Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ata Demirer “Eyyvah Eyvah” serisinin üçüncüsüyle bir kez daha seyirciyi fethediyor. İlk gösterisini parasız sahnelemek için bile bar bar dolaşmak zorunda kalan delikanlı, şimdi kendi yazdığı, sevdiği işi yapma lüksüne sahip bir sinemacı

Valla ben oyunculuğunu beğenmiyorum ama hakkını teslim edelim, stand up’çılığı iyiydi”... “Stand up’çı olarak bir Cem Yılmaz değil tabii ama taklitleri iyiydi”... “Taklitlerle sürekli kendini tekrarlıyordu ama adam iyi müzisyen”... Böyle bir kafa karışıklığı yaratıp eninde sonunda yaptığı her şeyi de hatırı sayılır bir kitleye beğendiren bir insanoğlu Ata Demirer. Bünyesinde topladığı yeteneklerin her birinin ayrı hayranı varken sonunda onları bir potada eritti, üstüne de en bilinmeyen becerisini; senaryo yazarlığını ekledi, ortaya “Eyyvah Eyvah” serisi çıktı.
Ata Demirer 2010 yılından beri her yılın başında bir sinema filmi üretip koyuyor ortaya ve gayet iyi de seyirci topluyor. Üstüne üstlük bir “Recep İvedik” gibi yerden yere vurulmuyor da... Aksine, yönetmen Hakan Algül’ün başarıyla çektiği Ata Demirer filmleri hikaye anlatımıyla, espri düzeyiyle, oyunculukları, müzikleri ve içimizde uyandırdığı Geyikli sevgisiyle sinema eleştirmenleri tarafından da beğeniliyor. Ata Demirer’e de deli gibi çalışmak yerine teknede yazıp çizdiği, rakısını balığını ihmal etmediği bir yaşam imkanı sunuyor... Çünkü o doğuştan bir deniz ve keyif adamı...

Dersleri kötü, teneffüs gösterileri 10 numaraydı

Altın çağını yaşıyor

6 Temmuz 1972’de Bursa’da dünyaya geldi, altı kiloluk dev bir bebek olarak. Ama aynı yolda ilerleyip “Tek Kişilik Dev Kadro” kıvamına ulaşmasında annesinin emekleri de yadsınamayacak düzeyde.
135 kiloya dayandığında da “enerji verir” diye oğluna suböreği pişiren bir anneden söz ediyoruz. Ama iki kardeş için anneleri bir yana, dünya bir yana... Ata’nın her röportajında yeri var, Cihangir’in bütün kedilerini besleyen, oğlu kadar komik Ayten Hanım’ın... O 16 yaşındayken annesinden boşanıp Bodrum’a yerleşen kaptan babası Orhan Demirer’e ise deniz sevdasını borçlu.
Mudanya’daki evlerinde denize, doğaya yakın, biraz da yalnız bir çocuktu. Kendi deyişiyle “Uysal ama dikkat çekici, gizemli bir şişko”. İnsanlardan çok hayvanlarla zaman geçirirdi ve büyüyünce veteriner olmaktı niyeti. Gelgelelim keşfedilen ilk yeteneği müzik oldu. Muhtemelen altı yaşındayken “Ateşi suzanı firkat, yaktı cism-ü canımı” şarkısını ezberden söylediğinde... Bursa Erkek Lisesi’nde okurken dersleri kötü, teneffüs gösterileri 10 numaraydı. Önce bir abisinin yardımıyla tavernalarda piyanist şantör olarak çalışıp harçlığını kazanmaya başladı, sonra da İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Müziği Bölümü’nü kazanıp kapağı İstanbul’a attı. Annesi ve kardeşi de arkasından...
Konservatuvarda daha güçlü bir yönü keşfedildi: Komedyenliği... Hocalardan bile taklit siparişleri almaya başlamışken, Vitamin grubunun solisti Gökhan Semiz’den bir öneri geldi: “Biz bir barda çalıyoruz, gel orada bize anlattığın bu hikayeleri 10 dakika anlat.” Bu ilk başarılı sınavını “Turkish Kovboylar” şarkısındaki gazel ve klip oyunculuğu izledi.

