Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Londra Tasarım Müzesi Direktörü Dejan Sudjic, Lord Norman Foster’ı Cartier sergisi için ikna ederken mimarın en büyük ilgi alanı olan uçaklardan girmiş konuya. Ben de kendisinin izinden, havacılıkla giriyorum konuya. Mimari gibi statik ve limitli alanlarla sınırlanmış bir alanın efsanelerinden biri olup da uçmakla bu kadar ilgili olması beni şaşırtıyor.

Norman Foster sanıldığı gibi sadece özel uçağı ve helikopteri olan biri değil; pilotluk eğitimi de almış ve kendi uçmayı da seviyor. “Mimari, değerlerin ifade ediliş şekli benim için. Uçakların her şeyden bağımsız, ayrı bir perspektif açması, kendi ağırlığı yokmuş gibi olması ama kendi içinde kendi havası, suyuyla ayrı bir sistem olması beni büyülüyor” diye başlıyor anlatmaya. Sonunda özetliyor: “Bağlantılar hep ilgimi çekti, kentsel yaşam, binalar, sanat, moda arasındaki bağlantıyı daima ilginç buldum. Bu sergi de onu genişletmemi sağladı.”

Haberin Devamı

Uçmak, mimari, Pink Floyd

“İstanbul hakkında ahkam kesecek bilgim yok”

Foster başka şehirler hakkında konuşurken temkinli. İstanbul’a birkaç kez geldiğini ama fikir yürütebilmek için yeteri kadar bilgisi olmadığını söylüyor kibarca. Oysa İstanbul’da Address otel projesini Foster and Partners şirketi yürütüyor. Daha önce Boğaz için tekne tasarımından Zorlu Center’daki Apple mağazasının tasarımına kadar İstanbul’da da belli yerlerde karşımıza şirketiyle çıkıyor. Ama dünyanın her yerinde izini bıraktığı binalar ve köprüler gibi İstanbul’da imzasını taşıyan bir şehir
sembolü yok.

Yeniyi inşa ederken eskiyi korumanın önemine getiriyor sözü. Daha sonra günümüzde her mimarın çoğu zaman uygulamasa bile özenle tekrarladığı sihirli kelimeyle özetliyor: “Sürdürülebilirlik”. Yeni yapılan her projenin bir sosyal sorumluluk ayağı var, o da sürdürülebilirlikle mutlaka bir yerde bağlanıyor.

İşleri arasında en çok gurur duyduğu bir bina değil, Trafalgar Meydanı. “Daha çok insanın hayatını etkilediği için.” Zaten Foster’a göre bir şehrin en önemli özelliği yürünebilir olması.

Pink Floyd’un gitaristine mimarlığı bıraktırdı mı?

Uçmak, mimari, Pink Floyd

Geçen hafta Victoria & Albert Müzesi’nde açılan Pink Floyd sergisine getiriyorum konuyu, şaşırıyor. “Nereden biliyorsun?” diyor, sonra da ekliyor: “Çok iyi çalışmışsın!” Pink Floyd’un gitaristi Nick Mason, 1960’larda mimarlık okurken Foster’ın öğrencisiymiş. “Sizin yüzünüzden mi mimarlığı bıraktı, müzisyen oldu” diyorum. “Ona sormak lazım bunu” diyor, hafif bir gülümsemeyle. İşte o tebessüm anlatıyor zaten, belli ki Foster etkili olmuş Pink Floyd tarihinde de. Sadece şehirlerin tarihinde değil, müzik tarihinde de etkisi var.

Haberin Devamı

Üretmeye hâlâ devam ediyor. Zaten etmemesi söz konusu bile değil. Boşuna efsane olunmuyor işte. Aynı zamanda da müthiş bir tevazu sahibi. “Cartier in motion” sergi kitabını benim için imzalamasını rica ettiğimde “Memnuniyetle” diyor. Sonra da soruyor: “Kitabını mahvetmek istemem, neresini imzalamamı istersin?”

Vakfı Madrid’de açılıyor

Uçmak, mimari, Pink Floyd

1 Haziran’da Madrid’de açılacak Norman Foster Vakfı’nı soruyorum, “Eşiniz İspanyol olduğu için mi Madrid’de?” diyorum. “Neden merkez ofisinizin olduğu Londra’da ya da ailenizle birlikte yaşadığınız St. Moritz’de değil?” diyecek oluyorum. Tamamen duygusal nedenlerden olduğunu anlatıyor. Madrid’de uygun bir bina buldukları için öyle denk gelmiş.

Haberin Devamı

“Londralılar çok üzülmüş olmalı bu karara” diyorum. Londra Belediye Binası da Foster’ın eserlerinden. “Belediye Foster Vakfı’nı pekala desteklemeliydi” diyorum. Yine kibarca konuyu değiştiriyor, Londra’da da öğrencilere burs ve staj imkanı sağladıklarından söz ediyor.