Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tam 10 yıl önce “Türkiye’nin Yıldızları” yarışmasıyla hayatımıza giren Beren Saat, bu süre içinde hızla hayal bile edemeyeceği bir noktaya geldi. Peri masalının son bölümünde, Kenan Doğulu ile nikah masasına oturdu. “Onlar ermiş muradına” diyelim ve hikayenin başını hatırlayalım...

Bir gün gelecek, bizi izleyecekler / Bir gün gelecek, kader bize gülecek / Bir gün gelecek, herkes bizi bilecek”... Evet, bir “Fame” değil ama bu da bizim şöhret hayali kuran çocuklarımızın şarkısıydı... Sene 2004, televizyonlarda yarışma çılgınlığı dorukta... “Popstar çıkarıyoruz, niye oyuncu da yaratmayalım?” diyerek “Türkiye’nin Yıldızları” diye bir yarışma icat edilmiş... Hamdi Alkan, Ali Hakan gibi isimler var jüri koltuğunda, ayrıca ünlü oyuncular konuk olarak katılıp yarışmacıları değerlendiriyor... Eğitmen kadrosunda Ali Poyrazoğlu var ki yakın zamanda “Ben o zaman Beren’i jüriye yedirtmemiştim, hiç arayıp sormuyor hayırsız” diye o günleri yad etti, hatırlarsınız... Neticede o “hayırsız” dediği Beren Saat’ti ve yarışmada birinci olamasa da Engin Akyürek ile beraber “Türkiye’nin Yıldızları”nın en kalıcı sonuçları oldular... Birinci olan Özlem Gürler’i ise hatırlayan yok.

Bale, tango ve salsa...
O günlerin görüntülerine baktığımızda, skeçlerde sahiden etkileyici bir performans sergileyen, aralarda da durduğu yerde zıplayarak konuşan, ağzından sözcükten çok kahkaha çıkan bir neşe küpü görüyoruz. Mesela ikinciliği açıklandığında “Ben zaten hep ikinci olmak istiyordum” diye şakıyor kameralara, o derece keyfi ve morali yerinde... Nasıl olmasın, tam sıkıntıdan patlayacağı bir mesleğe doğru ilerlerken, hayatının akışı değişmiş...
Ankaralı, spor akademisi mezunu bir anne babanın; Ayla ve Hüseyin Avni Saat çiftinin kızı Beren, 26 Şubat 1984’te doğdu. Hep öyle şenlikli, elinde deodorant kutusuyla ayna karşısında şarkı söyleyen bir çocuktu. Kendi kendine kurduğu renkli bir dünyası vardı.
Anne-baba sporcu olunca, o da disiplinli ve spor meraklısı bir genç kız olarak büyüdü. Derken baleye başladı, ardından salsaya, tangoya... TED Ankara Koleji’nde okurken müzikallerde oynamaya başladı. Ama işte o yaşlarda sahne tozu yutan birçok yurdum genci gibi, o da ailesi tarafından “gerçek bir meslek” sahibi olmaya yönlendirildi. Notları da iyiydi zaten, işletme okuması uygun görüldü. O da söz dinleyen tatlı bir kız çocuğu olarak Başkent Üniversitesi İşletme Bölümü’ne girdi.

Onu erken büyüten kaza

Güzel oyuncu ünlü popçuyla evlendi

Bunun ne kadar yanlış bir tercih olduğunu anlaması uzun sürmedi. Hayatı istemediği bir yere doğru akmaktaydı... Derdini paylaşacağı bir kişi vardı: Efe. Lise arkadaşı, üç yıllık sevgilisi, “hayatının aşkı” ve büyük ölçüde bugün olduğu noktanın mimarlarından biri.
Daha sonra çok hazin bir şekilde öğreneceğimiz gibi, 19 yaşındaki Efe, “Yürü, Türkiye’nin Yıldızları’na gidiyoruz” diye onu elinden tutup İstanbul’a götürdü, elemelere soktu. Her an yanında oldu, stüdyoda oturup gururla ışıldayan gözlerle Beren’i izledi, bizler de ne yazık ki yarışmadan ikinci çıkıp Ankara’ya döndükten sonra tanıdık bu delikanlıyı... Bir trafik kazası onu hayattan koparıp aldı. Beren Saat’i de erkenden büyüttü. Artık adımlarını ölüm gerçeğiyle atan, insanların üzüldüğü pek çok şeyi kafaya takmayan ve her şeyden önce kavga etmemeye, pişman olacağı şey söylememeye dikkat eden biriydi.
Röportajlarında sık sık “Hayat beni hayal edemeyeceğim kadar şaşırtsın” diyordu, öyle de oldu... Birkaç ay içinde her şey değişti. “Aşkımızda Ölüm Var” dizisinde Ece Uslu’nun kız kardeşini oynamaya başladı, tam o ara bir dizi Tofita reklamı geldi ki onlar belki diziden daha fazla dikkat çekmesine neden oldu. Bunu Mahsun Kırmızıgül’le oynadığı, Mardin’de çekilen “Aşka Sürgün” izledi.
Ama asıl oyuncu olarak kendini kanıtlayıp başka bir kademeye geçtiği dizi, Tomris Giritlioğlu’nun “Hatırla Sevgili”si oldu. Dizi tarihimizin parlak işlerinden biriydi, Beren’in de “yıldızını parlattı”. Çok izlenen bir dönem dizisinin oyuncusu olarak politik meselelerle ilgili fikri soruluyordu artık... Ve tabii şöhretle ilişkisi de... “Ünlü olmanın tadını çıkarıyorum” diyordu. “Starlar için hayat zordur belki ama benim yaşadığım çok keyifli bir şey. Sokakta insanlar görüyor; sarılıyor, bu herkese nasip olmaz.”
Ama popülaritenin dozunu iyi ayarlamak gerektiğine de kanaat getirmişti o yaştan. “Ben magazin programlarında olmak istemiyorum” diyordu kararlı bir biçimde.