Kapılardan çevrildi ama bacalardan girmeyi başardı
Bir başka arkadaşının; Uğur Uludağ’ın ayarladığı Regata’daki barda komedyenlikten ilk parasını kazandı. 1995’te Assos’ta bir barda çalışırken tanıştığı Tuncay Özinel sayesinde Dormen Tiyatrosu’nun “Komik Para”sında oynadı. Ardından Ege Kumpanya adlı bir gösteri orkestrası kurdu. Girişimci ruhu had safhaya ulaşmıştı. Uğur Yücel’in “Genç komedyen adayları arıyorum” dediği röportajı okuduğu gibi kapısında aldı soluğu. Aynı akşam da seyircinin karşısında... Tahmin edileceği gibi konservatuvara zaman yoktu artık...
Ondan sonra sürekli kapılardan çevrilip bacalardan girme macerası başladı... 1996-98 arasında parasız oynayacak yer bile bulamadı. Gösterisini yapıp bir bant çekecek, Leman Kültür’e götürecek, Cem Yılmaz gibi parlayacaktı, plan bu. Sonunda gümüşçülerden bulduğu masa ışığıyla bir bant çekti, Leman’a götürdü, aradan aylar geçti, o bant kayboldu, ama sonunda Ata Demirer o sahneye çıkmayı başardı. Şeytanın bacağını kırmıştı nihayet. “Tek Kişilik Dev Kadro” adlı gösterisi iyi gidiyor, BKM ile ilişkiler gelişiyordu ki araya askerlik girdi. Sonra gene işsizlik, parasızlık ve Ekrem Çatay’dan gelen telefonla kaderin değiştiği an... Star’da başlayan “Korsan TV” programı, Ata Demirer için gerçek bir er meydanıydı. Kendi yazıp oynadığı tek kişilik şovunda Bülent Ersoy, Fatih Terim, Müslüm Gürses, Erman Toroğlu taklitleri ve
başta veteriner Niyazi Gül olmak üzere
bir dolu çok sevilen tiplemesi oldu. Çocukluğundaki gözlemciliğinin meyvelerini topluyordu artık.

Kendisi için keyifli, kariyeri için sönük bir dönem
Bu arada beyazperdede de boy göstermeye başladı. Önce “Vizontele Tuuba”, ardından şarkıcılık yeteneğini de iyice sergilediği “Nerdesin Firuze”... Bilhassa “Çizdim Oynamıyorum” efsane oldu. Bunu izleyen “Avrupa Yakası”ndaki Volkan karakteriyle Ata Demirer şöhretinin doruğuna çıktı. Fakat ilginçtir, bu ona eşit derecede seyirci sevgisi getirmedi. Bir başka deyişle, Volkan bir Hüseyin Badem değildi. Nitekim, üçüncü sezonun sonunda diziden ayrıldı. Sebebin dizideki annesi Hümeyra’yla yaşadığı sürtüşme olduğuna dair can sıkıcı haberler yayıldı ortaya. Ata Demirer ise muhtemelen Hüseyin Badem’i doğuracak sürece girmiş olarak denize açıldı. Artık varsa yoksa Küçük Orfoz adlı 9 metrelik “kayığı”, rakı, balık, şarkı, türkü... Kendisi için keyifli, kariyeri için sönük bir dönem...
“Kısık Ateşte Onbeş Dakika” adlı sinema filmi, üstüne Okan Bayülgen yapımcılığındaki “Hacıyatmaz” adlı talk show programı, hatta kendi tabiriyle “Hacıyatmaz felaketi”... Anladı ki konuk ağırlamak başka iş... Bir de o güne kadar Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan’la kıyaslanırken “Beyaz’a rakip misiniz?” soruları girdi hayatına durup dururken. Hacıyatmaz’ı bitirmesinde Ekşi Sözlük’teki korkunç yorumların da etkisi olduğunu itiraf etti sonradan. “Baştan içimdeki sesi dinlemeli, kabul etmemeliydim” dedi.
Tekrar iyi bildiği işe, tek kişilik gösteriye döndü, altıncı sezonda “Avrupa Yakası”na tekrar girdi, Gani Müjde’nin “Osmanlı Cumhuriyeti”nde 7. Osman’ı oynadı... Ama işin aslı, içinde bir değişim yaşamaktaydı. Röportajlarında da ufak ufak sinyallerini veriyordu, sinemaya gönül verdiğini, yeni bir şey yazdığını...

