‘DAMSIZ’ DAVASI NELERi DEĞiŞTiRiR?

19 Haziran 2012

Her mekana alınmayan, elinde mahkeme kararı ve yüzünde gururlu bir ifadeyle elini kolunu sallayarak içeri giremeyebilir. Nasıl mı?

Milliyet’ten Burcu Karakaş’ın “‘Damsız girilmez’e ayrımcılık davası” uzun pazar kahvaltılarının uzun uzun konuşulan haberlerinden biriydi. Aç parantez notu: Bu kategorinin tartışmasız galibi Hürriyet Pazar’daki, Gülden Aydın’ın her tarafından bal damlayan Kürşad Tüzmen söyleşisi tabii...
Burak Cop ve Engin Adler’in damsız oldukları gerekçesiyle Otto ve Faces’dan içeri alınmamaları üzerine sırf ‘emsal olsun’ diye açtıkları manevi tazminat davası, kapı meselesine çözüm getirir mi? Soruların daha mühim olanı şu:
Her mekana alınmayan, elinde mahkeme kararı, yüzünde gururlu bir ifade, elini kolunu sallayarak içeri girebilecek mi? Mekan işletmecileri, muammanın farkında, birer polemik malzemesi olmak istemiyor. ‘İsmim yer almasın’ ricasıyla, ‘Bilemiyorum’u bol, görüş belirttiler. Ortak işletmeci görüşü şu: “Yasada öyle açıklar var ki ne biz haklarımızı biliyoruz ne de müşteriler”

TURYİD ne diyor?
TURYİD (Turizm, Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği) yetkilisi Şükran Yürekli bakın konuyla ilgili ne diyor? “İşletme

Yazının Devamı

SENEYE HERKES NEDEN BiLGiLi’NiN PEŞiNDEN KOŞACAK?

17 Haziran 2012

Soho House İstanbul dedikoduları, zihin açıcı ABD notları, duygusal ‘Survivor’ mektupları...

Daha evvel, yine buradan, ‘“Kim olduğumu biliyor musun?”ların sökmeyeceği kulüp’ başlığıyla bahsettiğim, dünyaca ünlü özel üyelikle alınan kulüp Soho House İstanbul, 2013 sonunda açılıyor. Soho House’un patronu Nick Jones, bir süredir global pazarda etkin PR çalışmaları yapıyor. ‘Guardian’, ‘Newsweek’ ve ‘GQ Style’dan sonra en son ‘New York Times’a VIP kodlu demeçler veren Jones, Soho House İstanbul’un yerini de deşifre etmiş.


İşte o kulüp, Palazzo Corpi’de açılacak. Palazzo Corpi, Beyoğlu’nda, Pera Palas’ın, Marmara Pera’nın yakınlarında, Amerikan hükümetinin dünyada sahip olduğu ilk diplomatik mülk. 2003’e kadar da Amerikan Başkonsolosluğu olarak faaliyet göstermişti. Yüksek tavanlı büyük salonunda mitolojik kahramanların tasvirleri yer alıyor. Palazzo Corpi, şu an Bilgili Holding’in üzerinde çalıştığı projeler arasında. Nick Jones, İstanbul’da dengini bulmuş anlaşılan.

RASTGELE ABD NOTLARI

Miller Music Tour West kapsamında kenara yazılmış, birkaç yeni keşif daha...

Yazının Devamı

iSTANBUL GECELERiNiN TOKAT’TAN ÖĞRENECEKLERi

12 Haziran 2012

Tokat’ın Niksar Belediyesi’nin, lokanta servis personelinin uyması için belirlediği 40 kural, İstanbul yeme-içme kültürünün ve gece hayatının derdine çare olabilir mi?

Geçen hafta Anadolu Ajansı’nın Tokat’tan geçtiği haber enteresandı: Niksar Belediyesi, servis sektörüne dair uyulması gereken kuralları sıralamış. Kuralları inceledikçe, okuyan Niksar’ı Manhattan’da bir Soho, Londra’da bir Shoreditch sanır. Değil. İstanbul’un Nişantaşı’sı, Cihangir’i, Galata’sı hiç değil. Güzel olan da bu zaten.


