Ayşe Özgener

Ayşe Özgener

ozgenerayse@gmail.com

Tüm Yazıları

1953 yılında sosyal psikolog Solomon Asch, grup içinde olduğunda insanın karar verme davranışını incelemek istemiş ve bu amaçla bir deney yapmış. Asch, karar verme sürecinde kişinin çevresinden etkilendiğini gözlemlemiş.

Temel sorusu, “İnsan doğru bildiği bir şeyin aksini iddia eden bir grubun içine düştüğünde nasıl davranır?” olmuş. Siz de bu deneyi okumadan önce bu soru üzerine düşünün derim!

Deneye katılacak olan katılımcılara bir görüş testine girecekleri söylenmiştir. Deneyde tüm katılımcılara bir çift kart gösterilmektedir. Bu kartların birinde biri kısa, biri orta ve biri uzun olmak üzere 3 çizgi vardır. Diğer kartta ise tek bir çizgi bulunmaktadır.

Haberin Devamı

Deneklere, bu karttaki çizginin diğer karttaki çizgilerden hangisine benzediği sorulmuştur. Deneyde katılımcılardan biri hariç diğer hepsi, Asch’in asistanlarıydı ve önceden belirlenen davranışları yapmaktaydılar. Yani gösterilen çizgi bire bir kısa çizginin aynısı da olsa, asistanlar uzun çizgiyle aynı olduğunu söylüyordu. Sıra gerçek deneğe geldiğinde ise sonuçlar gösteriyor ki, deneklerin yüzde 76 sı diğer kişilere uyarak yanlış yanıtı vermiş.

Şimdi tekrar sorayım, kendinizi bu denek yerine koyarsanız, siz olsaydınız ne yapardınız? “Ben doğru bildiğimden şaşmam, başkalarının cevaplarından etkilenmem. Ne görüyorsam onu söylerim” diye hemen atılmayın!

Bir defa tam olarak o ortamda olmadığınız için, dışarıdan fikir yürütmesi oldukça kolay! Bir de benim sıklıkla üstünde durduğum bir şey var ki, insan tam olarak bir şey kendi başına gelmeden “Ben olsaydım...” diye başlayan büyük cümleler kurmamalı, daha gerçekçi düşünmeli!

Uyum, ayarında olmalı

En basitinden düşünün, öğrencilik yıllarınıza gidin. Öğretmen bir soru sorar, çoğunluk bir ağızdan yanlış cevabı bağırmaktadır, ama siz cevabı farklı bulmuşsunuzdur. Kendinize ne kadar güvenseniz de gruptan tamamen farklı bir cevaba ulaştığınızda, bir daha sonucunuzu gözden geçirme ihtiyacı duyarsınız.

Bir grup genç arkadaş hayal edin... Çok sevdiğiniz arkadaşlarınızla bir aradasınız, hepsi yemeğe gitmek istiyor, ama sizin canınız sinemaya gitmek istiyor. Hepsi fikrini beyan edene kadar size bir türlü konuşma fırsatı doğmamış. En son fikriniz sorulduğunda uyum sağlamak adına siz de ‘sinema’ diyorsunuz.

Haberin Devamı

İnsan, gruplar içinde yer aldığında kimi zaman uyum sağlamak adına isteklerinden, bildiklerinden ödün verebiliyor. Bunlar küçük dozda şeylerse çok da sorun yaratmazken, grup içinde her defasında kendinizden ödün verdiğinizde benliğinizden ödün vermeye başlarsınız. İşte bu sorundur!

Hassas bir denge!

Araştırmalar, özgüveni daha yüksek kişilerin grup uyumunu daha az önemsediğini, fikirlerinin daha çok arkasında durduğunu gösteriyor.

Yine de bir gerçek var ki, içinde bulunduğu gruplar insanı bazı konularda etkileyebiliyor. Bazen uyumlu olmak adına içten gelerek, bazen uyumlu olmadığınızda sevimsiz olmamak için zorlama bir şekilde, kimi zaman kibarlıktan, kimi zaman korkudan ve bazen de gerçekten fark etmeden etki altında kaldığımız için, içinde bulunduğumuz grupla uyumlu davranış gösteririz.

Haberin Devamı

Ne de olsa insan sosyal bir varlık, tek başına varlığını tam olarak adlandıramıyor. Birçok grubun içinde yer alıyor, toplumda birçok rol üstleniyor.

Bu uyum konusu ise çok hassas bir denge! Fazlası kadar azı da zarar! Uyumsuz olmak da, aşırı uyumlu olmak kadar sorun! Maharet ise bu dengeyi tam da ayarında tutabilmek!