40 yaşına hayatından memnun olarak girdi
Ve en sonunda, deniz ve müzik sevdası, Bozcaada’da geçen denizcilik günlerinde iyice tutkunu olduğu Kuzey Ege ve orada tanıdığı abilerden biriktirdiği hikayelerden ortaya karışık bir “Eyyvah Eyvah” çıkıverdi. Konservatuvarda ut çaldığı halde içinde hep klarnet ukde kaldığından, Hüseyin Badem’i klarnetçi yaptı, Serkan Çağrı’dan ders aldı. “Fasulye” gibi, “Kara Çalı” gibi şarkılar da filmin lokomotifi oldu, yanına da Demet Akbağ, Özge Borak başta olmak üzere usta bir oyuncu ekibi katıldı, ortaya tadına doyulmaz bir komedi filmi çıktı.
Sonrası onun gerçek yükselişi... Birinci “Eyyvah Eyvah” 2 milyon 500 bin kişi tarafından izlenirken, bir yıl sonra çıkan devam filminin seyirci sayısı 4 milyonu buldu. Üstüne onlardan da başarılı, eni konu iyi bir sinema filmi olan “Berlin Kaplanı” geldi. Ata Demirer 40 yaşına yeteneklerini yerli yerine oturtmuş, kendisine denize istediği kadar açılacak, yazıp çizecek vakti sağlayan maddi imkanlara sahip, artık gideceği yolu bilen, hayatından memnun bir adam olarak girdi. Bir de âşıktı üstelik ki insan hayattan daha ne ister?

Haberin Devamı

İki albümü var

Haberin Devamı

Komedi ağır basınca konservatuvarın müzik bölümünü bırakan Ata Demirer, yaptığı birçok işi hep müzikle birleştirdi. 1995’te de komik şarkılardan ve aradaki skeçlerden oluşan “Makara” adlı bir albüm çıkardı. Albüm çok ilgi gördü, “Kontör At Sevgilim” adlı şarkısı listelere kadar girdi. Bunu “Exit” adlı bir maxi single izledi. İçinde dört şarkı, iki remiks vardı, en meşhuru da “Avrupa Yakası”nda Volkan’ın söylediği “Fındık Fıstık”tı. Ata Demirer bunu içki içip fındık fıstık yenen bir sohbet ortamında “Durun size bir Tarkan şarkısı yapayım” demesiyle ortaya çıktığını anlatmıştı.

Haberin Devamı

Altın çağını yaşıyor

Ata Demirer ve karısı Özge Borak “Eyyvah Eyvah 3”te.

Neşeli ve tatlı bir ikili

“Eyyvah Eyvah”lardaki aşkı Özge Borak’la “Beyaz Show”da karşılıklı göbek atacak kadar neşeli ve tatlı bir ikili oldular, kameraları görünce yüzlerindeki kocaman gülümsemeyi bozmayan, terslenmeyen, hoş bir çift olarak 2012 nisanında evlendiler. Şimdi ilk üç gününde 778 bin 475 kişi tarafından izlenen “Eyyvah Eyvah 3” ile yine perdedeler. 2012 yılında NG dergisine verdiği röportajda mizahı amme hizmeti gibi gördüğünü söylemişti Ata Demirer: “Ben de çocukluğumu hatırlıyorum, paramız olmazdı, moralimiz bozuk olurdu; bir Şener Şen filmi, Kemal Sunal filmi çıkardı. İki saatliğine unuturdun.” Böyle bir dönemde “Eyyvah Eyvah 3” gişe rekorları kırmasın da ne yapsın?