Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Şenol Güneş döneminin sona ermesinden hemen sonra Milli Takım teknik direktörlüğüyle ilgili tartışmalar anlamsız bir zemine oturdu: Yerli mi olsun yoksa yabancı mı ?
Medya, Türk futboluyla ilgili en önemli patronaj koltuğu için ikiye bölünmüş durumda. Birileri, ortadaki başarı öykülerini anımsatarak Fatih Terim, Mustafa Denizli, Ersun Yanal, Aykut Kocaman ve Raşit Çetiner'den oluşan liste ile "İlle de yerli" sloganları atıyor... Adı geçen hocaların ayrı ayrı nitelikleri sıralanıyor, karizmaları, vizyonları üzerinde duruluyor. Emekleri dile getiriliyor.
Milli Takım'ın yarınki Hırvatistan maçı için göreve geçici olarak atanan teknik direktörü Ünal Karaman da basın toplantısında aynı biçimde görüş belirtiyor: "Yerli olmalı!"

Hakan haksız mı ?
Daha geniş pencereden bakarak, Türkiye Futbol Federasyonu'nun doğru adaylar saptayarak özgür bir seçenek listesi oluşturmasını savunanlar, değişik gerekçelerle "yabancıdan yana" pozisyon alıyorlar... Teknik direktörün yabancı olmasında ısrar edenlerden biri de Hakan Şükür... Türk futbolunun uluslararası arenadaki en başarılı golcüsü, elbet yılların birikimi ve gözlemleriyle "Yerli hocayı yıpratıyorlar. En başta da medya... O nedenle yabancı olmalı" derken pek de haksız sayılamayacak bir düşünceyi öne çıkarıyor.
İlle de yerli ya da ille de yabancı biçimindeki tartışmaların adayların belirlenmesinde çok da yararlı olmayacağını düşünüyorum. Hele ki, adında salt "milli" kavramı var diye olaya "milliyetçi" duygularla yaklaşmanın bizi yanlış seçimlere de yönlendirmesinden endişe ediyorum.

İrade şart
Milli Takım için önemli olan yerli ya da yabancı hoca seçimi değildir... Yıllardır kurulamamış, kurulurken dağıtılmış ve yozlaştırılmış bir sistemin, daha doğrusu sistemsizliğin ortadan kaldırılmasıdır. Milli Takım'ın içinde öbeklenmiş, gelişmeyi önleyici ve engelleyici grup haline gelmiş bazı oyuncuların etkinliklerinin ortadan kaldırılması, bayrak formanın ülkenin hak eden tüm gençlerine açılması, hazırlık sürecinden liglerin izlenmesine, oyun anlayışından hedeflerin belirlenmesine kadar doğru biçimde saptanmış politikaların, tutarlılıkla uygulanması, sürekli çalışan ve eğitimi ön plana alan
bir ekibin oluşturulmasıdır. Bu politikaları ve hedefleri yerli patron da uygulayabilir, yabancı da ! Önemli olan, karar vericilerin (Başkan Ulusoy ve arkadaşları) böyle bir derinliğe sahip olması ve irade göstermesidir.
Yerli hoca ısrarını yapan arkadaşlara da akıl erdiremiyorum doğrusu...
Onlar, aynı dünya görüşünü Üç Büyükler, teknik direktör arayışına giriştikleri zaman neden dillendirmediler ? Üç Büyükler'de yabancı patronaja ses çıkarmayanların, konu milli takım olunca "yerli" şarkılar söylemesi samimiyetsizlik değil de, nedir acaba ?

