Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       YENİ bir yıla daha giriyoruz. Ama bu yıl diğerlerinden çok farklı. Bitimi hem yeni bir yüzyılın, hem de bir bin yılın başlangıcı olacak...
       1999'da dünyanın neresinde olursak olalım, hangi konumda bulunursak bulunalım çok değişik duygular yaşayacağız.
       Her şeyden önce bir hayal gibi çok uzaklarda olan 21. yüzyılın son basamağında olacağız. Bir adım sonra 2000 yılına girmenin duygusuyla içimiz içimize sığmayacak.
       Her yıl başında, her doğum gününde, bir yandan bir yılı daha geride bırakmanın hüznünü yaşarken, bir yandan da yeni bir yaş, yeni bir yıl için uzun uzadıya kararlar alırız. Oysa şimdi hem yeni bir yüzyıl, hem de yeni bir bin yıl başlıyor.
       Yüzyılların bitişini belki şansı olanlar görmüştür. Ama bin yılların bitimini insanoğlunun çok azı gördü. Bu açıdan bakıldığında 1999'u hep duygular içerisinde çok yoğun yaşayacağız.
       5 yıllık, 10 yıllık, 100 yıllık, 500 yıllık değerlendirmelerin yerini 1000 yıllık değerlendirmeler alacak. Son 1000 yılın olaylarını, insanlarını, konularını, kentlerini, buluşlarını seçeceğiz.
       Bin yıllık değerlendirmeler yapıldığında insan yaşamının ne kadar kısa olduğunu, ulusların kaderlerinin nasıl zikzaklar çizdiğini, bilimde, teknolojide yüzlerce yılda alınan yolun çok daha fazlasının son 50 yılda nasıl kat edildiğini büyük bir şaşkınlık içerisinde göreceğiz.
       İsa'nın doğumuyla başlayan 2 bin yıllık tarihi ve öncesinde yaşanan milyonlarca yıllık yaşamı ele aldığımızda, şekli, konumu farklı olsa da eğitim hep vardı. Olmaya da devam edecek.
       Son yüz yıllara kadar bilek gücü, beyin gücünden yani bilgiden üstündü. Gücü yetenin hakim olduğu bir dünya söz konusuydu. Ama bilginin teknolojiye dönüşmesiyle birlikte en büyük güç tartışmasız bilgi oldu. Ancak "Bilgi Çağı" olarak adlandırılan 2000'li yıllar, bilginin gücünü çok daha yoğun hissedeceğimiz bir bin yıl olacak.
       Bugünkü bilimsel ve teknolojik gelişme hızıyla 3 bininci yıla girerkenki noktayı gerçekten tahmin bile edemiyorum. 2999 yılını yaşayanlar, eminim bizden çok daha farklı duygular içerisinde olacaklar. Tabii hala en kutsal değerlerden biri olan duygunun kırıntıları kalplerinin bir köşesinde kalabilirse..
       Çok uzaklara gitme yerine "2000'e bir kala ne durumdayız? Gelecek için beklentilerimiz nedir?" konusunda bir değerlendirme yapmakta kesin yarar var. Eğer bizi bekleyen yeni bir bin yıl için son şansımız olan 1999'u da iyi değerlendiremezsek, sadece yeni bir yıla kötü bir başlangıç yapmakla kalmayıp, yeni bir yüz yıla ve yeni bir bin yıla da kötü bir başlangıç yapmış oluruz.
       Her şeyden önce bilginin kabesi olan eğitim kurumlarımızı yeni bin yıla hazır hale getirmeliyiz. 1998 yılda başaramadığımızı, son bir yılda telafi edebilir miyiz? Çok zor gibi gözükse de imkansız değil!
       Üçüncü bin yılın arifesinde, kendi açımızdan da bir değerlendirme yapmakta sonsuz yarar var. Bugüne kadar neler yaptık? Doğrularımız, yanlışlarımız, beklentilerimiz neydi? Ne kadarını başardık? Gelecekten neler bekliyoruz?
       Mutlu, başarılı ve neşeli yıllar dileğiyle...




Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr