Yeniay, kalpler arasında derin bağlar kurmakla ilgilidir…
Karşı konulamaz bir değişim rüzgârı esecek. Akrep’in yoğun enerjisinin içinde lütfen kaybolma! Derin duygularını fark etmek istiyorsan, içine dön. İçe dönüş, senin şifandır. Kendi sesini duy, dinle, anla. Kalbinle çıktığın bu yolda, niyetine güven, güzelliklere inancını kaybetme, kaybettirme…
Kudretli bir yeniay yaşanacağı kesin. Yeniden doğma çabası içindeyiz. Şifanın kendinde olduğunu öğreneceksin. Önce ben, hep ben hatta sadece ben diyenler yani sürüp giden, döngüdeki yerini ve sorumluluklarını, bilmeyenlerin gelişimi için yeni ruhsal keşiflerden bahsedilebilir. Gök hiyerarşi, bu dostların uyanışına Akrep yeniayı ile katkı sağlamak isteyebilir. Sadece kendimiz için yaşamadığımızı, yaşayamayacağımızı anlamak çok zor olmamalı.
Bu yeniay, hepimizin ruhsal büyümesinde bir dönüm noktası olacaktır. Yenilikler, değişimler içte başlayıp, hayatımıza yansır. Derin duygularımızı, ihtiyaçlarımızı ve ilişkilerimizi
Kardeşlik ve Kabul imtihanında olduğumuzu birbirimize hatırlatalım.
Dolunayda iç sesimiz bize sürekli fısıldayacak; “kendini anlamaya çalış, diğer insanları da anlayışla karşıla…”
Bu dolunay tüm dengeleri altüst etmek üzere geliyor... Biz ise etik, ahlak dairesinde, yeni dengeler kurmaya mecburuz. Bu dolunayda, hemen herkes “harekete geçmem lazım ama ne yapmam gerektiğini bilmiyorum” diyerek başlayacak yeni güne.
Çünkü hayata dair ne biliyorsan anlamını yitirdi. Yaşamak istediğin, olmasını istediğin şeyleri hayal edip duruyorsun ama bir türlü gerçekleşmiyor. Belki de “beklentilerimi dolayısıyla hayallerimi değiştirmem gerekiyor” şeklinde düşünenler de var.
Denemediğin ritüel kalmadığına eminim. Bilmem kaç kez filanca mantrayı tekrarladığına, dileklerini onlarca farklı şekilde ifade ettiğine yemin edebilirim. Ritüelini değil, dileğini değiştir diyeceğim. Dileğini ifade biçimini değiştirmenden farklı cümle kalıpları kullanmandan bahsetmiyorum. Aslında gerçek dileğini, öz arzunu keşfet, fark
Terazi burcu; adalet ve dengeyi temsil eder. Güneş tutulmaları ise karanlıkları yıkmak, aydınlığa ulaşmakla alakalıdır. Güneş Terazi burcunda tutuluyorsa; dengeden, adaletten yoksun her ilişki, ortam, aile, sistem, inanç deşifre olur hatta yıkılır. Dünyada daha adil, hatta ilahi adalete yakışır bir düzen kurulmalıdır. İş hayatında, ailende, ilişkinde, evliliğinde, evinde dengeler, yapılar değişmeye mahkumdur.
Güneş Tutulması, herkesin hayatında farklı temalarda dönüşüm ve denge arayışı başlatacak. Yaşanacak gelişmeleri kabullenmek ve dengeyi sağlamak, bu süreci doğru yönetmeni sağlayacak.
18 Eylül 2024 tarihli Ay tutulması ayrışma süreciyle alakalıydı. Güneş tutulması ile bu ayrışma daha da belirgin hale gelecektir. Potansiyel ayrışmasını kendimizi daha iyi anlamak şeklinde yaşayacağız. Hayatımızı yeniden kurgulamak, ana görevimiz haline gelebilir. Artık geçmişte başlayan döngülerin bugünü nasıl etkileyeceğiyle değil, bugünün geleceğe nasıl var edeceğiyle ilgilenmek durumundayız. Zira sonsuzluk ve belirsizlik zamanlarından geçiyoruz.
Yüzeysel, fiziksel bir ayrışmadan bahsetmiyorum tabii ki. Zira iyiler, kötüler yok efendim şunu sevenler bunu sevmeyenler vb. ayrışmayacak. Potansiyel ayrışması dersem aklımdakini tam olarak ifade etmiş olurum. Örneğin; şunu yapabilme yeteneği olanlar veya olmayanların yolları ayrılır. Bununla başa çıkabilme gücü olanlar olmayanlarla ayrışacaktır. Hatta görev farklılıkları diyebileceğimiz varoluş nedenlerimiz bizi bizden ayırmak durumunda kalır. Ayrışacak ama kutuplaşmayacağız. Herkes kendi varlık amacına hizmet etmek zorundadır.
Bu ayrışmanın sağlıklı ve hızlı ilerleyebilmesine katkı olsun diye kendimize sormamız gereken bazı sorular var. Kendimizi veya sevdiklerimizi neye, kime adadık, adıyoruz, adamayı düşünüyoruz? Adanmaya, adamaya devam etmek eskisi kadar anlamlı mı? Kendim olmayı başardım diyebilir misin? İçten içe hala kendin için yapman gereken şeyler olduğunu hissediyor, biliyor musun? Hayatındaki gerçek eksiklik ne olabilir? Tüm bu sorulara verdiğin cevaplar seni sana tanıtır.
Kendini, ideallerine, inançlarına, ilahi olana, insanlığa adayarak var olabilenler, başka
Başak Yeniayı, hayatını değiştirmek isteyen herkese yeni bir şans tanıyor. Ama bu şansın bir şartı var:K ararlılık!