Selçuk, Kemal, Servet, İsmail...
İbrahim Toraman... Okan Koç.
Cihan Haspolat, Orhan Ak...
Okan Yıldız, Zafer Biryol...
Hepsi de Türk futbolunun gelişme sürecindeki yıldızları... Bir bakın bakalım, ne haldeler ?
Kimi takımında oynamıyor, bırakın milli formayı, kendi kulüp taraftarları bile adını unuttu. Bırakın milli takımı, kendi kulüp taraftarlarından bile destek görmüyorlar. Örnek mi istiyorsunuz , Mahmut Hanefi... Çocuk, topla buluştuğu anda tribünler gürleyiveriyor... Umutları, şevkleri çıtır çıtır kırılıyor. Kimi istim üzerinde oynamaya devam ediyor, milli takıma da çağırılıyor ama, bilinen ve klişeleşmiş emektar ağabeylerin yanında milli takım için gelip geçici denemelerin üstüne çıkamıyorlar...
Türkiye'de yabancı futbolcu kontenjanı yeniden gözden geçirilmelidir. Bu kontenjan kısıtlanmadıkça takımlar sistem futbolu oynayamayacak, yıldızlar birer birer parlayıp sönecek ve Türk futbolu gündelik sonuçların ötesinde sağlam ve kalıcı bir kimlik kazanamayacaktır.
Hooijdonk'u, Nobre'yi, Ahmed Hassan'ı alkışlamak güzel de Servet'lerin, Okan'ların harcanıp gitmesine duyarsız kalmak çok hazin!

Türkiye Futbol Federasyonu yeni bir seçim sürecine girerken, rakipsiz aday Haluk Ulusoy'un başını en çok ağrıtacak konu, Merkez Hakem Kurulu olacak... Bülent Yavuz'un, kurul başkanı olarak yaptığı seminerlere, genç hakemlerin yetiştirilmesi konusundaki heyecanına elbet saygı duyuyorum. Ama hakem atamalarında öylesine yanlış yaptılar ki, affedilemez ! Hemen her yıl artık olmaması gereken örnekler üstüste sergilenmeye başlandı. Görevini hakkıyla yapıp kuralları uygulayan hakemlerin cesareti kırıldı. Eyyama sapanlar, yozlaşanlar üst üste görevi kaptı. Yeni dönemde Bülent Yavuz ve kurulu ile yola devam edilir mi ? Ben olsam devam etmem... Ne var ki, Ahmet Güvener gibi bir değerin harcandığı, dışlandığı ortamda da, ancak Bülent Yavuz'un çalışabileceğini görürüm.

Uzun başrolde
Bu yıl lige damgasını (!) vuran hakemlerin başında Bülent Uzun var... Konyaspor - Bursaspor maçında Zafer Biryol ile Altan'a sarı kart gösterip, Fenerbahçe'ye karşı dişleri sökülmüş, budanmış bir rakip hazırlayan, Ankaragücü maçında Beşiktaş'ın üç puanına limon sıkan Bülent Uzun, geçen hafta tarihe geçecek bir basiretsizlik örneği sergileyerek Hakan Şükür'e kırmızı kart gösterdi. Galatasaray lehine penaltı vermesi gereken pozisyonda Şenol'un darbesiyle perişan olan Hakan'a bir sarı kart gösterdi. Üzerinden 30 saniye geçmeden de kırmızıyı çıkarttı. Hakan'ın o psikolojiyle söylediği "Terbiyesizlik etme" biçimindeki - elbette onaylanmayacak - sözlerini bağışlamadı, anlayışla karşılamadı. Galatasaray'ın büyük golcüsünü Beşiktaş derbisinde cezalı duruma düşürerek bir anlamda dengeleri kurmuş oldu. Beşiktaşlıların gönlünü alacak bir jest yapmış oldu.
Bülent Yavuz döneminin artık alışılmış hakem portrelerinden biridir Bülent Uzun... O nedenle FIFA listesi ile de ödüllendirilmiştir. Türkiye'de hakemler üstlerine vazife olmayan işlerle uğraşmakta, şampiyonluk yarışında birilerinin kaş göz işaretiyle düdük çalıp kart göstermektedir.
Aynı hazin tablonun ligin dibindeki kader mücadelesini nasıl etkilediği de şimdilik bilinmemektedir.





SPOR


ŞEMSİYE AÇILDI!
At yarışları
Avrupa Ligleri
Efes vize peşinde
İkinci Lig Puan Durumu
Miami sıcağı yakıyor
VOLEYBOL PANAROMA
Prso'ya yakın takip
Yıldıray'a veto
Mondragon 'top-ten'de
Aba altından sopa!
Güneş'ten ihtarname
Yanal isyan etti
Zenginler kulübü!
Windsurf'te olimpik sınav
Çemişgezekspor gerçek oluyor
Haber turu...
Anlamsız tartışma