beş kala ortaya çıkıyor. Seçimleri etkilememek için belden aşağı geçen bu kavgaya karışmadık. Ama önümüzdeki günlerde tek tek ele alacağız...
       Özetin özeti: Siyasetçiler parlamentonun, tarikatçılar dinin, gazeteciler de medyanın saygınlığını yeterince sarstı. Hocalar da üniversiteleri aynı noktaya çekmek için elinden geleni yapıyor. Ne diyelim! Onlara da helal olsun!..


Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr