İnönü Stadı Beşiktaş için korku tüneli... Taraftarın şampiyonluk beklentisi, futbolcuların kontrolsüz kazanma arzusu duygularını ön plana çıkarırken akıllı rakipleri puana ulaştırıyor. İşte, dün geceki maç... Denizlispor, Kartal’a İnönü’de 15. puanını kaybettiren ekip oldu. Üç yenilgi, üç beraberlik... Siz hiç kendi sahasında böylesine puan kaybeden bir takımın şampiyon olduğunu gördünüz mü? Hele ki, Galatasaray’ın (sıfır), Fenerbahçe’nin (sadece üç) puan kaybettiği iç saha egemenliklerine karşı Beşiktaş’ınki olsa olsa safça bir konukseverliktir: "Ben yiyemedim, sen ye!"
Oyunun ilk yarıdaki görüntüsü Beşiktaş adına bir güç ve gövde gösterisiydi. Tümer’in altı korneri üst üste kötü kullanmasından, hücumda top kaybetmesinden sonra sahneye Zübeyir Baya çıktı. Beş muhteşem gol pası ve zor pozisyonda attığı golle Baya oyunun lideri olarak alkışlanıyordu. 40. dakikada Tümer’in çıkışından sonra Baya ortaksız kaldı. Orta alanda yaratıcı, dengeli ve verimli oyun kurgusu biranda bozuldu. Buna karşılık Denizlispor ileride sadece Veysel’i gösteriyordu ama onun hemen ardında Levent ve Timuçin forveti üçleyen akıllı ikizlerdi. Hem orta alanda top kavgasına giriştiler, hem de Veysel’in organizatörlüğünde hücumcu - golcü kimliklerini denediler. Timuçin attığı iki golle Rıza Çalımbay’ın Beşiktaş’a karşı kupada sergilediği pasif futbolu unutturdu. Puan maçında Denizlispor gerçek bir Horoz’du... Orta alanda oyuna egemen oldular. Ali Tandoğan’ın da katılımıyla kontrataklara çıkıp Asper’e korkulu anlar yaşattılar. Maç 2 - 2 berabere iken dengeyi bozacak fırsat tartışmalı bir kararla Bayram’ın düşmesinden doğan penaltı sonucu geldi. Ne varki, Beşiktaş’ta penaltıyı kullanamayacak tek adam belki de maçın büyük bölümünü zorlanarak oynayan Ronaldo’ydu. Güvenemediği sağ ayağıyla üç puanlık vuruşu dışarı atıverdi.
Beşiktaş’ta Daum’un dengesiz kurguları bu kayıpların en önemli etkeni... Oyun kontrolünü elinden kaçıran, kalecisine şut atarcasına pas verip panikten korku üreten Erman ve sol tarafta oynamakta zorlanan Ali Eren, Asper’i çok zor durumlara düşürdüler. İsveçli’nin yediği gollerde kaleci hatası değil, savunma gafleti vardı.
Daum, oyuncu değişikliklerini panikle yaptı. Ama o değişiklikleri yararlı sonuca ulaştıracak bir taktik yaratıcılığın sahibi değildi.
Güvenlik güçlerinin maçtan sonra saha içinde bir grup Beşiktaş taraftarına cop kullanarak müdahalesi bana üç gün önce televizyonda gördüğümüz sahneleri hatırlattı. Bazı polis memurlarının meslekdaşlarımızı gereksiz ve nedensiz biçimde itip kakması neyin nesi oluyor anlayamadım? O zaman İtalyan polisini suçlamanın ne anlamı kaldı ki!
