HER YERİNDEN ÖPERiM

6 Aralık 2009



(Temİzlİk ve gİzlİlİk esastır)
Futbol camiası, uzun yıllardır yalnızca “Top Hayrettin’in kontrolünde, gol” ya da “Ağlamak istiyorum sayın seyirciler” gibi bayatlamış, miadı dolmuş spiker betimlemeleriyle idare ediyordu. Fakat Ertem Şener “Her yerinde öpüyorum Rüştü” ile bir çağ açtığından beri tüm maç spikerlerinin hummalı bir arayışa girdiğini seziyorum. Çünkü bundan sonra maç anlatımında fark yaratmak istiyorlarsa, her müsabakada en az bir aforizma fışkırtmaları gerektiğini iyice anladılar. Aşağıdakileri alabilir ya da onlardan esinlenebilirler.
4 O voleyi vuran kaval kemiğini blokflüt gibi çalarım Emre!! Leğen kemiğinde çitileye çitileye çamaşır yıkarım Emre!
-Elinin ayasına saçımın buklelerini sürtmek istiyorum Arda!! Yapalım bunu ARDA!!
- Bu ne güzel asist, bu ne güzel asist!! Adem elmanı sömürürüm, adem elmanıaaa!!!

Yazının Devamı

RÖPORTAJ DEDiĞiN ASIL BÖYLE YAPILIR!

22 Kasım 2009




Önce ben yapacaktım. İnanın bana! Helin Avşar’ın Rasim Ozan Kütahyalı röportajını görünce beynimden vurulmuşa döndüm! Nuray Mert tıraş makinesiyle kafamı üç numaraya vururken kendisiyle söyleşecektim. Planım buydu. Ancak Helin Avşar daha radikalini, daha marjinalini benden önce yaptı. Önce moralim çok bozuldu. Çünkü gazetecilikte bir kural vardır: “Yapılmış işi bir daha yapma!” Ama sonra neşem yerine geldi. Çünkü ben gazeteci değilim ahahaha!
Ne ben Helin Avşar kadar iyi bir röportajcıyım ne de Esra-Ceyda kardeşler Rasim Ozan Kütahyalı kadar liberal... Yine de elimizden geldiğince birbirimizle söyleştik. Röportajı benimle yapılmış gibi okuyabileceğiniz gibi, Esra ve Ceyda Ersoy’la yapılmış gibi de değerlendirebilirsiniz. O derece derin, yoğun, sert ve saçma sapan...

ESRA: Üslubunuz çok sert ve haşin değil mi?
AZİZ: Yok, değil.

Yazının Devamı

BiZ HEPiMiZ iYiYiZ

15 Kasım 2009

Ne zaman üniversite öğrencileriyle karşılaşsam, bana mutlaka “Abi yazmaya nası başladın yeaaa? Bide arqadş olark beni ekler misin lütfn :PPP” diye sorarlar. Onları genellikle bloklarım. Ancak yakın bir zamanda kendi kendime “Hakikaten, yazmaya nasıl başladım ben yahu!?” diye düşündüm. Sanırım yanıtı buldum da. Yazmaya şöyle başlamışım:
“Sevgili anneciğim 7.8.1984 babacığım, ağabeyciyim: sizleri Antalya’ya uğurladıktan sonra lelimle birlikte evimize geldik hepinizi çok özledim. Yakında sizlere kavuşacağım için çok sevinçliyim. Her gün parka gidyoruz günlerim iyi geçio...
biz hepimiz iyiyiz
ellerinizden öperim”
Okumayı TRT’de yayınlanan bir ‘Yetişkinler için okuma yazma kursu’ndan kendi kendime öğrendim. Verdiğim ilk eser 1984 Ağustos’unda, ilkokula başlamadan bir ay önce annemlere hitaben yazdığım bu mektup oldu (‘Geçio’ sözcüğüyle internet jargonunu ta 1984’te kavradığıma dikkat etmiş olacaksınız). Zamanında bu mektubu saklayan ve bana skenleyebilme imkanı veren anneme müteşekkirim.
Daha sonra ilkokul sıralarında ‘Tipor’ adını verdiğim bir çizgi roman karakteri yarattım. Tipor; Conan, Batman ve Kaptan Swing karışımı bir anti-kahramandı. Ortaokulda ise bir roman yazdım.

Yazının Devamı