Niksar Belediye Başkanı Duran Yadigar, sayılı lokantasına, müşteri sayısına bakmadan servis sektörünün önemine inanınıp, oturmuş üşenmeden, servis personelinin uyması gereken kuralları sıralamış; üstüne de kamuoyuyla paylaşmış. İstanbul’da uzun bir süredir gidilen restoran, barlar hakkında yemeğin, içkinin güzelliği değil, garsonun tavrı, servisin yavaşlığı, bahşişin ağırlığı konuşuluyor. Zorla verdiğiniz hesap kadar yüklü bahşiş, yemeğin kokusunu bastıran garsonun ter kokusu, serviste maruz kaldığınız dayatmalar ne işletmecinin ne de mekan sahibinin umurunda. Çözüm, belki de Tokat’tan geliyor, farkında değiliz. Sayın Mustafa Sarıgül, Sayın Ahmet Misbah Demircan, Sayın İsmail

Yazının Devamı

PATLAMIŞ MISIR TADINDA DEPP, JENNIFER VE MILA KUNIS

5 Haziran 2012

Miller Tour West kapsamında Los Angeles’ta, MTV Film Ödülleri’nden canlı yayın. Gecenin şımarık oğlanı kim? Salonun başlıca yemeği neydi? Diş hekimlerinin öğrenmesi gereken yeni kavram: Johnny Depp sendromu. Detaylarla bir MTV gecesinin ardından


Jennifer Aniston

MISIR KOKULARI EŞLiĞiNDE: MTV Film Ödülleri lafını duyunca insan kilometrelerden öteden kuyruk, salonun içinde bir izdiham, bir heyecan bekler, değil mi? Oysa Hollywood için gayet sıradan bir gün. Yaygara çıkaran yok, üstünü başını yırtan yok. Salonun içi gayet sakin. Patlamış mısırını, hamburgerini alıp, salona giriyorsun.

ÖNDEN iZLiYORSAN YANDIN: Ödül törenini sahneye en yakın alandan izleyenlere “Vay şanslılar” gözüyle bakıyorsanız, sözünüzü geri almanızı şiddetle tavsiye ederim. İşin aslını şu: Burun ucu mesafesiyle geceyi izleyen, Hollywood yıldızlarıyla enseye şaplak yakınlığında duran, sağlı sollu sahne kenarına dağılmış izleyiciler gecenin en çalışan elemanlarıydı. Sürekli alkış tut, sürekli bağır dur. Andrew Garfield gibi sevimsiz, yeniyetme yıldızlar çıktığında bile sevincinden kuduruyormuş gibi davran. Yeri geldiğinde kurgu gereği eline tutuşturulan tuvalet kağıdını sahneye fırlat, yeri geldiğinde

Yazının Devamı

TEKiLA KASABASINDA CUERVO, ERGEN VE BEN

3 Haziran 2012

Meksika’nın Tekila kasabasında Jose Cuervo’yla tanışmak, Gülben Ergen’i anlamak ve tekilanın sarhoş sarhoş shot niyetine kafaya dikilen içkiden çok daha fazlası olduğunu öğrenmek...

Tekila kasabası dediğiniz, yaklaşık 10 bin nüfuslu, irili ufaklı, 1-2 katlı, renkli evlere sahip, serin, sakin ve dingin bir yerleşim alanı. Kasaba halkının neredeyse tamamı tekilayla meşgul. Herkesin dilinde bir “Tekila içilmez, yaşanır” lafı, kalbinde bir tekila aşkı. Starbucks’lardan, McDonald’s’lardan arınmış, korunmuş sadece Meksika yemeği, içeceği ve mamülüyle dönen bir kasaba.


Kasaba nüfusunun yarısından çoğu Juse Cuervo’nun emrinde çalışıyor. Jose Cuervo adına henüz aşina olmayabilirsiniz. Jose Antonio de Cuervo, dünyanın en eski tekila üreticisi. Sene 1795. Bir diğer deyişle, dünyanın en çok tüketilen tekila markası Jose Cuervo’yu yaratan isim.

Tekila kasabasında Gülben Ergen olmak

Yazının Devamı

‘KANYON BABALARI’NI TANIYALIM

27 Mayıs 2012

‘Kanyon Babaları’ kime denir? Yıldız Tilbe’den albüm yerine ne beklenir? Artı, denilesi, duyulası birkaç hafif şeyler. Pazar brunch’ı niyetine ortaya karışık mevzular...


Önce ‘Kanyon Babaları’nı tanıyalım: Geçmişinde mutlaka bir tipik bir Lucca bekarı, tam bir Göcek erkeği gibi yaftalamalardan en az biri vardır. Yaptığı işten çok, birlikte olduğu ünlü kadınlar sayesinde, magazin sayfalarından ince ince sızar hayatımıza. Sevgili, ‘uzatmalı’ kontenjanına düştükçe eş zamanlı olarak ‘Kanyon’da görüntülendi’ pozları da düşer magazine.

