Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

LİMANA yanaşan koca koca gemilerle İzmir’e günübirlik gelen turistlere, şehri nasıl bulduklarını sormuşlar. Yüzde 48’i “güzel” yanıtını vermiş.
İzmir Ticaret Odası’nın (İTO) kruvaziyer turizmi üzerine, İzmir’e gelen turistlerle yaptırdığı değerlendirme anketini anlatan haberde okudum bu bilgiyi.
Daha bir gün önce, İzmir araştırmacısı, tarihçi Yaşar Ürük’ün kaleme aldığı İzmir şehir rehberini (İzmir Guide) keşfetmiş, kitabın sayfalarını karıştırırken İzmir’in tarihiyle, çok kültürlülüğüyle, konumuyla, iklimiyle, bereketiyle ne kadar güzel bir kent olduğu üzerine düşünmüştüm uzun uzun
Bunları düşünürken, İzmir’e nasıl hoyrat davrandığımızın muhasebesini yapmamak da elde değil tabii. Tüm güzelliğine rağmen, dizi dizi beton blokların gölgesi gitmiyor, güneşin cömertçe aydınlattığı bu körfez şehrinin üzerinden..
Anket ne diyor?
İTO’nun anket sonuçları da bu hoyratlıkla nasıl baş edebileceğimizin ipuçlarını veriyor.
İzmir için önemli bir turizm faaliyeti ve ekonomik canlılık kaynağı olan kruvaziyer turizmi üzerine, oldukça geniş çaplı bir anket bu.
64 farklı ülkeden 5 bin 340 kişiyle yapılan anketin sonuçları, İzmir ve İzmir turizmi üzerine düşünmemiz için son derece önemli veriler sunuyor.
Aslında bildiğimiz ama bir türlü tam gideremediğimiz eksikliklerle ilgili bir uyarı fişeği çakıyor.
Ne diyor anket sonuçları?
Tarihi yerler bakımsız, şehir turları yetersiz, cami, kilise ve sinagog turları yok, ulaşımdan ve özellikle taksicilerden yoğun şikayet var, çevre yeterince temiz değil, tekerlekli sandalyeliler için düzenlemeler eksik, esnaf yeterince yabancı dil bilmiyor...
Gençlerle birlikte
Aslında şikayetlerin hepsi biraz daha çaba, özen ve işbirliğiyle dönüştürebileceğimiz şeyler.
Atla deve değil yani...
Önce kendimiz için, sonra İzmir’in hakkettiği turizm potansiyeli için hayata geçirmemiz gereken şeyler. Bunlardan biriyle ilgili somut, küçük bir proje önerisi üzerine sohbet etmeye başladık gazetede. Projemiz şöyle:
Belki bugünden yarına Kemeraltı esnafına yabancı dil öğretemeyiz ama mesela İzmir’in iyi derecede yabancı dil eğitimi alan gençlerine, lise öğrencilerine bir çağrı yapsak...
Belediyelerin, Ticaret Odası’nın ya da herhangi bir yerel sivil toplum kuruluşunun öncülüğünde İzmirli gençlerle bir proje tasarlasak.
Madem tarihi Kemeraltı Çarşısı esnafı yabancı dil bilmiyor, İzmir’in bu yetişmiş, pırıl pırıl, hevesli gençlerini işbirliğine çağırsak.
Gençler, limana gelen turistlere en azından şehir merkezinde, Kemeraltı’nda eşlik ederek onları turlara, gitmek istedikleri istikametlere yönlendirebilirler.
Ya da alışverişleri sırasında turistlerle esnaf arasındaki iletişimi kuran, İzmir’in genç temsilcileri olabilirler.
İzmir’in tanıtımı, turizmi açısından bunun çok olumlu, çok farklı bir katkı sağlayacağı kesin bence.
Ama diğer yandan bu projede yer almak, gençler için de çok daha güçlü bir kentlilik bilinci yaratabilir.
Onları, Kordon, Kıbrıs Şehitleri ve Çeşme dışındaki İzmir’i tanımaya, merak etmeye teşvik edebilir.
Üstelik bu deneyim, gençlere yabancı dillerini geliştirme ve farklı ülkelerden şehirlerini ziyarete gelen insanlarla tanışıklıklar kurma fırsatı da yaratabilir.
Ne dersiniz, denemeye değmez mi?...