Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İstanbul, Marmara, Gazi, Uludağ ve Selçuk Üniversitesi’nin parçalanması için düğmeye basıldı. Son YÖK Genel Kurulu’nda alınan karar çerçevesinde, konuyu daha detaylı incelemek için komisyon kuruldu. Yapılan inceleme sonunda, bu üniversitelerden tümü ya da bir bölümü, aynı ad altında ya da farklı isimlerde yeniden yapılanacak.
Üniversitelerin parçalanması, daha önce de çeşitli vesilelerle gündeme gelmiş ancak öğretim üyesi, öğrenci ve mezunların tepkisi nedeniyle hayata geçirilememişti. Yeni YÖK yönetiminin pek çok konuda olduğu gibi, bu konuda da ben yaptım oldu dayatması içine gireceği belirtiliyor.
Gül’ün Çankaya’ya çıkması ile birlikte, YÖK’teki Anayasal dengeler altüst oldu. Anayasa’ya göre, tek kutuplu bir YÖK yerine üç kutuplu bir yapılanma sözkonusu. Üyelerin üçte birini Çankaya, üçte birini hükümet, üçte birini de Üniversiteler Arası Kurul atıyor. Böylece bir tarafın diğer tarafı tahakküm altına alması mümkün olmuyordu. Ama şimdi tüm dengeler ortadan kalktı. Görev süreleri yakında dolacak bir kaç üye dışında tüm üyeler, AKP’nin belirlediği isimlerden oluştu. Son atanan bazı üyelerin AKP milletvekili aday aday olması da manidar.
YÖK, 12 Eylül’ün ayakta kalan son bir kaç kurumundan birisi. Olağanüstü yetkilere sahip olması nedeniyle hep eleştirildi. Ki bunların en başında Gül, Erdoğan ve diğer AKP kurmayları geliyordu. Tümüyle ortadan kaldırılması ya da yetkilerinin daraltılması için hem Çankaya’dan hem de hükümetten defalarca açıklama yapıldı. Oysa şimdi tam tersi yapılıyor.
Anayasal yetkileri yetmiyormuş gibi, şimdi bir de mali açıdan devasa bir kurum haline gelmesi için adımlar atılıyor. Üniversite döner sermayelerinden pay alacakmış. Oldu olacak ÖSS başvuruları, öğrenci harçları ve vakıf üniversitelerinden de haraç alınsın. Böylece artık onlara hiç kimse yan bakamaz.

Girmek kolay ama...
Üniversite özerkliği vaadiyle iktidara gelenlerin, YÖK’ün yetkilerini daha da artırarak üniversiteleri nefes alamaz hale getirmesi ise, tarihe düşülecek en önemli anektodlardan birisi olacak!..
Üniversiteler ile oynamanın tehlikeli hem de çok tehlikeli olduğunu, birileri, başta Cumhurbaşkanı, Başbakan ve YÖK üyeleri olmak üzere devleti şu an için yönetenlere iyice anlatmalıdır.
Oyuncak haline getirilen kartondan kuleler değil, ülkenin geleceğidir. Ne olur, YÖK de TÜBİTAK olmasın!
İki gündür açık öğretim sınavları yapılıyor. Genç yaşlı yüzbinlerce öğrenci, bir sınavdan çıkıp diğerine giriyor. Pek çoğu ambele olmuş durumda ama hallerinden de şikayetçi değiller.
Kimi ikinci üniversiteyi okuyor, kimi çalıştığı için zoraki olarak açıköğretime gidiyor kimi de emekli olmadan önce yeni bir derece almanın peşinde.
Anadolu Üniversitesi, açıköğretim nedeniyle dünyanın en kalabalık ikinci üniversitesi konumunda. Uzaktan öğretim konusundaki uzmanlığı, sadece Türkiye’de değil, dünyada takdir görüyor.
Pek çok ülkede faaliyet gösteriyor. Yurtdışında binlerce öğrencisi var. Sürekli yeni projeler üretiyorlar. Bu da kendilerine duyulan ilgiyi her geçen yıl artırıyor.
İlk temellerini Orhan Oğuz attı. Yılmaz Büyükerşen’in rektörlüğü döneminde tanındı. Engin Ataç’la büyüdü ve parladı. Fevzi Sürmeli’yle de yeni açılımlar peşinde.
Dünyadaki örneklerinin aksine genç nüfusa da hitap ediyor. Üniversite önündeki yığılma nedeniyle örgün öğretimden yararlanamayan öğrencilerin de umut kapısı oldu. 30 yaşın altında da yüzbinlerce öğrencisi var.
Açık Öğretim Fakültesi AÖF’ün en belirgin özelliği, kolay girilebilir olması. ÖSS barajını aşan herkes girebiliyor. Bir çok bölümünde kontenjan sınırlaması yok. Ama öğrenim görmek, hele hele mezun olmak deveye hendek atlatmaktan çok daha zor. Örgün öğretim yapan diğer üniversiteler gibi hoca insiyatifi ile sınıf geçmek yok. 49 alan kalıyor. Başarı oranı yüzde 30 ila 40 arasında değişiyor.
Ciddiye alan mezun oluyor. Almayanlar ise atılma olmadığı için öğrenim süresini uzattıkça uzatıyor. Mezunları arasında profesör olan da var. Genel müdür olan da...
Öğrencilere bu zor sınav döneminde başarılar diliyoruz...
Özetin özeti: İyiyi bozmak en kolayı. Umarız, AÖF’ye dokunulmaz!..