Hiçbir “engel”i olmayan insanların gelemediği mevkilere “hem engelli hem kadın” haliyle gelen, sonra da BM’deki pozisyonunu bırakıp milletvekili olan Şafak Pavey, türban konuşmasıyla ilgi odağı oldu. Ama Pavey zaten elindeki gücü, onun
kadar kendisini ifade olanağı bulamayanlarla paylaşmayı seçtiğinden beri hem sevgi hem nefret objesi olmaya alışık
Şafak Pavey’in herhangi bir konuşmasını izlediniz mi? Bir izleyin, yüzünüze gülümseme yayıldığını göreceksiniz. Öyle bulaşıcı, şakıyan bir gülüşü var ki.. Ve hiçbir şey bilmiyorsanız hakkında, “İşte hayatın hep iyi davrandığı, şanslı insanlardan biri” diye düşünürsünüz. Bir insanın gözlerinin içi, yüzü, sesi bu kadar gülemez çünkü aksi halde...
Sonra bakarsanız “Bu kimmiş?” diye, 1996 yılına ait haberler görürsünüz: Gazeteci Ayşe Önal’ın kızı Şafak, Zürih’te geçirdiği tren kazasında sol kolunu ve bacağını kaybetmiştir. Dünya güzeli bir genç kızın “Gencecik yaşta kayıp giden bir hayat” yazıklanmalarıyla okunacak hikayesi... Ama aradan 17 yıl geçtiğinde
bu hikayeden beklenen “Bir Şafak Pavey vardı, sahi ne oldu ona?” diye sorulmasıyken, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Pavey, TBMM’nin en renkli karakterlerinden biri. Hayatı Kazadan Önce (KÖ) ve Kazadan Sonra (KS) diye ayrılabilir ama ikincisi ilkinden daha “hüzünlü” değil çünkü başına gelen “felaketten” umut çıkarmış biri o.
Hrant Dink’in elinde, Ahmet Kaya’nın evinde
Gazeteci bir anneyle, öğretmen bir babanın kızı Şafak, 10 Temmuz 1976’da Ankara’da dünyaya geldi. Çocukluğunu şöyle anlatıyor: “Gebze betonla talan edilmeden, keçiler, tavuklar ve köpeklerimizin olduğu bir evde büyüdüm. Gebze’de ilkokulu ve aynı zamanda Kadıköy’de konservatuvar
ilk bölümü bitirip ortaokulu Şişli Terakki’de, liseyi Nazilli Atatürk Lisesi’nde bitirdim. İlkokul ve ortaokul boyunca Şehir Tiyatroları’nda çocuk işçi olarak çalıştım. Hrant’ın elinde (Çünkü Kurtuluş’ta oturuyorduk), Ahmet Kaya’nın evinde (Çünkü annem ve babam solcuydu) büyüdüm.” Deniz Gezmiş de anne tarafından kuzeniydi.
Bilkent Üniversitesi’nde siyaset bilimi okurken Reha Muhtar’ın “Ateş Hattı” programında staj yapıyordu. Ama işte o yaşta bir genç kızın düşünmeden peşinden gideceği bir şeyle tanıştı: Aşkla. İngiliz müzisyen Paul Pavey, konuk sanatçı olarak Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde görev yapıyordu ve 1995’in haziranında sevdiği adamla evlenip mutlu bir gelecek hayaliyle İsviçre’ye taşınırken
19 yaşındaydı Şafak... O hayalleri Zürih tren istasyonunun 13 numaralı peronunda bıraktığında ise 20.
Hillary Clinton: “Engelini güce dönüştürdü”
2010 yılında dünyanın en büyük sivil toplum örgütlerinden JCI Genç Liderler ve Girişimciler Derneği’nin verdiği Dünyanın En Başarılı On Genci ödülünü kazanan Şafak Pavey, 2012’de de Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın her yıl dağıttığı Cesaret Simgesi Kadınlar ödülüne layık görüldü. Hillary Clinton 8 Mart 2012’de ödülü verirken şunları söyledi: “Şafak Pavey’in bitmek tükenmek bilmeyen bir tutkusu var. Ve bu enerjisini Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi adına çalışmaya ayırıyor. Gösterdiği çaba sayesinde tüm dünyada çok sayıda insanın hakları korunuyor. Türk parlamentosuna seçilen ilk engelli kadın oldu. Ancak
o, engelini bir güç haline dönüştürdü. Sana minnettarım Şafak. Hayatında, senin için çizilmiş beklentilerin ötesine geçtiğin için seni takdir ediyoruz. Sadece Türk vatandaşları için değil, tüm dünyada kadınlar ve erkekler için engelleri, sınırları aşıyorsun...”
Şafak Pavey’in meclisteki “türban konuşmasını” izlemek için blipleyin
Pavey’in türban konuşmasından başlıklar
* Özgür bir hayat çok yavaş kurulur ama çok hızlı yıkılır. Tam da bu nedenle, çiçekli başörtüsü ve daracık pantolonuyla, Çamlıca parkının kuytularında sevgilisiyle öpüşen genç kıza, özgürlüğünü Mustafa Kemal’e borçlu olduğunu hatırlatmak istiyorum.
* Türbanlı kadın vekillerden beklentim büyük. Mini etek giydiği için işten atılan, sol kulağı küpeli olduğu için dövülen, dekoltesi bakanın hoşuna gitmediği için linç edilen, Hıristiyan olduğunu gizlemek için isimlerini değiştirenlerin güvenlikleri onlara emanettir.
* Türbanlı vekillerimizin konuşmalarında başkalarının özgürlüklerine dair tek bir kelimeye rastlayamadım. Kendi inanç özgürlüklerine gösterdikleri hassasiyeti, Ruhban Okulu, azınlık okulları, cemevleri, bir inanç biçiminin mundar olarak ilan edilmesi gibi sorunlu inanç alanlarında göremedim.
Ne okur, ne dinler?
Kazadan önce resim eğitimi almakta olan Şafak Pavey hâlâ resim yapıyor. İleride uğraşmak istediği sanat minyatür. Bir yardım konseri için Patrizio Buanne ile Kuruçeşme Arena’ya çıkıp “Neredesin Sen?”i söyleyen Pavey klasik müzik ve caz seviyor. Maria Callas’ın ise hayatında özel bir yeri var. “Yalan Dünya” dizisini seviyor ama hayatının dizisi “Yes Minister”. En sevdiği yazar Ömer Hayyam. İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca konuşuyor, temel seviyede Arapça ve Farsça biliyor. Uluslararası işaret dilini de konuşuyor.
Özay Şendir
Özgür Özel, yandaş mı oldu?
26 Nisan 2024
Güneri Cıvaoğlu
Katar arabuluculuktan çekilirse…
26 Nisan 2024
Cem Kılıç
İklim değişikliği işte ‘büyük risk’
26 Nisan 2024
Didem Özel Tümer
Türkiye, NATO Genel Sekreter adaylarına ne söylüyor?
26 Nisan 2024
Abbas Güçlü
Atama, obezite ve boşvermişlik
26 Nisan 2024