Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Yarıyıl tatilinde ödeve verilsin mi, verilmesin mi? Son günlerin en önemli tartışma konularından birisi de bu. Verilmesin diyenler çoğunlukta. Milli Eğitim Bakanı Çelik de bu görüşte. Velilerin önemli bir bölümünün tercihi de stressiz yani ödevsiz bir tatil şeklinde. Öğretmenler ise az ya da çok mutlaka ödevden yanalar. Özellikle de durumu kritik öğrenciler için ödev olmazsa olmaz diyorlar.
Gerekçeleri de hazır: Eksiklerini yarıyıl tatilinde tamamlamayan öğrenciler için ikinci yarıyıl kabusa dönüşebilir.
Haksız da sayılmazlar. Birinci yarıyılda, bir şekilde treni kaçıran öğrenciler, eğer aradaki açığı önümüzdeki iki hafta içerisinde kapatamazlar ise yıl sonu karnesi, yarıyıl tatilinde ödev yapmaktan çok daha fazla keyiflerini kaçırabilir.
Bakan Çelik'in ifade ettiği gibi öğrencilerin tatili kitap okuyarak geçirmeleri elbette çok önemli. Karnesinde kırığı olmayan öğrenciler için önerilecek en iyi alternatiflerden birisi de bu. Ama ya takviyeye ihtiyaç duyanlar? Öğretmenlerin ille de ders çalışsınlar dediği kesim de zaten onlar...
Tatilde başka neler yapılır? Yüzlerce şey sıralanabilir. Ama en iyi formül; olanaklar çerçevesinde, yapıldığında en çok hoşa gidecek etkinlikler olmalıdır. Kimi seyahate gider. Kimi de sinemaya, tiyatroya ya da müzeye...
Müzeye dedik de aklıma geldi. Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, önceki gün Genç Bakış'ta konuğumuzdu. Gelen istekler üzerine, yarıyıl tatili boyunca müzelerin sadece ilkokul öğrencilerine değil, tüm öğrenci ve öğretmenlere bedava olacağı müjdesini verdi. Ne yapın edin, en yakınınızdaki müzeleri ziyaret edin. Her biri sizi keyifli bir yolculuğa çıkartacaktır...

İstanbul ve bazı kentlerde, kar tatili nedeni ile karneler dün verildi. Türkiye genelinde ise okullar bugün tatile giriyor. Araya bayram tatili de girecek. Okullar ikinci yarıyıla 9 Şubat'ta başlayacak. LGS ve ÖSS gibi giriş sınavlarına girecekler için zor günler kapıda. Bu yüzden pek çoğu bırakın dinlenmeyi hiç ara vermeden soluğu hızlandırılmış kurslarda alacaklar. Onlara şimdiden sabır diliyoruz. Dişlerini sıksınlar, en iyi okulları kazansınlar, tatilin tadını yazın fazlası ile çıkartırlar...
Bilim adamları son aylarda fazlası ile tedirgin. AKP iktidarı nedense onlarla bir türlü diyalog kuramıyor. Aradaki güven erozyonu azalacağına her geçen gün artıyor. Başbakan Erdoğan hakemliğe soyundu ama tarafsızlığını çabuk yitirdi. Cumhurbaşkanı Sezer ise arabuluculuktan ısrarla kaçıyor. Oysa tüm tarafları bir araya toplayıp gerginliği, boşuna zaman kaybını ve güven erozyonunu noktalayabilir. Ama nedense yapmıyor. Oysa bu onun asli görevlerinden birisi. Devletin bir bilim politikası oluşturması, ulusal dış politika oluşturmak kadar önemli. Bunu yapması gerekenlerin en başında da Cumhurbaşkanı geliyor.
Özetin özeti: TÜBİTAK ve YÖK'te sular durulmadan bilimden söz etmek olanaksız. Yeterince zaman kaybedildi. Daha fazla zaman kaybettirmeye de hiç kimsenin hakkı yok. Türkiye'nin geleceğini gerçekten düşünenlerin, taşın altına elini koyma zamanı geldi de geçiyor.