Av.Suat Yurdseven

Av.Suat Yurdseven

suatyurdseven@gmail.com

Tüm Yazıları

TAŞERON İŞÇİLER NE ZAMAN UYANACAK?

Türkiye’de taşeronluk sistemi, insan emeğini sömüren bir uygulama olarak görülmektedir. Bu sömürünün asıl sebebi ise, bu sektörde çalışan işçilerin aşırı bilgisizliği, geçim sıkıntısı nedeniyle işten atılma korkusu ve işçilerin sessiz kalarak haklarını aramamasıdır. Tabi örgütlü olmamak ve haksızlığa uğrayan işçi kardeşine sahip çıkmaması da bu sömürünün bir parçasını oluşturmaktadır. Diyeceksiniz ki asıl işveren veya alt işveren hiç mi suçlu değil veya haksız değil, hep işçiler mi suçlu?

Haberin Devamı

Bence işçiler, oturup kendilerine çeki düzen vermelidir. Şöyle ki, asıl işveren, ister kamu işvereni olsun ister özel sektör işvereni olsun en ucuz nasıl hizmet alırım diye düşünür. Alt işveren yani taşeron şirket ise aldığı hizmeti, en ucuz ne şekilde yaparım da şirketin maksimum kar etmesini sağlarım diye düşünmektedir. Peki, bu durumda, işçilerin yasal haklarını kim düşünecek, asıl işveren mi yoksa taşeron alt işveren mi yoksa işçiler mi? Tabi ki herkes, kendi menfaatini düşünecektir.

4857 sayılı İş kanunu her türlü yasal hakkı, alt işveren yani taşeron işçilere vermesine rağmen haklarını alamayan işçiler, yeni yöntem bularak sürekli “kadro” diye feryat etmektedirler. Haklarını yasal yoldan arayıp mücadele etmeyi bırakan bu işçiler, asıl işverenlere ağlayarak, yalvararak hak alma peşindedirler. Asıl işverenlerde bu durumu fırsat bilerek oy avcılığına soyunmaktadır. Bu arada işten atılan ve haklarını alamayan binlerce işçide arada kaynayıp gitmektedir.

Peki, Türkiye’de ve dünyada kapital sistemde hak, itaat ederek veya güçlüye yalakalık yaparak mı alınır yoksa mücadele ederek mi alınır? Tabi ki de mücadele ederek hak alınmaktadır. Bu mücadele aslında psikolojiktir, güçlü olan insanlık onuru ve insanın yüreğindeki onurlu gücüdür. Taşeron işçiler de kapitale yani işverenlere ve güçlülere itaat ederek, yalvararak hak almanın kadro hayali kurmanın peşindedirler. Türkiye ‘de kadro demek, iş güvencesi demektir. Özel sektörde yer alan hiçbir işçinin, iş güvencesinin olmadığı bir yerde taşeron işçilerin kadro alması büyük bir hayalden başka bir şey değildir. Kaldı ki, gelecek yıllarda memurların bile iş güvencesini kaldırmayı düşünen ve kamu hizmetlerini özel sektöre devreden kapital sistemde, iş güvencesi talep etmek pek mantıklı bir davranış değildir. İşçiler, şuan elindeki hakları dahi kullanamazken şimdiki haklardan daha fazla hak, nasıl alacaktır? 1980 yılından bu yana devam eden işçi haklarının kırpılması, artık yok denecek aşamalara kadar gelmiştir.

Haberin Devamı

Taşeron işçinin, İş Kanununda kıdem hakkı da vardır, yıllık izin hakkı da vardır, fazla çalışma hakkı da vardır, diğer tüm hakları da vardır. Asıl veya alt işverenlerin uyduruk ve hurafe bilgilerine inanmak demek, işçi kardeşlerine korku salmak demektir, bir çok emek hakkını, kul hakkını engellemek demektir. İşçinin sigortasında çıkış-giriş yapılması kıdemi sıfırlamaz, sürekli taşeron şirket değişse de her türlü yasal haklarınız vardır. Değişen taşeron şirketler, ayrı SGK işveren kodu aldığından mecburi olarak işçilerin SGK’sında giriş-çıkış yapılmaktadır ki bu durum işçinin haklarını bertaraf etmemektedir. İşçilerin tüm bu haklarını, Mahkemeler onlarca emsal kararlarla tasdiklemiştir.

Haberin Devamı

İş Kanunun 2. Maddesi, taşeron işçilerin işçilik alacaklarına devlet garantisi yani kısmi iş güvencesi getirmiştir. Bana göre, diğer taşeron olmayan işçilerin haklarından daha değerli olan bu hakkı kaldırmak için bir çok çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmaların sebebi ise, muvazaa nedeniyle yardımcı olmayan asıl işlerin de taşeron işverene verilmesi sonucu kazanılan davalarda, asıl işverenin yani Bakanlıkların ciddi zarara uğramasıdır. Kısacası dava açan taşeron işçilerin tazminatlarını, devlet ödemek zorundadır. Kamu işverenleri de işçiler uyanmadan bu paraları ödememenin çarelerini aramaktadır. Bunu da kamu işverenleri, taşeron işçilere müjde diyerek duyuracaktır ki zaten bilgisi sınırlı olan işçiler de sanki yeni hak vermişler gibi hemen davul zurna ile bu haberi kutlayacaktır. Kamu işvereni yani devlet, İş Kanununun 2 maddesindeki kamu güvencesini kaldırmayı planlamaktadır. Bu durumu işçilerin kesinlikle kabul etmemesi gerekir. Unutmayınız ki, tam liberal ekonomi politikalarında haklar, kaşıkla verilip kepçe ile alınır.

Siz taşeron işçiler, öncelikle haklarınızın olduğuna inanacaksınız ve onurlu mücadelenizi hukuksal zeminde sonuna kadar yapacaksınız. Bu mücadeleyi yapmadığınız takdirde ise devlet güvencesi olan İş Kanunun 2. Maddesi kaldırılacak ve taşeron işverenlerin önünü tamamen açmış olacaksınız. İşçilerin itaatkar tutumu ve bilinçsizliği sonucu, asıl işverenler yani Bakanlıklar işçi haklarını ödemekten tamamen kurtulacak, sınırlı sermaye ile kurulmuş olan taşeron işverenlerde istedikleri gibi at oynatarak, işçilerin haklarını battım diyerek vermeyecektir. Haklarınız elden gitmeden uyanın artık.

Haklarınızı öğreniniz ve mağdur olmayınız.

http://www.ismagdurlari.org dan iletişim numaralarımıza ulaşabilirsiniz.

twitter.com/suatyurdseven