Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Önder Bekensir ve Erol Aksoy’dan sonra Bodrum virüsünün kurbanı Ali Şen oldu. Şen’in “O kadını tanımıyorum ‘Sırtımı yağlar mısınız?’ dedi, yağladım” savunması virüsün yan etkileri olmalı

Peş peşe meydana gelen benzer olaylardan sonra şu karara vardım. Bu yaz Bodrum, bazı ‘evli erkekler’ için tehlikeli bir hal almaya başladı.
Bu virüs evli erkeklere Bodrum’un havasından mı, yoksa suyundan mı geçiyor bilmiyorum.
Ben üç vakayı sıralayayım, kararı siz verin.
Bu virüsün ilk kurbanı (!) Önder Bekensir’di.
Hatırlarsanız Bekensir’in şişme botta bir erkekle sarmaş dolaş görüntüleri medyaya yansıyınca olay olmuştu.
Bekensir, birkaç kare fotoğrafın üzerine düşürdüğü şüphe bulutlarını dağıtmak için hayli ter döktü. “O insan Demet’in (Akalın) arkadaşı, evli ve çocuk sahibi. Beni Demet’in olduğu tekneye götürecekti” diyen Bekensir, bir fotoğrafa cinsel tercihi hakkında yorum yapanlar hakkında dava açacağını söyledi.
‘Bodrum virüsü’nün ikinci kurbanı Erol Aksoy’du.
Gazeteciler Aksoy’u, sürat teknesinde bir kadınla hayli samimi bir şekilde Bodrum koylarında tur atarken görüntüledi.
‘Kadın’ı tanımadığını açıklayan Aksoy, kendini şöyle savunmuştu:
“O kadın, denize girmek için açıldığımız sırada Emre Ergani’nin teknesine binen arkadaşlarından biri olmalı. Fotoğrafta baş başa gibi gözüküyoruz, ama o sırada başka insanlar da var yanımızda. Anlık bir kare bu.”
Teknede Erol Aksoy ve kadından başka kimsenin olmadığını, Emre Ergani’nin de kadını tanımadığını açıkladığını hatırlattıktan sonra gelelim son olaya.
Bodrum virüsünün son kurbanı ise Fenerbahçe’nin efsane başkanlarından ünlü işadamı Ali Şen oldu.
Ancak onu virüs Bekensir ve Aksoy gibi denizde değil, plajda yakaladı.

Haberin Devamı

Bu yaz Bodrum ‘geçici hafıza kaybı’ yapıyor
Ali Şen’den bir garip savunma!
Posta muhabirinin, genç bir kadını otelin iskelesinde yağlarken görüntülediği Ali Şen ise şöyle bir açıklama yaptı:
“Fotoğrafı çekip, ‘Büyük aşk’ diyorlar. O kadının kim olduğunu bile bilmiyorum, tanımıyorum. Bana böyle bin tane kız geliyor, havaalanında, ‘Başkanım fotoğraf çektirebilir miyiz?’ diye. Ne var bunda? Şimdi bana 30 tane kız gelsin, ‘Beni yağlar mısınız?’ desin, yağlarım. Orada da kız bana, ‘Sırtımı yağlar mısınız?’ dedi, yağladım. O kadın evli, barklı, çocuğu olan biri. Kadının solunda da kocası duruyor. Ayrıca burada bir sürü gazeteci var. Otelde böyle bir şey olur mu? Yapmayın Allah aşkına. Herkesin ortasında evli bir kadını mı öpeceğim? Orada öpüşme falan yok. Ben yağı almaya uzanıyordum, eğildim, ama yanlış anlaşılmış. O haberden sonra kadının kocası da doğal olarak kıyameti koparmış. Allah’tan terbiyeli bir adam, benim yanımda bir şey söylemedi.”
Ali Şen, mahkemede böyle bir savunma yapsa, eminim hakim, “Dalga mı geçiyorsun bizimle?” diye fırça atardı ona.
Şen, özü itibarıyla haklı olabilir, ama söyledikleri galiba ‘Bodrum virüsü’nün yan etkileri.
Madem kadının sol tarafında kocası var, niye “Gel beni yağla” diye ona demiyor da, bunu tanımadığı Ali Şen’den istiyor?
Yoksa Ali Şen, Bodrum’da yıkama yağlama tesisi açtı da bizim mi haberimiz yok?
Fotoğraflara bakınca kadının sol tarafında kimse görünmüyor, ama varsayalım ki Şen doğru söylüyor.
Peki, “Beni yağlar mısınız?” diye ricada bulunan bir kadının, sol tarafındaki güneş yağını eline alıp Ali Şen’e uzatması gerekmez mi?
Hayır. Kadın bunu bile yapmadı.
Zavallı Ali Şen de, kadının üstünden köprü kurup, o yağı almak zorunda kaldı?
“O kadının kim olduğunu bilmiyorum, tanımıyorum” diyen Ali Şen’in, “O haberden sonra kadının kocası da doğal olarak kıyameti koparmış. Allah’tan terbiyeli bir adam, benim yanımda bir şey söylemedi” açıklamasına ne demeli?
O kadını madem tanımıyorsun, kocasıyla arasında geçen tartışmayı nasıl öğreniyorsun?



Ayrılmadılar, ev eşyası bakıyorlar
Mehmet Akif Alakurt’la Selin Demiratar’ın ‘Adanalı’ dizisinin setinde başlayan aşklarından medyaya yansıyan son haber, ayrıldıkları yönündeydi.
Ancak cuma günü Anadolu Yakası’ndaki Metro’da benim gördüğüm manzara farklıydı.
Alakurt’la Demiratar, bir arkadaşa bahçe mobilyası bakmak için gittiğimiz Metro’da çıktı karşımıza.
Demiratar, üstünde yazlık bir elbise, ayağında sandaletle, Alakurt ise bir şort ve tişört giyerek gelmişti Metro’ya alışverişe.
Metro’nun içinde birkaç kez karşılaştığımız ‘Adanalı’nın ‘Maraz Ali’si ve ‘Komiser İdil’iyle çıkışta yine karşılaştık. Onlar da bizim gibi eli boş çıkmıştı Metro’dan.
Alakurt, yeşil renkli BMW X6 cipinin direksiyonuna geçti, sevgilisi Demiratar da yanına oturdu ve sevgililer, aradıkları ev eşyasını bulmak için başka bir alışveriş merkezine gitmek için Metro’dan ayrıldı.