Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yıl 1960...
Çetin Altan Milliyet’teki köşesinde “Alma mazlumun ahını” başlıklı yazısında Celal Bayar dönemini eleştirirken, 1958’de bir kış günü “Cumhurbaş-kanı’na hakaret ettiği” gerekçesiyle Beyoğlu karakoluna götürülen ve ertesi gün karakoldan cenazesi çıkan Mehmet Karadeniz adındaki genç bir çocuğun olayını da hatırlatarak şöyle diyor:
“Gencin karakol bodrumunda kravatıyla kendisini astığını iddia etmişlerdi. Hadisenin yakın şahitlerinden birini de bir bahane bulup hapse atmışlardı. Gazeteler meseleyi pek kurcalamadılar. Neşir yasağı kararı gelmişti. İkiyüz yıl önce Voltaire Calas’ı, bu asrın başında da Zola Dreyfus’ü savunmuştu. Biz Cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle bir karakola sağ girip ölü çıkan genç insanın hakkını arayamadık.”
Yıl 2014...
Konya’da “Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği” gerekçesiyle bir lise öğrencisi gözaltına alındı ve iki gün cezaevinde tutuklu kaldı. Lise öğrencisinin gözaltına alınması ve tutuklanmasına hem muhalefetten hem de sosyal medya üzerinden oluşan tepkiler sonrası gazetelerin konuyu gündemine alması okurlarımızın da gözünden kaçmadı.
Yani durumumuz gösteriyor ki; gazetelerin durumu dünden farklı değil.
Türkiye medyasının eskiden beri kendi gündemini yarattığını ancak bu gündemin halkın gündemiyle örtüşmediğini hatırlatan bir okurumuz “Bugün hâlâ halkın sorunlarına yabancısınız. Öğretmenler yürüyor görmüyorsunuz, çocuklar gözaltına
alınıyor geçiştiriyorsunuz.
Twitter gibi sosyal medyada
insanlar sesini çıkartmasa sanki her şey yolundaymış gibi davranacaksınız.” diyor.
Hakaret ağır suç mudur?
Milliyet söz konusu haberi; 16 yaşında Erdoğan’a hakaretten tutuklandı, muhalefet tepki gösterdi, 100 avukat çocuğu savunmak için başvurdu, serbest bırakıldı, ailesi sevindi gibi ifadelerle birinci sayfadan
gördü. Başbakan Davutoğlu’nun “Kim olursa olsun, Cumhurbaş-kanı’nın makamına saygı
göstermesi gerekir. Bu konu, hukuki bir konu” gibi açıklamalarına da yer verdi.
Sorun şu ki; bir çocuğun tutuklaması hukuka uygun mu? Eğer bir hakaret varsa bu makama yönelik bir hakaret midir? Uluslararası hukuk siyasetçilere yönelik şok edici bile olsa eleştiri sınırının geniş olduğunu söylerken; ‘saygı
kişiye bağlı özel bir nitelik, suç ise hukuka aykırı, cezalandırılabilir nesnel bir eylemdir’ dediği halde bu tutuklama neye hangi kanuna dayandırılmaktadır?
Dolayısıyla okurumuzun haklı olduğu nokta şu; 16 yaşında bir çocuk okuldan alınıp tutuklanabiliyorsa, bir gazetecinin çocukların soruşturma ve yargılanmalarına ilişkin usul ve esasları bilmesi, hukuken yapılan bir hukuksuzluk
varsa bunu özellikle hatırlatması gerekir.
5395 sayılı ‘Çocuk Koruma Kanunu’nu, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini, çocuk suçluluğunun önlenmesine ilişkin Riyad İlkelerini...
Çünkü ilgili pek çok mevzuata göre; çocukların ancak ağır cezalık ve suçüstü halinin bulunması durumunda tutuklanabileceği ve hapis cezasının en son çare olarak uygulanır. Bütün bunlar bilinmiyorsa da bir hukukçu görüşüne yer verilebilirdi. Karar veren yargıcın mevzuatı gözardı ederek tutuklama kararı verip vermediğini, görevini ve yetkisini kötüye kullanıp kullanmadığı üzerinde durulmalıydı.
Haberin; okur açısından pek çok soruyu beraberinde getirmesi düşündürücüdür. Ancak söz konusu haberde tutuklama kararını öğrenmek isteyen İsmail Saymaz gibi gazetecilerin ‘tutuklanma tehdidi’ ile karşı karşıya kaldıkları da bir gerçektir.
İnternet engeli
Görünen o ki ifade özgürlüğü ve buna karşı hukuku zorlayan uygulamalar sadece yazılı ve görsel medyada karşılığını bulmuyor. Kamuoyunun bilgiye ulaşma, paylaşma ve tepkilerini ortaya koyabilmesi açısından son derece önemli bir işleve sahip olan internet üzerinden de sürdürülecek gibi. Yeni düzenlemede, Başbakanlık veya ilgili bakanlığın başvurusuyla TİB, mahkeme kararı olmadan 24 saat internete erişimi engelleyebilecek...
Medyanın toplumsal olaylara sırtını çevirme lüksü yok, iletişim ağlarını açık tutmak zorunda.
Hadi hayırlısı...