Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

GEÇTİĞİMİZ ay boyunca Fransa, Sarkozy Hükümeti’nin Emeklilik Reformu’na karşı yapılan geniş çaplı grevlerle çalkalandı. Yaşlı kıtanın grevler ve devrimler ülkesi bir kez daha, ülkenin hemen hemen her yerinde kendini hissettiren, yer yer çatışmalı ve oldukça geniş kapsamlı bir grev ve eylem dalgasına sahne oldu.
Düşünün, Paris’in ihtişamlı turistik sembolü Eyfel Kulesi bile grevdeydi! Kule çalışanları greve destek verince, o da bir süreliğine meraklı turistlere yalnızca uzaktan siluetini göstermekle yetindi.
Fiyakalı şekilde söylersek; Paris yine, aşkın ve direnişin başkentiydi!

Okulu kırmak için grev
Bu hummalı protestolar sürecinde, yine liseli ve üniversiteli gençler ön saflarda yerlerini aldı. 68 ruhu zihinlerinde hâlâ canlı olanlar için bu pek de garipsenecek bir şey değil diyebilirsiniz. Ancak söz konusu tartışmaların odağı Emeklilik Reformu olunca, gençlerin bu kadar ön planda olması epey tartışıldı. Sağ kesimden politikacılar ve tabii ki hükümet, gençleri “dersleri kırmak, okulu ekmek için” grev yapmakla suçladı.
Tam da bu hararetli tartışmaların ertesinde, Fransa’nın köklü öğrenci sendikası UNEF’te (*) aktif görev alan iki siyaset bilimi öğrencisi Paul ve Jeremy ile tanışınca, ben de fırsatı kaçırmadım. Hemen kayıt aletimi koydum önlerine ve sorularımı sıraladım.
- Emeklilik ve gençlik kolayca yan yana gelen iki kavram değil. Neden gençler bu reforma karşı en çok direniş gösteren kesimlerden biri oldu?
Çünkü bu yasayla birlikte eskiden 60 olan emeklilik yaşı daha ileriye çekiliyor. Bu da aslında işsizlik oranının yüzde 20 olduğu bir ülkede gençler için, işsizlik riskinin bir kat daha büyümesi demek. Şu anda Fransa’da sabit, güvenceli bir iş bulma yaşı ortalama 27. Yasa uygulanmaya başladığında, gençlerin güvencesiz işlerde, düşük ücretlerle ya da bitmek bilmeyen stajlarla çalıştırılma süreleri daha da uzayacak. Yani yeniden iş güvencesizliği sorununa geri dönüyoruz. Ayrıca gençlerin bir an evvel güvenceli bir iş bulamamaları, emeklilik primlerini de çok daha geç ödemeye başlamaları yani yaşlılıkta da yeterince sosyal güvenceleri olmaması demek...
- Sarkozy ve diğer sağ partilerden politikacıların öğrenci grevlerini ders kırmak için yaptığınız eleştirisine ne diyorsunuz?
Evet, sürekli bu argümanı kullanıyorlar. Onlara göre öğrenciler, bu yasanın içeriğini anlayabilecek yaşta ve düzeyde değil. Sol parti ve sendikalar tarafından manipüle ediliyorlar ve tek amaçları dersleri kırmak! Ama diğer yandan, Sarkozy’nin başkanı olduğu UMP’ye (*) üyelik için yaş limiti 16. Yine aynı partinin iktidarda olduğu dönemde, cezai ehliyet yaşı 13’e indirildi. Bunları savunan bir partinin, 17 yaşındaki gençleri, emeklilik reformunu anlayabilecek yaşta görmemesini biz fazlasıyla çelişkili buluyoruz.
Ayrıca, gençler, güvenceli, düzgün maaşlı bir iş bulmanın her geçen gün nasıl daha zorlaştığını, bunun yarattığı maddi, manevi tahribatları çok yakından biliyorlar. Anne babaları, çevrelerindeki onlardan büyük insanlar bunu yaşıyor. Aslında bizce, bunu çok yakından bildikleri için, gençler bu emeklilik yasasına bu kadar tepki gösterdiler.

“Reform gerekli”
- Hükümet emeklilik konusunda reformun kaçınılmaz olduğunu, aksi takdirde yakın bir tarihte yaşlanan nüfusun emeklilik masraflarıyla bütçenin baş edemeyeceğini savunuyor...
Evet ve solun reformdan yana olmadığını söylüyor ama bu kesinlikle doğru değil. Emeklilik sisteminin ciddi bir reform geçirmesi gerektiği fikrine sonuna kadar katılıyoruz. Ama bu çok daha geniş kapsamlı, tümüyle sistemi yenilemeye odaklı bir reform olmalı. Hükümetse sadece çalışanların, küçük işletmelerin sırtındaki prim yükünü artırarak orta vadeli bir finansman kaynağı bulmaya çalışıyor. Kısacası reform istiyoruz ama Sarkozy’nin reformunu değil, daha adil bir reform istiyoruz.
- Eylemlerin sonucunu nasıl değerlendiriyorsunuz peki?
İstediğimiz sonuca ulaştığımızı söylemek mümkün değil tabii. Hükümet tatilden yararlanarak süreci hızlandırdı. Reform oylandı. Meclis ve Senato’dan geçti. Açıkçası hükümet yasayı meclisten geçirme savaşını kazandı ama kamuoyu nezdinde savaşı kaybetti. Bütün bu reform karşıtı mücadelenin önemli bir etki yarattığını düşünüyoruz ve bu şüphesiz 2012’de yapılacak başkanlık seçimlerinde Sarkozy aleyhine bir etki yaratacak.
Yerler, isimler, gündemler değişse de, size de bazen hikayeler çok aynı gelmiyor mu?...
————————————
*UMP: Halk Hareketi Birliği (Sarkozy’nin başkanı olduğu Fransa’daki mevcut iktidar partisi)
*UNEF: Fransa Öğrenciler Milli Birliği (öğrenci sendikası)