Barış Yengiloğlu

Barış Yengiloğlu

egespor@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu yazı genel olarak sizi ne kadar ilgilendirir bilemem. Bir dernek, cemiyet, meslek odası, kulüp, sivil toplum örgütüne üye olanlarınız, “Bizde de böyle” ya da “Allah, Allah” diyebilir. Veya yaşama dair ufak tefek şeyleri, cebinize not olarak koyabilirsiniz...
Geçen hafta, üyesi olduğum meslek örgütlerinden Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin Antalya’da düzenlediği 4 günlük eğitim seminerleri zincirine katıldım. Otelin konferans kapısında meslek büyüğü amcamız tarafından yoklaması yapılarak sabah 09.00’da start alan, akşam 18.00’e kadar sandalye tepesinde süren eğitim semineri!.. Ancak düzenleyen ve aynı zamanda konuşmacı olan amcalarımız başta, gelen herkesin kendi propagandasını yaptığı, bizim figüran olduğumuz bir dolu toplantı... Düzenlenme aşamasında az-çok emek olduğu için saygım var. Ancak gene de ben buna ‘Nazi kampı’ diyorum.
İlk gün kalkamadığım için bana hizmet etmek için bu göreve talip olduğunu düşündüğüm TSYD Asbaşkanı (Devrim S...) amca ve maaşlı merkez büro sekreteri bayan tarafından nerdeyse azarlandığım... Sıra gelmediği için(!) soru sorma fırsatı bulamadığım ve maymun edilmeye çalışıldığım ‘Körler, sağırlar birbirini ağırlar’ toplantısında soramadıklarımı sorayım da rahatlayayım...
1) Buradan işe yarar bir bilgi alan var mı?
2) Mesleki sorunlarımız neden ucundan konuşulup geçiştirildi? Örnek olarak, 2010 yılında hala sigortasız çalışan arkadaşlarımızın durumu ne olacak? Yine seminerde (!) habere giderken amiri tarafından eline ‘Yalnız şu soruları sor’ diye çanak sorular tutuşturulduğundan şikayet eden genç arkadaşıma ne zaman kulak vereceğiz?
3) Sponsor firmalar tarafından getirilen hediye paketlerini niye gazetecilerin odalarına bırakmadınız da, meslek büyüklerimizi kuyruğa soktunuz? Onlar adına, biz gençler çok üzüldük.
Bu yazdıklarım daha uzar gider... Rahatsızlıklarımı yazıya dökerken, başta, “Belki siz içinde birşey bulamayabilirsiniz” demiştim. Ancak buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim... En azından sıkıntılarınızı yazmanız gerektiğini bilin. Değil bir köşe, duvar bile bulsanız yazın. Elbet okuyan birileri çıkar. Yazın, söyleyin, korkmayın... Size duyulan sevgi azalsa da mesleğinize duyulan saygının çoğalması için yapın bunu...
Son sözüm de TSYD merkez yönetimine: İstifa yok, inandığımı söylemeye, gördüğümü yazmaya devam etmekte kararlıyım. Ama ne olur işinize gelmiyorsa siz beni kovun...