Önce cuma/cumartesi geceleri geç seans çıkışı görüntülenmelerle başlar süreç. Araya nişan, düğün girdikçe ‘Kanyon’da görüntülenme’ karesi bebek puseti ya da diğer aile fertleriyle renklenir.
Düzenli sporuna giden, sevgilisiyle alışverişe çıkmaktan gocunmayan, D&R’dan kimisi süs, kimisi heves niyetine tomar tomar CD, kitap, albüm alan bembeyaz Avrupa yakası erkeği kimliğinden ödün vermeden ‘Kanyon Babalığı’na devam eder. Bir hafta sonu Kanyon’a uğrayın, sayıları hızla artan yeni nesil metropol babalardaki değişimi daha iyi fark edeceksiniz.


Yazının Devamı

FRANKIE, NE KADAR ‘FINE’ NE KADAR ‘DINING’?

22 Mayıs 2012

Frankie İstanbul, ‘fine dining’ kültürünü günlük hayata sokabilir mi? Artı, Derin Sarıyer’den bağırmadan sosyalleşme, Çaba Derneği’nden bağırtmadan yardımlaşma dersi.

Fine dining denilen mevzuyu, yemek konusunda damağına/kalemine güvenilen nadir isimlerden Sabah’ın gurme yazarı Deniz Erbil zamanında şöyle açıklamış: “Şık dekorasyonu, etkileyici atmosferiyle gözü okşayan, masalarında en kaliteli sofra örtüleri ve servis takımlarının, yemeklerinde en taze sebze ve meyvelerin, en üst düzey malzemelerin kullanıldığı mekanlar. Başka restoranlardaki meslektaşlarından daha kaliteli ve şık giyimli garsonların da işlerinin erbabı olmaları şart. Yemek porsiyonları da ben büyük değil; buna karşın tabaktaki sunumu son derece estetik.” Bu pencereden bakıldığında Frankie, son yıllarda İstanbul’dan çıkma, en ‘fine’ oluşum.


Türkiye’deki fine dining kültürüne dair en mühim sıkıntı şu: Günlük hayata entegre olamamış, belirli gün ve haftalarda akla düşen, anlık planlardan uzakta, çok uzakta, tepelerde bir yerde, arada “Hâlâ açık mı?” muhabbetiyle konusu açılan zengin, şık ve alımlı restoranlar oluşu. “Ne ayağa düşmeli, ne de bir kere gidilip görüldükten sonra bir sonraki

Yazının Devamı

SEVGiLiYLE BAŞ BAŞA GEZME ADABINA DAiR

15 Mayıs 2012

Çiftlerin baş başa, göz göze kulüp kulüp dolaşması pek alışıldık bir sahne değil. Oldu da çıkıldı diyelim, işte dikkat edilmesi gerekenler

Tuzak laf: “Göster de beraber bakalım”
Erkeğin başka açılara gözü kayması, bardaki sarışına takılıp kalması, süreyi uzun tutmadıkça, gayet olağan bir durum. Aynı durum kadın için de geçerli tabii. Kadın, erkeğin ruhu bile duymadan göz ucuyla süzüp işini bitirirken erkek şu lafı duyana kadar bakmaya devam eder: “Başka kızlara bakman sorun değil tatlım. Hatta göster, beraber bakalım.” Üstten her ne kadar, ‘Seninle beraber kız kesecek, birlikte güzel bir kız hakkında konuşuacak kadar rahatım’ mesajı olsa da işin aslı şu: Başkasına bakma meselesini bile kendi kontrolünde yapılmasını istiyor ve aslında onun dışında başka birine bakmanıza tahammülü sıfır. Beyler oyuna gelmeyin, tahriklere kapılmayın, böyle laflara kanmayın.

Tampon arkadaş şart mı?
Fazla uçlara savrulmanız için yanınızda sizi frenleyecek, küçük müdahalelerde bulunacak ‘tampon arkadaş’ iyi olabilir. Halka açık yerde birbirinize bademcik muayenesi yapmanız da engeller, sebepsiz yere alkolün de etkisiyle birbirinize tekme tokat girmenizi de.

BU YAZ NE iÇECEĞiNiZi

Yazının Devamı