Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bugünkü gündem malum. Bizden çok uzakta, ABD’de geçen seçimlerin kaderini değiştiren soruşturmayı başlatan FBI eski Başkanı James Comey’yi izleme şansım oldu bu hafta. Bakın “A Higher Loyalty” (Daha Yüksek Sadakat) adlı kitabı ona yazdıran süreçle ilgili neler anlatıyor?

FBI Eski Başkanı’yla bir gece

Melania Trump’ın “I really don’t care, do you?” yazılı asker parkasıyla mülteci çocuklarının yanına uçtuğunu gördüğümüz günün akşamı, benim de FBI eski Başkanı James Comey’le randevum var. Melania Trump, basın sözcüsünün açıkladığı gibi mesaj vermeden sadece bir ceket mi giymiş, yoksa eşi Başkan Donald Trump’ın açıkladığı gibi “yalancı basına mesaj” vermek için mi bu kıyafeti seçmiş, yoksa sadece basit bir kadınsal güdüyle eşine “Seni vezir de ederim, rezil de…” mesajı mı vermiş, orasını tam olarak bilmiyoruz. Kuvvetle muhtemel, mesaj Başkan Trump’a… Gelelim Trump, Obama, Clinton ve Bush olmak üzere tam dört ABD başkanı döneminde ABD tarihinde önemli rollerde görev alan James Comey’le olan randevuma…

Haberin Devamı

Hayır, teke tek bir randevu değil bu. Londra’da Barbican Center’da, Intelligence Squared’in düzenlediği, BBC’nin ekran yüzü Emily Maitlis’in James Comey ile gerçekleştirdiği dev tartışma. Comey’nin “A Higher Loyalty” (Daha Yüksek Sadakat) adlı son ABD seçim sürecini de anlattığı kitabı nedeniyle, tartışmanın başlığı: “Güce karşı gerçekleri konuşmak”.

“Görevim kamuoyuna dürüst olmak”

İlk soru geliyor, “Donald Trump’ı sen mi başkan yaptın?” James Comey, “Ben öyle düşünmek istemiyorum” diyor. ABD seçimlerine 12 gün kala vermek zorunda kaldığı zor kararı anlatıyor. Hillary Clinton’ın yardımcısı Huma Abedin ile email hesabı üzerinden devlet sırrı evrakları paylaşması üzerine yapılan soruşturmadan bahsediyor. Hatırlarsınız, bu süreçte Huma Abedin’in 16 yaşında bir genç kızla seks mesajları ortaya çıktığı için hapis cezasına çarptırılan eşi, eski senatör Anthony Weiner’in bilgisayarında da Clinton’ın paylaştığı devlet sırrı emailler ele geçirilmişti. Comey, son derece kendinden emin, “O sırada ya halka gerçeği açıklayacaktım ya da soruşturmanın üstünü örtecektim” diyor. “Benim FBI Başkanı olarak görevim halka her zaman dürüst olmaktı, çünkü halka hizmet ediyorum ve ABD’yi bir arada tutan şey din, dil, ırk değil, bu değer yargıları” diye ekliyor.

FBI Eski Başkanı’yla bir gece

Haberin Devamı

“Zaten sadece Clinton değil, Trump da beni sevmiyor” diye devam ediyor. Nedeni basit, Trump’ın Ruslarla olan ilişkileriyle ilgili bir soruşturma da başlatmış FBI başkanıyken. Ve işte bu soruşturma FBI başkanlığını kaybetmesine neden olmuş. Sıradan bir görevden alınma, işten çıkarılma hikayesi değil onunki. Los Angeles’ta FBI’da toplantı sırasında arkasındaki televizyonda altyazı geçiyor “FBI Başkanı Comey istifa etti” diye. Ekibine dönüp “Bu habere çok uğraşmışlar belli ki” diye şakalaşırken altyazı birden değişiyor, “Comey kovuldu” diye. İşte o zaman anlıyor, durumun ciddiyetini.

“Trump tekrar seçilirse şaşırmam”

Zaten şimdi Trump’ın kendisi hakkında hâlâ attığı kızgın tweetlere de inanamadığını anlatıyor, Trump Comey’yi cezalandırma konusunda kararlı. “Ama bu mümkün değil, hiç korkum yok çünkü ben sadece görevimi yaptım” diyor Comey. Bütün konuşma sırasında en can alıcı an, Winston Churchill’den yaptığı alıntı. “Amerikalılar her zaman doğru olanı yapacaktır, tüm diğer seçenekleri tükettikten sonra…” ABD tarihinde çok kötü başkanların da olduğunu, tarihte her zaman farklı dönemlerden geçildiğini ve mutlaka iyiler kadar kötüler de olduğunu tekrarlıyor. “Hemen bitmeyecek bu dönem” diyor, “Ama elbette bir dönem gelecek bitecek” diyor. “Trump ikinci kez seçilir mi?” diye soruyor izleyicilerden biri, “Seçilirse şaşırmam” diye cevaplıyor Comey. Ardından da ekliyor: “Toplum her zaman en akıllı kararları vermiyor” diye.

Haberin Devamı

Peki ama bugün bildiklerini bilerek, yine de Hillary Clinton hakkındaki soruşturmayı kamuoyuyla paylaşır mıydı? “Evet” diyor hiç düşünmeden. “Benim eşim ciddi bir Hillary Clinton destekçisiydi ve bu karar doğru olmasaydı, ben bu kararı veremezdim. Çünkü benim görevim kamuoyuna dürüst olmak, değer yargılarını korumak. Bu sonuçları bilerek bu kararı vermem daha zor olurdu ama sonuçta hiçbir nedenle gerçeklerin üstünü örtemezdim. Sonunda değerlerin kazanacağına inanıyorum” diyor. Biz de bugün Türkiye için değerlerin kazanmasını diliyoruz.