Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tam 145 ülkenin katıldığı, 31 Ekim’e kadar devam eden EXPO Milano’dan ve Türkiye Pavyonu’ndan izlenimler: Fuar alanındaki giriş kuyruğu ve sonrasında hafta içi bir iş gününde içeride yaşanan izdiham beni şaşırttı

Sonunda Milano’da EXPO 2015’i gezebildim. Şimdiye kadar fuar hakkında çok şey duyduk. İzmir yerine Milano’da gerçekleşmesinin verdiği hayal kırıklığını zar zor atlattık. Bir şehre EXPO’nun nasıl bir getirisi olduğunu yerinde gittik, gördük. Dolu otellerden, uçaklardan hatta restoranlardan bile belli oluyor.

Haberin Devamı

Oysa ilk başta EXPO kulağa demode geliyor. Küreselleşmenin zirvesinde, sanal ortamda her şeyi takip edebildiğimiz günlerde farklı ülkelerin kültürlerini tanıtmak için halen bir fuar düzenleniyor olması şaşırtıyor. Ama beni asıl şaşırtan fuar alanındaki giriş kuyruğu ve sonrasında hafta içi bir iş gününde içeride yaşanan izdiham oluyor.

45 avroluk giriş ücretine rağmen. Akşam saatlerinde ise giriş ücreti 5 avroya iniyor ve izdiham katlanarak artıyor.

İzdiham beni şaşırttı


Pavyonun lokasyonu konusunda şanslıyız

Hedef 6 ayda 2 milyon ziyaretçiydi, ay sonu itibariyle bu rakamın da aşılması bekleniyor. Bazı ülkelerin pavyonlarının girişinde bile uzun kuyruklar var. Örneğin, teknolojinin öne çıktığı Japonya Pavyonu’na tek seferde 60 kişi alıyorlar. 8 saat kuyrukta bekleyenler bile oluyor. Düşünüyorum da hayatın bu kadar hızlı ilerlediği ve koşturmanın hiç bitmediği bir dönemde, ne için 8 saat beklerim... Hiçbir şey için diyorum. Arkadaşım diyor ki “Ancak çocuğunun doğumunu beklersin o kadar saat”. Haklı, bizde öyle bir sabır yok.

Japonya Pavyonu’nun hemen yanında Ekonomi Bakanlığı ve dDf imzalı Türkiye Pavyonu yer alıyor. Lokasyon konusunda şanslıyız, pavyonun açık alanda olması ve giriş çıkış konusunda sorun yaşanmaması önemli bir artı. Böylece daha çok kişiye ulaşıyor. Türkiye Pavyonu ilk bakışta biraz Atatürk Dış Hatlar CIP salonunu hatırlatıyor bana. Belki önce THY dikkatimi çektiği için, belki Mescit tabelasını gördüğüm için, belki de mimari olarak benzerlikler olduğu için.

Haberin Devamı

Çeşm-i bülbül, Selçuklu motifleri, şadırvan, çınaraltı çay bahçesi, el boyaması çiniler, Göbeklitepe replikası, UNESCO Gastronomi şehri adayı Gaziantep mutfağı sergisi, Türk kahvesi sunumları gibi bizi anlatan birçok şey var. Sanırım en çok dikkat çeken Türk seramiklerinden yapılan kaleydeskop oluyor. Burada fotoğraf çektirmeyeni dövüyorlar gibi bir durum söz konusu.

Türkiye Pavyonu’na hem övgü hem eleştiri

Diğer en çok beğenilen ise bembeyaz duvardaki avuç açmış ellerde yer alan tohumlar bölümü oluyor. Narenciyeden deriye Türkiye’nin farklı birçok sektörüyle işbirliği yapılmış. 2.5 ay gibi kısa bir hazırlık süresi olmasına rağmen. Yumurta kapıya dayanınca karar vermede üstümüze yok zaten. 2.5 aydan önce karar verilseymiş belki de birçok yerli markanın burada yer alması sağlanabilirmiş.
Belli ki kısa süre markaları ürkütmüş. Oysa Kahve Dünyası’ndan Simit Sarayı’na artık yurt dışında şubeler açan yerli markaları burada görmek isterdik çünkü bu yılki EXPO’nun teması “Gezegeni beslemek: Yaşam için enerji”.

Haberin Devamı

İtalya, Fransa, Meksika gibi birçok ülke yemekleriyle ve içkileriyle yer alıyor. Fransa’daki baget ekmek kuyruğu ya da Meksika’daki tekila kuyruğunun benzerleri pekala bizim markalarımızla da yapılabilirmiş. Neyse ki Mimar Sinan Üniverstitesi’nden resim ve fotoğraflarla yemek kültürümüz bir nebze de olsa tanıtılıyor. Bizim pavyonda beni en çok sevindiren yerli ve köklü bir seramik markası olan Gorbon’un geri dönüşü oluyor. Gorbon’un elle boyanan seramiklerinin EXPO’da yer alması olumlu bir gelişme.

Türkiye Pavyonu övgüler de acımasız eleştiriler de alıyor. Malum, daha önce bir EXPO gezmişliğim yok, gezenlerin çoğunun da yok. Selahattin Sarim’in kaleminden “Türkiye 1867 Evrensel Sergisi”ni okumuşluğum var bir tek. 1867’de yapılan EXPO’da Osmanlı’yı ne kadar anlatabildiysek, şimdi de kendimizi o kadar anlatabilmişiz. Tek üzücü olan, geleceğin şekillendirilmesi adına buluşlar ve temalar dünyada hep ilk kez EXPO’larda tanıtılmış ve biz burada son dakikaya kalarak bu fırsatı kaçırmışız. Yine de hiç katılmamak yerine orada bulunmak bile önemli. Bir sonraki sefere daha hazırlıklı olacağımız kesin.

En çok İngiltere Pavyonu etkiledi

Pavyonların hepsini gezme şansım olmuyor. Gördüklerim arasında beni en çok etkileyen İngiltere Pavyonu oluyor. Arı kovanı temalı pavyona arı vızıltılı bir bahçeden giriyor, demir konstrüksüyondan bir arı kovanının içinde buluyorsunuz kendinizi, pekala bir müzede
yer alabilecek bir sanat eseri. Müze demişken Türkiye Pavyonu’nun da Şangay’da bir müzede EXPO sergisinde yer alacağını öğreniyoruz.
Fransa Pavyonu’nda yemek kültürleriyle nasıl övündüklerini, Hollanda ve ABD Pavyonlarında ise en basit ve sıradan fikrin bile bazen çok beğenilebileceğini görüyoruz. EXPO’da 145 ülke yer alıyor, gezdiklerinizin bir kısmına gitmiş kadar oluyorsunuz. Fuar 31 Ekim’e kadar sürecek, yolunuz Milano’ya düşerse kaçırmayın!

İzdiham beni şaşırttı


Beyaz duvardaki avuç açmış ellerde yer alan tohumlar bölümü Türkiye Pavyonu’nun en çok beğenilenlerinden.

İzdiham beni şaşırttı