Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ekranda gördüğüm şeye kilitlenip kalıyorum. Doktor koltuğuna uzatılmış bir kadın, başında iki adam. Bir tanesi eliyle kadının yüzünü işaret ederek bir takım taleplerde bulunuyor, doktor önlüklü olan da kalemle ilgili yerleri çiziyor. “Rahatsızlığım, şuradaki çöküklük” diyor adam; “Alnındaki çizgilerin yok olmasını istiyorum, kazayakları da gitsin, bir de şu kaşların arasında kırışıklıklar var...”

Kadın öyle kuzu gibi yatıyor. Programın ‘formatı’ bu çünkü. Sunucu genç hanım neşeyle açıklıyor: “Bugün bütün kararları Bedri Bey verecek.” Akşam ne yeneceğine karar verecekmiş gibi söylüyor değil mi? Hayır, karısının bundan sonra nasıl görüneceğini belirleyecek beyefendinin kararları.

Haberin Devamı

Acun Medya’nın yeni programı “Böyle Çok Daha Güzelsin”, yıllar içinde evliliklerinden sıkılıp değişiklik isteyen dört kocayı yarıştırıyor. İlişkiye heyecan katmak, aşklarını tazelemek için ne yapsınlar? Karılarının görünüşünü değiştiriyorlar. Basbayağı oturup evlerindeki eski bir kanepenin üstüne yeni kılıf seçer gibi kadını yeni bir şekle sokuyorlar. Gardroplarındaki beğenmedikler giysileri atıp saçlarını istedikleri renge boyatmakla yetinmeyip estetik müdahaleye kadar götürüyorlar işi. Kendileri dökülmüş saçları, göbekleriyle son derece ‘çekici’ olduklarından emin, karılarının gıdısını, kazayaklarını, yüzündeki yorgunluk izlerini istemiyorlar.

Hele hele bir tanesi, “Malum yılların verdiği bir yorgunluk var, benim istediğim cildin yenilenmesi ve gençleşmesi” gibi bir cümle kurup bir de durumu bize özetliyor: “Doktor beye eşimin yüzüyle ilgili ne gibi değişiklikler yapmak istediğimi söyledim, merakla sonucu bekliyorum.”

Doktor da o çizgilerin yarattığı mutsuz ifadeyi botoksla yok etmeyi vadediyor. Sanki kocasının kendisini beğenmeyip değiştirmek istediğini bir televizyon programıyla ele güne ilan ettiği bir kadının yüzündeki mutsuzluk izi botoksla silinebilirmiş gibi. Zaten dört kadının da ilk cümlesi, “Böyle bir değişiklik istediğini bilmiyordum, sıkıldı demek benden” oluyor.

Çünkü kadın yüzüyle, saçıyla, giyimi kuşamıyla kocasına ait. Sıkıldıysa değiştirebilir, daha gencini, daha zayıfını istediğini beyan edebilir, “Bunu giyme dedim, uyarılarıma rağmen giymeye devam ederse kemikleri sızlayacak” gibi tehditler savurabilir. Kadın da ‘kocasına olan saygısından’ hepsini kabul etmek, kendisini onun beğeneceği şekle sokmak zorunda.

Haberin Devamı

Sanki ülkemizin sicili, kadına yönelik ayrımcılıktan yana çok parlakmış gibi bir de eğlence programı niyetine bu mesajı veriyoruz. Türkiye gündemindeki cinsiyetçi söylem ve içeriklerle mücadele eden Erktolia platformu bir imza kampanyası başlattı programın kaldırılması için. Ne yazık ki tekrar tekrar hatırlatmamız gerekiyor bu ülkedeki kadının bedeni kendisine ait. Kimsenin eğlence parkı değil.

Ağaçlar betondan kurtuldu

Hakikaten şaşırtıcı tablolarla karşılaşıyor insan İstanbul’da. Kabataş Parkı metro şantiyesi olup insanla denizin arasına yeşil perdeler çekildikten sonra, Tophane Parkı’nda da ‘çevre düzenlemesi’ niyetine ağaçların köküne çimento dökülmüş. Öyle böyle çirkin bir görüntü değil, ayrıca da o ağaçlara toprak alan bırakmazsak nasıl yaşayacaklar?
Sosyal medyanın muhtelif faydalarından biri, artık vatandaş elindeki cep telefonuyla anında yayabiliyor böyle bir sorunu. Nitekim Tophane Parkı ağaçlarının durumu da hayli kıyamet kopardı. Tophane gençleri “Bir dakika biz sizden çevreciyiz, yalan yanlış haber yapmayın, işte gerçeği” diye fotoğraflar yayınlasa da, işin gerçeği, tepkiler üzerine yanlışın düzeltilmiş olduğu. İBB Beyaz Masa da twitter hesabından ağaç diplerinden betonların kaldırıldığını duyurdu, uyarılar için teşekkür etti. Mutlu bir tablo, darısı bütün park ve bahçelerimizin başına.