Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçen yıl bu zamanlarda Bomontiada’da “Yer misin, Yemez misin?” sloganlı “Yemeğini Keşfet” vardı. Yemeklerden bile daha ilginç olan ilham verici hikayeler dinlemiştik. Tema cesaretti, konuşmacılar da temanın hakkını veren isimlerden seçilmişti.

“Imaginary Feasts”in yönetmeni Anne Georget, Nazi kamplarından başlayarak savaş sırasında hayatta kalmaya çalışanların günlüklerine yemek tariflerini yazmalarını bir belgeselle anlatmıştı. Michelin yıldızlı Türkiye kökenli ikinci şef Serkan Güzelçoban ise dünyanın ilk ve tek Michelin yıldızlı engelli restoranı Handicap’ın hikayesini paylaşmıştı.

Haberin Devamı

Farkındalık yaratılacak

Geçen yılki konferansta gördük, cesaret ve azimle her şey mümkün. Bu yıl ise geçen yılki “Yemeğini Keşfet”in mimarları, Türk Mutfağı Derneği’nden bağımsız, yeni ve küresel bir platformla karşımıza çıkıyor: Yedi. Dünyanın yedi kıtası, İstanbul’un yedi tepesi ve “yemek yedi”den aldıkları ilhamla... Şef Mehmet Gürs, Mutfak Sanatları Akademisi Direktörü Sitare Baras ve yemek yazarı Cemre Narin öncülüğünde.

“Yedi, İstanbul merkezli ama dünyayla iç içe bir platform, bir düşünce kuruluşu. Sadece yeme-içme merkezli değil, ileride tarım, eğitim, teknoloji, inovasyon gibi konuları da olabilir” diye başlıyor anlatmaya Mehmet Gürs: “Bu konferans Yedi’nin ilk adımı. Bu yılın teması ‘Geri ver’. Çünkü her gün hepimiz hayatımızdan şikayet ediyoruz, sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada durum bu. Oysa bizden daha kötü durumda olan çok insan var. 1 milyar insan ağzına lokma koyamıyor. Çöpe atılan gıdaları kullanabilsek dünyada bir tane aç insan kalmayacak. Ben nasıl bunu tek başıma yapabileyim ki dememeli, nasıl yaparım demenin altını çiziyoruz. Biz de Yedi ile farkındalık yaratarak geri veriyoruz.”

Konuşmacılar, topluma, gelecek nesillere ve doğaya “geri verme” konusunda neler yapılması gerektiğiyle ilgili önemli girişimlerde bulunan isimler arasından seçilmiş. Suriyeli mülteci çocukları ve kadınları destekleyen Small Projects Istanbul’un yaratıcısı Karyn Thomas’tan dünyanın yiyecek sorununa çare arayan Feeding Good’un girişimcisi Lars Charas’a, Slow Food Fikir Sahibi Damaklar’ın kurucusu Defne Koryürek’ten farklı ihtiyaçları bulunan insanlarla bu ihtiyaçları karşılamak isteyen kişileri buluşturan ihtiyacharitasi.org’un kurucusu Mert Fırat’a birçok isim dikkat çekiyor.

Haberin Devamı

Peki ama ne zaman, nerede? 6 Kasım’da, Bomontiada’da.

Gastronomi dünyası Yedi’ye kilitlendi

Hangi konuşmacılar kaçırılmamalı?

- Massimo Bottura (Food for Soul): Bu yıl dünyanın en iyi restoranı seçilen Osteria Francescana’nın 3 Michelin yıldızlı şefi, Zorlu Center’daki restoranı kapandıktan sonra ilk kez İstanbul’a geliyor, “Food for Soul” isimli sosyal toplum projesini anlatmak üzere. “Food for Soul” hem gıda israfı üzerine arastırma ve projeler geliştiriyor hem de gelecekteki projelere kaynak sağlıyor. 2016 Rio de Janeiro Olimpiyatları sırasında kullanılmayan yiyeceklerin ihtiyaç sahiplerini doyurmak üzere pişirildiği komünite mutfağı Refettorio Gastromotiva’yı hayata geçirdi.

- Arash Derambarsh (Fransa Meclis Üyesi): Fransa’da süpermarketlerin raflarında kalan gıda ürünlerini atmasını, son kullanım tarihi yaklaşan ürünleri imha etmesini yasaklayarak onların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını zorunlu kılan kampanyayı başlattı ve sonunda kanunlaştırmayı başardı.

Haberin Devamı

- Ayse Tükrükçü (Çorbada Tuzun Olsun): Gaziantepli, gurbetçi bir ailenin kızı. Aile içi siddet ve tacize uğradı, yetiştirme yurdunda büyüdü. İlk kocası tarafından geneleve satıldı. Bir müşterisi evlenme teklif edince genelev hayatı bitti. Altı senelik evliliği son bulunca aylarca sokakta yaşadı. Tüm bu zorlukların ardından, sokakta yaşayan kişilere destek olmak için Şefkat-Der gönüllüsü oldu, “Evsizlere Çorba” projesini başlatıp Taksim civarındaki evsizlere her gün çorba dağıttı. Evsizler için farkındalık yaratma amacıyla bir araya gelen gönüllü hareketi Çorbada Tuzun Olsun’un kurucularından.

- Al Crisci (The Clink): İngiltere’de bir hapishanede yemek müdürüyken, mutfak eğitimi alan tutukluların, hapisten çıktıktan sonra iş bulamadıklarını görüp hapishane restoranında çalışmaya başlamalarını sağladı. 2009’da kurduğu ve tekrar eden suç oranını yüzde 87 oranında düşürdüğünü ispatladığı restoran sistemi “The Clink”, bugün ikisi hapishane duvarları içinde olmak üzere toplam dört restoran, iki bahçıvanlık programı ve bir catering servisi olarak hizmet veriyor.

- Jock Zonfrillo (Orana Foundation): Sydney’de Avustralya’nın yemek kültürü ve yöresel malzemelerine odaklanan Orana adlı bir restoranı var. Orana’nın mutfağı Aborjin yemek kültürünü, toprağın iyileştirici gücüne olan inancı ve “aldığından daha fazlasını geri verme” felsefesini yansıtıyor. Orana Vakfı ise Aborjinlerin yemek kültürünü koruyup kayıt altına almayı amaçlıyor.