Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Canan Ergüder ve Kenan Ece’nin oynadığı “Hipokrat”, şüpheli ölümlere karışan iki doktor üzerinden “vicdan muhasebesi” denen kavramı masaya yatırıyor

İnsanlardan kendilerini tanımlamalarını isteseniz, genelde olumlu özelliklerini sayarlar. İyi kalplidirler, merhametlidirler, yardımseverdirler. En kötü huyları? Uzun bir sessizlik ve cevap: “Hiç yalan söylemeyi beceremem”. “Ha bir de çok safım, herkese hemencecik güveniveririm”. Bu yani kötü huyları. Yalancılar, riyakârlar, hırsından önüne çıkanı ezip geçenler, asanlar, kesenler hep başkaları. “Üzerinize afiyet ırkçıyımdır ben” diyene rastladınız mı hiç mesela? Yok, “hümanist”iz hepimiz. Ama eminim içinden “Şu Suriyeli çocuklardan üçü beşi eksilse ne fark eder ki?” diye geçiren birilerini tanımışsınızdır. Yok siz değil tabii, başka birileri. Ya da fikren karşı olduğu birinin ortadan kalkmasında sakınca görmeyen birini tanımışsınızdır belki. Sorsanız “bütün fikirlere saygılıdır” hani. Yok gene siz değil, başka birileri tabii.

‘Yokluğundan yakınmıyorum,  demek ki var vicdanım’



İşte o “başka birileri”nden bir tanesi; iyi eğitimli, yakışıklı, sportif, zengin cerrah Furkan. 2019’a Cihangir’de bir partide girecekken “icapçı” olduğu için kendisini 12 olmadan hastanede bulmuş, yolda Taksim Meydanı’nda yılbaşı kutlayan Suriyelilere sinir olmuş, ameliyat ettiği hastayı kurtaramayıp kendisini tuvalete kilitlemiş.

‘Yokluğundan yakınmıyorum,  demek ki var vicdanım’



Bir diğeri ise uzun yıllar geliştirdiği taktikler nihayet sonuç verdiği için kendisini Sevgililer Günü’nde yemeğe çıkaracak bir sevgili adayı bulmuş, bütün sevimsizlikleri örten Harvard İşletme üstüne Stanford MBA’den gözü kamaşmış, yemeğin sonunda uğradığı hayal kırıklığıyla çalıştığı hastaneye sığınan doktor Yeşim. Tabii ki o da hep başarıdan başarıya koşmuş biri. Fakat onun da o gece payına umduğu değil, riskli bir ameliyat ve şüpheli bir ölüm düşüyor.

‘Yokluğundan yakınmıyorum,  demek ki var vicdanım’



İki ‘iyi insan’

TOY’un yeni oyunu “Hipokrat”ın iki doktoru Furkan ve Yeşim kapandıkları tuvaletlerde kendileriyle hesaplaşırken, bize de seyirci olarak onları anahtar deliğinden izlemek düşüyor.

“Hesaplaşma” belki doğru ifade olmayabilir, çünkü faturayı sedyeden kalkamayan, yaralı dahil bütün dünyaya pay ederken kendilerine toz kondurmayan iki “iyi insan” var karşımızda. Duyarlı. Nazik. Çöplerini düzenli olarak toplayan. Kırmızı ışıkta geçmeyen. Düzenli olarak oy veren. Yalan bile söylemeyen!

Yazarı Erdi Işık, “Hipokrat”ta insanın kusursuz şekilde işleyen “kendisini kayırma” mekanizmasını, hepimize çok tanıdık gelecek argümanlar üzerinden anlatıyor. İki karaktere de sinir olmamak elde değil ama büyük olasılıkla bunda kendinize tuvalet aynasında baktığınızda benzeri cümleleri kurabilecek olmanın da payı var.

Zeki ve eğlenceli

İç içe geçen monologlarla giden, akıcı, zeki ve esprili bir metin “Hipokrat”. Yönetmen Kayhan Berkin’in oyunculukları öne çıkaran yalın rejisiyle, tempolu geçişleriyle keyifle izleniyor. Tanıtım metninde kullanılan “iki doktorun vicdan muhasebesi”nden bu kadar eğlenceli bir sonuç çıkacağını tahmin edemezdim. Seyircide de sürekli bir kıkırdama, sonra “Gülüyoruz ama caiz mi acaba bunlara gülmek?” hali var zaten.

Oyunun en kuvvetli yanı bu ise, diğeri de oyuncuları. Canan Ergüder ve Kenan Ece başlarına gelen beladan sıyrılmak için çaresizce çırpınan, çırpındıkça batan iki karakterde harikalar yaratıyorlar. Sinir bozucular, komikler ve bölümleri ayrı ayrı aktığı halde uyum içindeler. İki tek kişilik oyun izlemiş gibi olmuyorsunuz, daire tamamlanıyor bittiğinde. Oyunun finali de dile pek kolay gelen “vicdan muhasebesi” denen şey üzerine hayli düşündürücü ve etkileyici.

‘Yokluğundan yakınmıyorum,  demek ki var vicdanım’



HİPOKRAT / TOY

l Yazan: Erdi Işık l Yöneten: Kayhan Berkin
l Dekor tasarımı: Gökhan Kodalak
l Oynayanlar: Canan Ergüder, Kenan Ece

Daltaban’ın rejisi Victoria and Albert Müzesi’nde

Fuaye sezonunu bir de güzel haberle açalım. DOT’un başarılı işleri bir süredir ülke sınırlarını aşmış durumda. En son Londra’nın seçkin tiyatrolarından London Arcola Theatre ile iş birliğine giderek “Meet Me At Dawn” oyununu sahnelediler. Arcola Theatre’ın kurucusu ve sanat yönetmeni Mehmet Ergen’in önceki gün İBB Şehir Tiyatroları’nın da genel sanat yönetmenliğine getirildiğini de hatırlatalım.

‘Yokluğundan yakınmıyorum,  demek ki var vicdanım’



Zinnie Harris’in yazdığı “Meet Me At Dawn”ı, oyunu daha önce İstanbul’da sahneleyen Murat Daltaban yönetti, Marianne Oldham ve Jessica Hardwick’in rol aldığı oyun 9 Ekim’de perde açtı ve çok iyi eleştiriler aldı.

Son gelen habere göre ise, her sene tüm İngiltere kapsamındaki oyunlar arasından beşini seçen Victoria and Albert Müzesi Tiyatro ve Performans Koleksiyonu, 2019 için bu oyunu seçti. Kasım ayında gelip kayıt yapacaklar ve Murat Daltaban’ın yönettiği “Meet Me At Dawn”, 1992’den beri kaydedilip ölümsüzleştirilen 300’den fazla oyun arasına katılacak.