Bakalım bu değişimi başlatma, sürdürme, tamamlama kararlılığını göstermeyi başaracak mısın? İsteklerine ulaşamıyor, sevdiklerine kavuşamıyor, hayallerini gerçekleştiremiyorsan ; görmemekte ısrar ettiğin bir şeyler olabilir. İyileşmesi, değişmesi, kesip atılması, sil baştan inşa edilmesi gereken bir şeyler mi var? Siz bunları görmeye direnirseniz, beklenmeyen senaryolarla görünür olacaklarına eminim. Her zaman kontrolün bizde olmadığını bilsek bile inisiyatif alabilir, elimizden geleni yaparak süreci yumuşatabiliriz.
Bir başlangıç yapmak istiyorsan, kararlılıktan fazlasına ihtiyacın olduğunu söylemeliyim. Hatalarınla, eksiklerinle yüzleşmeye hazır mısın? Objektif bir bakış açısına, berrak bir zihne sahip değilsen, gerçeği göremez, sorunu çözemezsin. Gerçeğe direnirsen, sen eski sen olarak kalacaksın. Sen aynı, hayat görüşün aynı, gerçeğin aynı, davranışın aynı, tavrın aynı oldukça sorunların da aynı
Hepimizin kendini işe güce vermekte, odaklanmakta zorlandığı zamanlar vardır. Yaşamaya bile odaklanamadığımız tuhaf zamanlar. Kendimizden, hayattan, olan bitenden bihaber olduğumuz ‘'hayati’’ öneme sahip zamanlardan bahsediyorum. Bu dönemlerin sonunda genelde ben bunu nasıl göremedim, nasıl atladım, nasıl yaptım? diye başımızı taşlara vururuz. Hayatımızın fırsatını kaçırmış, söylenmesi gerekeni söylememiş, yapılmaması gerekeni yapmış olmanın şaşkınlığını yaşarız. Sanki biz uykudayken olan olmuştur ve sonuca uyanmışızdır. Sonuç her zaman tatsız olmaz. Kimi zamanda imkânsız görünen bir şeyi kolaylıkla elde etmiş olduğumuz bir hayata uyanırız. Yine bu nasıl oldu, ben mi yaptım? şaşkınlığı yaşarız.
Bu odaklanma sorunu yaşanan zaman dilimlerine Kayıp Zamanlar diyelim. 19 Ağustos Kova Dolunayında tüm dünya, eş zamanlı olarak bir zaman kaybı yaşayacak. Aslında seninle paylaşmak istediğim esas konu bu. Dünya bir zaman kaybı yaşayacaksa, Gök Hiyerarşi yeni bir eğitim planını, programını devreye alıyor demektir. Hep birlikte uyuyup uyanmamızın bir anlamı olmalı. Sanki bir
Herkes tarafından seviliyor, takdir ediliyor hatta başarılı kabul ediliyor olabilirsin. Peki sen tatmin olmuş, başarılı ve mutlu hissediyor musun? Gerçek başarının, mutluluğun ne olduğunu yeniden konuşalım. Herkes bize bayılıyorsa, bizde bununla yetiniyorsak, her şey yolunda diyebilir miyiz? Güzel bir film izledik ve bitti. Tamam film güzeldi, bizi de mutlu etti ama bitti şimdi ne yapacağız? Bu defa senarist, oyuncu, yönetmen sen olacaksın…
Sen mutlu musun?
Herkesi mutlu etsek de etmesek de, çoğumuz kendimizi boşlukta hissediyoruz. Boşlukta derken, sanki ne yapsan olmuyor, olsa da önemli değil, yaşananlar anlamsız, elindeki değersiz, değerli olan erişilmez vb karmakarışık duygular içindeyiz. Yeniay, bu belirsizliklerden hızlıca uzaklaşmanın vakti geldi diyor.
Yeni bir rota belirlemek zordur. Alıştığın güvenli alandan çıktığında, ne olacağını bilmemek korkutur. Korkma sadece yaşa… Duygularımızı, becerilerimizi, ne yapmak istediğimizi sorgulamakla başlayalım. Bildiğimiz, uyguladığımız yöntemler şimdiye kadar işe yaramış olsa da artık işlevsiz. Çünkü bir süre sonra Dünya bizim
Üst akıl, insanlıktan beklentisini duyurmaya hazırlanıyor. Sonlardan, bitişlerden çok başlangıçlara, yeniliklere odaklanalım. Hayat bilmediğin, deneyimlemediğin bir hızla akıyor. Ona yön vermesi gereken sensin. Geçip giden, geride kalan her şeye herkese izin ver…
Zamanın ilerisinde bir sorumluluk, irade ve mantık performansı sergilemeye hazırlanmalıyız. Tüm zamanlar iç içe yaşanıyor farklı gelecekler inşa ediliyor. Çorbada tuzun olsun, geleceğin Dünyasına bir katkın olsun istiyorsan, düşünmeye başla. Dünyanın gelecekte nasıl bir yer olmasını istediğine kafa yor…
Dolunay, diğer insanlarla, hayatla, sevdiklerimizle, tutkularımızla, işimizle, okulumuzla, yaşadığımız şehirle vb. aramızda görünmez duvarlar, mesafeler varmış gibi hissetmemize neden olacak olaylara gebe. Kimi nedensiz bir yalnızlık duygusuyla sarsılırken kimi de en yakınlarıyla yollarını ayıracak.
Yeteneklerimizin, sorumluluk anlayışımızın, başarılarımızın, ciddi-ölçülü tavrımızın daha fazla takdir edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Kırılıp, gücenip