Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gencecik bir kadın; Ceren Kartarı Ürenden. Üç yıl önce âşık olduğu adamla; Onur’la evlenmiş. Facebook’taki, Instagram’daki fotoğraflarına bakıyorum, rüya gibi bir çift. Yüzlerinde hep kocaman bir gülümseme, gözleri ışık saçıyor... Bir bakıyorsunuz İsveç’te mum ışığında kahvaltı ediyorlar, bir bakıyorsunuz Sapanca’da hamakta uzanmışlar...
Partiler, arkadaş toplantıları, deniz, güneş...

Hiçbir gölge düşmüyor sanki mutluluklarının üstüne. “Gelecekten umutlular, yarına güvenle bakıyorlar” diyebilirsiniz. Hikâyelerini bilmeseniz... Bir de bazı karelerde Onur’un saçsız başındaki bandajı görmeseniz...

Haberin Devamı

2007’de beyin tümörü teşhisi konmuş Onur’a. İlk ameliyat o zaman...

2008’de bir motor alıp dünyayı geziyor...

2010, hastalık nüksediyor. İkinci ameliyat.

2012, düğünleri var Ceren’le...

2013, üçüncü ameliyat.

Hayat devam ediyor.
Kanser yokmuş gibi... Yarın yokmuş gibi...

Bir facebook sayfası açıyorlar ‘Beyin Tümörü ile Yaşamak’ diye. Deneyimlerini paylaşıyorlar, Onur’un onca yılda edindiği bilgileri... Ve bolca umudu, hayat sevincini, coşkuyu... “Niye ben?” diye isyan etmeye, vahvahlanıp dövünmeye vakit yok. Görülecek onca şehir var, yüzülecek denizler,
yürünecek yollar...

2014, tümörün büyüdüğü haberi geliyor. 3-12 ay
diyor doktor...

Aynı gün, Ceren’le Onur Aare Nehri üzerindeki köprüden atlayıp soğuk suyun akıntısına bırakıyorlar kendilerini... “Bazen elinden geleni yapsan da hayat seni inanılmaz yerlere savurup sürüklüyor; eğer karanlığa bırakırsan kendini, elinden sahip olduğun her şey gidiyor. Buna karşılık heyecan dolu bir kalple, dostlarınla, canlarınla o köprüden atlarsan, o adrenalinin vücudunda gezinmesine izin verirsen, sana berbat haberi veren o hayata orta parmağını göstermiş oluyorsun” diye yazıyor sayfaya, Ceren.

CNN Türk, “Kansere kafa tutan çiftin hikâyesi” diye verdi Ceren’le Onur’un haberini. Kasımdan beri daha zor işleri... Hastanedeler ama yazmaya, anlatmaya, gülen fotoğraflarını paylaşmaya, aynı hastalıkla savaşanlara destek olmaya devam ediyorlar.

Kendileri gezemeseler de dünyanın dört bir yanından videolar, mesajlar alıyorlar. “İçinizden geliyorsa, sevdiğiniz bir şey yaparken, sizi etkileyen güzel bir şeyle meşgulken Onur için bir selfie çekin” dedi Ceren çünkü; “Veya güzel bir manzaranın resmini gönderin. Veya Penguen’de, Uykusuz’da sizi inanılmaz güldüren karikatürü... Veya iki saniye bir video çekip şaklabanlık yapın. Biraz gülümsesin.”

Haberin Devamı

Bugün belki siz de sevdiğiniz bir anı paylaşmak istersiniz bu inanılmaz çiftle.

Belki bir de şu an yapabildiğiniz için ne kadar şanslı olduğunuzu fark etmediğiniz çok basit bir şeyin kıymetini anlarsınız. Ceren’le Onur’un fotoğraflarındaki sır bu, çünkü. Geleceğe güvenle bakmak filan değil, yarın olmadığını bilip o ana sahip çıkmak. Ceren’in ‘ölmekte olan biriyle yaşamak’ üzerine satırları bütün ‘kişisel gelişim kitaplarını’ cebinden çıkarır:

“Başkaları gibi muhtemel bir yarın için planlar yapamazsınız. Diğer çiftlerin sahip olduğu hayal kurma hakkı sizden alınmıştır. İnsanların ‘bugünü’ yaşamak için çırpınıp başarısız olduğu bir dünyada, siz ‘bugüne’ hapsolmuşsunuzdur. Bu bir ‘kişisel gelişim’ meselesi değildir sizin için, hayatta kalmanın tek yoludur. Sevdiğiniz insanla şu anı yaşamaktan başka ne vardır ki elinizde? Yarın nefes alabilecek mi bilmiyorsunuz ki... Tabii ki kimse bilmiyor iki saniye sonra hayatta olup olmayacağını ama fazla uzun olmayan bir süre içinde öleceği kesin olan
biriyle yaşamak daha sınırlayıcı... Daha korkutucu... Ama daha da aydınlatıcı...”