Ayşe Özgener

Ayşe Özgener

ozgenerayse@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çocuk olmak ne kadar güzeldir! Peki, neden? Tek amacın sevilmek, eğlenmek ve okşanmak olması... Hiçbir şey düşünmek zorunda olmamak, gelecek kaygısı taşımadan doyasıya anın tadını çıkarmak ve hiçbir sorumluluk sahibi olmamak!
Küçükken yaşadıklarımız ile hissettiklerimiz çok da orantılı olmayabilir. Örneğin, yaşam deneyimimiz az ama yaşama sevincimiz çoktur. Küçük bir çocuk yaşamaktan keyif alır, meraklıdır, öğrenmek ister, keşfetmek ister, küçücük şeylerden büyük keyif alır.
Yaşam deneyimimiz arttıkça ve yaşam acı, tatlı, birtakım zorlukları sırtımıza yükleyip durdukça bu seferde yaşama sevincimiz azalmaya başlar. Eskiden çok keyif aldığınız şeyler bazen eskisi kadar keyif vermez olur.
Saklambaçta sobelenmek...
Yaş daha gençken insanın daha çok enerjisi olur ama yeterli deneyime sahip değildir. Yaş ilerleyip akıl başa gelince, yaşamda deneyim kazanınca da aynı enerjiye sahip olamıyoruz.
Gençken değerini bilemediğimiz çoğu şeyi, yaşamımızın ileriki yıllarında mumla arıyoruz. Hayatın koşturması içinde zevk almamız gereken şeyleri ıskalıyor. sonra da geri dönüp onları özlüyoruz.
Çocukken en büyük derdimiz, saklambaçta sobelenmek, istediğimiz bir çikolatanın alınmaması gibi o an için çok büyük gözüken sorunlar, yaş ilerledikçe yerini daha ciddi sorunlara bırakır.
Gençken fiziksel olarak kolay gelen şeyler, yaş ilerledikçe zorlaşır. İnsan fiziki olarak büyüyerek gelişse de hareketleri giderek yavaşlar.
İşte böyle, adeta ters orantılı bir tarifi var yaşamın. Büyürken küçülüyor, küçükken yetemiyor, zaman varken yapmıyor, zaman azalınca çoğunu isteyip duruyoruz. Bu sebeple, içinde olduğumuz her yaşın ayrı bir tadı var. Her yaşın ayrı bir özelliği ve güzelliği olduğunu kendimize hatırlatmak gerekiyor.
‘Takılı kalmayalım’
Kafamızda sürekli geleceğe planlar yapıyor, yaşamın ileriki evrelerine odaklanıyoruz. İçinde bulunduğumuz evreyi sağlıkla tamamlayamazsak büyüyemiyoruz. Takılı kalıyoruz.
Örneğin, ergenliğini tamamlayamamış, yetişkin olmuş ama hâlâ ergen gibi davranan kişiler, ergenlik devresinde takılı kalmış, bu dönemi tamamlayamamış kişilerdir. Çocuklarımızın da bu evreleri sağlıkla tamamlaması için destek olmalıyız. Ergenliğe geçmiş çocuğunuza hâlâ küçük bir çocuk gibi davrandığınızda, onun gelişimini engellersiniz. Veya küçük bir çocuğa sürekli yetişkin gibi davranırsanız, doyasıya çocukluğunu yaşamasına izin vermezsiniz.
Bu sebeple, çocuğunuzla ilişkinizde onun içinde olduğu yaş evresine uygun davranmak çok önemlidir. Çocuklarımızı severken buna da önem göstermek ve gelişimlerine katkıda bulunmak, yaşam döngülerini sağlıklı biçimde tamamlamalarına destek olmak gerekiyor.
Son olarak Eflatun’dan bir alıntı yapalım...
İnsanlar çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.
Ne var ki çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.
Ama sağlıklarını geri almak için para öderler.
Yarından endişe ederken bugünü unuturlar.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar.
Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.