Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünyada üniversite kentleri var. Statüleri öyle. Tıpkı tarihi, ticari, liman kentleri gibi. Bizde de bu tanıma uyan kentler var. Örneğin Eskişehir...
Peki dünyada ve Türkiye’de üniversite kentleri olarak bilinen kentler hangileri?
İsterseniz önce gelin dünyaya bir göz atalım. İşte bu konudaki haber:
İngiltere’nin başkenti Londra, Paris’ten sonra dünyada en iyi ikinci öğrenci kenti seçildi.
Yüksek öğrenim kurumlarının eğitim kalitesi, öğrenci yaşam maliyeti ve standartları, yabancı öğrenci oranı gibi kriterler dikkate alınarak hazırlanan, “QS En İyi Öğrenci Kentleri listesinde, Paris ve Londra’yı sırasıyla Singapur, Sidney, Zürih, Melbourne, Hong Kong, Boston, Montreal ve Münih takip etti.
Paris’te eğitim masraflarının ve öğrenci hayatının Londra’ya göre daha ucuz olması dolayısıyla, 22 üniversitenin bulunduğu Londra’nın sıralamada Paris’ten sonra geldiği bildirildi. Araştırmada Londra “küresel akademinin kalbi“ olarak tanımlanarak, İngiltere’nin başkentinde “British Library” gibi “birinci sınıf olanaklar” bulunduğu belirtildi.
Birleşik Krallık’taki Manchester ve Edinburgh şehirleri de “En İyi Öğrenci Kentleri” sıralamasında ilk 50’ye girebildi. Manchester 29’uncu, Edinburgh ise 32’nci sırada yer aldı.
Sıralamada yer almak için şehirlerin nüfusunun 250 binden fazla olması ve “QS Dünya Üniversiteleri” sıralamasına giren en az iki üniversitesinin bulunması gerekiyor. Dünya Üniversiteleri sıralamasında bu yıl Londra’dan üç üniversite ilk 20’ye girmişti...

Neden Paris?
Paris’in dünyanın en iyi üniversite kenti olmasında, elbette sadece iyi üniversitelere sahip olması birincil etken değil. Paris’i, Paris yapan diğer tüm özelliklerin yanına, bir de iyi ve bedava üniversiteleri ekleyince, tercihler bir anda değişiveriyor.
Üniversiteler Londra’da çok pahalı Paris’te ise ücretsiz. Ayrıca, Paris, Londra’ya göre daha bohem, daha ucuz ve güvenilir. Ama tüm bu özelliklerine rağmen, öğrenci memnuniyeti açısından bir anket yapılsa, eminim ki, ilk 10’a zor girer. Çünkü Fransız üniversiteleri kolay öğrenci alıyor, çok kolay da atıyor. Yani öğrenciler, üst sınıfa geçebilmek için geceli gündüzlü çalışmak zorunda. Bu yüzden de çoğu zaman Paris’te yaşadıklarını unutuyorlar. Ama Londra ve ABD kentleri öyle değil...
Göttingen, Heidelberg, Freiburg gibi Alman üniversite kentlerinin hiç sıralamaya girememeleri de ilginç. Herhalde nüfusları 250 binin altında...

Bizim üniversite kentleri?
Üniversitesi olmayan kentimiz kalmadı. Hatta Ankara İstanbul, İzmir hariç bazılarında, Kayseri, Gaziantep, Bursa’da üç, dört tane oldu.
Peki, birden çok üniversitenin bulunması, o illeri, üniversite kenti yapar mı?
Evet demek mümkün değil!..
Örneğin İstanbul’da üniversite sayısı 40’a yaklaştı. Peki İstanbul bir üniversite kenti mi?
Evet demek o kadar zor ki!..
Ya da Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Kayseri, Gaziantep, Konya diğer çok üniversiteli kentler?
Onlara da üniversite kenti demek çok zor. Çünkü üniversiteler pek çoğunun umurunda bile değil.
Hatta içlerinde üniversiteyi külfet ve düzen bozucu olarak görenler bile var!..
Genç Bakış için gittiğimiz üniversitelerde, yayından önce mutlaka memnuniyet anketi yaparız. Yemeden içmeye, barınmadan hocalara, ulaşımdan yöneticilere, kent ve esnaftan memnuniyete her şeyi sorarız. Aldığımız yanıtlar da genelde hep hayır olur. Çünkü, zor koşullarda yaşamlarını sürdürüyorlar!..
Keşke çok farklı kriterler ele alınarak bizde de böylesi sıralamalar yapılsa. En azında şapka düşer kel görünüyor ve yerel idareciler bu konuda üzerine düşenleri yapar.
Eskişehir ve Antalya gibi daha önce üniversite rektörü olan başka belediye başkanları var mı bilmiyorum. O kentlerdeki öğrencilerin diğer kentlere göre memnuniyetlerinin biraz daha yüksek olması belki de bu yüzden. Ama Aydın, Burdur, Samsun gibi daha pek çok ilimizde de öğrenciler bulundukları kentlerle barışık. Onlar kenti, kentliler de onları seviyor.
Hemen her kent, eskiden fabrika isterdi, sonra üniversite istemeye başladı. Çünkü öğrencilerin kentlerin ekonomisine ve sosyal yaşamına katkısı çok büyük oluyor. Ama hepsine açılınca, üstüne üstlük, arkadan daha fazlası gelince, ev fiyatları fırladı, hayat pahalılaştı, bakışlar değişti ve neredeyse gidin buradan artık sizi istemiyoruz diyenler çıktı. İşte bu yüzden, üniversite-öğrenci-kent birlikteliğinin sosyolojik açıdan acilen gözden geçirilmesinde yarar var...
Özetin özeti: Üniversiteye sahip olmakla, üniversite kenti olunmuyor!..