Yüzü eskiyor muydu?
O “Belki hayat zordur” dediği starlık mertebesi, büyük bir hızla geldi, bir sonraki dizisiyle, “Aşk-ı Memnu”yla... “Hatırla Sevgili”nin o coşup taşan genç kızı gitmiş, yerine kocasının yeğeniyle yasak aşk yaşayan cazibeli ve biraz da fettan Bihter gelmişti. Kıvanç Tatlıtuğ ile ne zaman yatağa gireceklerine kilitlenmiş bir magazin gündemi yarattı dizi. Ölümsüz “Beni, beni, Bihter’ini?” repliğini bırakarak sona erdi. Beren Saat Türkiye’nin yıldızıydı artık.
Bu sırada yine Tomris Giritlioğlu’nun “Güz Sancısı”nda Elena’yı oynamış, senaryosunu Mahsun Kırmızıgül’ün yazdığı, Serdar Akar’ın çektiği “Gecenin Kanatları”nı ise fragmanda kullanılan sahneler nedeniyle protesto etmiş, yapımcıyla mahkemelik olmuştu.
“Yüzünüzü eskitmekten korkmuyor musunuz?” gibi sorulara kulak asmadan “Aşk-ı Memnu”nun ardından ara vermeden “Fatmagül’ün Suçu Ne?”ye geçti. Birbirine benzemeyen karakterler oynamaya özen gösteriyordu evet ama
bir yandan reklamlarda, bir yandan billboard’larda, bir yandan televizyonda aralıksız onu gördüğümüz de bir gerçekti... “Türkiye’nin Yıldızları”ndaki kader arkadaşı Engin Akyürek’le oynadığı “Fatmagül’ün Suçu Ne?”de Bihter’i unutturup Fatmagül’e bürünmeyi gayet iyi başardı. Ama yüzü eskiyor olabilirdi sahiden.
Ve geldik 2013’e. Birçoklarına göre “Revenge” uyarlaması “İntikam” yanlış bir karardı. Kendisi için bir kez daha farklı bir karakterdi, uğruna karate dersleri aldığı, aksiyonu bol bir diziydi ama önceki iki işinin parıltısına kavuşamadı. O araya Uğur Yücel’in karşısında kör ve sağır bir kızı oynadığı “Benim Dünyam” filmi girdi ki Beren Saat’in bu son derece zor rolün altından başarıyla kalktığı bir gerçek.
Sonuçta, onu 20 yaşındayken büyük bir acıyla sınayan hayat, 10 yıl içinde büyük başarılar ve bir büyük aşk getirdi. Kasımda yaptığımız söyleşide, 30’una doğru ayakları yere basan, özgüveni yüksek ve kendisini çok güçlü ifade eden bir genç kadın görmüştüm. Kenan Doğulu ile ilişkisini anlatırken, “Kenan’dan sonra şunu anladım ki” demişti; “Bazı şeyleri boşuna tırmalayıp acı çekiyormuşum. Böyle biriyle zaten eşleşme oluyormuş işte.”

Peri masalı devam ediyor
Magazinde çıkan haberlere gülüp geçtiklerini, kendi aralarında “Ünlü popçuyla güzel oyuncu” diye başlayan cümlelerle seslendirip eğlendiklerini anlatmıştı bir de.
Şimdi bir magazin programı dış sesi söylüyormuş gibi okursak: Ünlü popçuyla güzel oyuncu Los Angeles’ta evlendiler. Mutluluklar dileyelim ve Beren Saat’in başrolünde olduğu peri masalını izlemeye devam edelim.

Haberin Devamı

Kösem Sultan mı oluyor?
Beren Saat’in “İntikam”dan sonra televizyonda hangi projede yer alacağı merak konusuydu. Ama daha çok merak edilen, “Muhteşem Yüzyıl”a noktayı koyup 2015’te başlayacak “Kösem Sultan”ın hazırlıklarına başlayan Tim’s Production’ın yeni dizinin başrolü için kimi seçeceğiydi. Son gelen haberler, Kösem Sultan rolünde Beren Saat’in oynayacağı yönünde ki bu, her projesinde öncekinden farklı bir şey oynamak isteyen Saat için de biçilmiş kaftan. Hem belki o zamana kadar yüzünü de “dinlendirmiş” olur.

Haberin Devamı

“Sevgiliniz öpüşme sahnesine ne dedi?”
Beren Saat, “Hatırla Sevgili” döneminden itibaren
rol arkadaşlarıyla hakkında sevgili oldukları dedikodusunun çıkmasından kurtulamadı. Bir tek
Bülent İnal ile doğruladığı bir ilişki yaşadı. Ardından da yönetmen Levent Semerci ile birlikte oldukları yazıldı.
Sürekli savaştığı bir diğer soru da “Sevgiliniz öpüşme sahnesine ne dedi?” oldu. En son kör ve sağır dilsiz bir kızı oynadığı “Benim Dünyam”da bile Uğur Yücel ile olan masum öpücüğün “Kenan Doğulu sinirlenip seti terk etti” haberlerine neden olması üzerine “Bu abazanlığı gına getirici buluyorum” diye isyan etmiş, Kenan Doğulu’nun hiç bu işlere karışmadığını söylemişti.