ULUSLARARASI MARKALAR BODRUM’A DEĞER KATIYOR

Dev Bodrum uçakları her saatte tıklım tıklım, havaalanından çıkışta ise herkes ayrı bir koya dağılıyor. Oteller hâlâ memnun değil, fiyatlar hâlâ çok yüksek.

Yine de çok büyük yatırımlar yapılıyor Bodrum’a, bu da hem istihdam yaratmaları açısından hem de turizme katkıda bulunmaları açısından çok değerli.

Hafta sonu Bodrum yakınlarındaki Kaplankaya Six Senses’a gitme şansım oldu.

Kaplankaya Canyon Ranch ile başlamıştı, daha sonra Canyon Ranch’in katı kuralları ve Türkiye’ye adapte olamaması nedeniyle yollar ayrıldı.

Şimdi Taylandlı Six Senses var Kaplankaya’da, sağlıklı yaşam ve spa konusunda iddialılar. Malum, dünyanın en iyi wellness ve spa otel zincirlerinden biri Six Senses.

Kaplankaya’nın özelliği ise müthiş doğası. Gösterişten uzak, doğayla iç içe.

Çevre ve sürdürülebilirlik konularında da çok hassaslar, oda anahtarları bile plastik kart değil, tahta.

Six Senses’ın içinde bulunduğu arazinin tam 7 koyu var. Bodrum’a 2 saatlik araba mesafesinde.

2 saat korkutmasın, Gündoğan’dan Kaplankaya’ya tekneyle 30 dakikada gidiliyor, düzenli shuttle servisleriyle.

Yakında Six Senses’a Cheval Blanc ve Ritz Carlton’ın da komşu gelmesi bekleniyor.

Bu kadar güzel uluslararası markanın Bodrum’a gelmesi sevindirici. Çok başarılı olmalarını diliyoruz, çünkü biliyoruz yüksek gelirli turistler ancak böyle bildikleri, güvendikleri markaların peşinden ülkemize gelecek.

Bu markaların ülkemizdeki yatırımlarını sadece bizim bilmemiz de yetmiyor tabii.

Önemli olan, yurt dışında en doğru tanıtımın yapılması ve gelenlerin hem otelden hem ülkemizden memnun ayrılması...

Joan Baez ve hayal kırıklığı

Bazen tek bir mesajla ya da açıklamayla ömürlük kariyerinizi silebiliyorsunuz.

En azından büyük bir kitlenin gözünde.

İki yıl önce tam da bu zamanlarda Joan Baez sosyal medyada bir paylaşımda bulundu:

“Onca savaş bölgesine, diktatörlükler altında yönetilen ülkeye, iç kargaşaların olduğu ülkeye gittim ancak Türkiye’de bugün gördüğüm kadar büyük ve öngörülemez tehlikeyi başka bir yerde gördüğümden emin değilim” diye...

Son derece yersiz, zamansız ve düşüncesiz bir açıklamaydı.

Bir yabancı olağanüstü bir durumda Türkiye’ye gelmek istemeyebilir...

Bir müzisyen konserini iptal edebilir...

“Kalbimiz sizinle” mesajı vererek...

Ama bunu yaparken unutmamak gereken bir şey var, sadece sanat dünyasının değil, herkesin yapması gereken böyle durumlarda dayanışma içinde olmak ve birbirine destek olmak, moral vermek...

Zaten sanatın doğasında da var bu.

İşte o yüzden Joan Baez’in sosyal medyada yaptığı açıklama, özellikle de aktivist kimliğiyle tanınan bir müzisyene hiç yakışmadı.

Grubunu, müzisyen meslektaşlarını asla tehlikeye atmak istemeyeceğini bu şekilde kamuoyuna duyurduktan tam 2 yıl sonra, Joan Baez konser için bu hafta İstanbul’a geldi.

Üstelik, Türkiye’den çok değerli dostları da yanındaydı, sonrasında birlikte İzzet Çapa’nın Balkon On5’ine gidildi.

İki yıl önce “Dünyayı gezdim, Türkiye kadar tehlikeli bir yer görmedim” diye hayranlarını uyaran Joan Baez, Balkon On5’te masaların üstünde dansözlerle dans edecek kadar güzel zaman geçirmiş İstanbul’da.

Kabul etmek lazım, iki yılda olumlu olumsuz çok şey değişti.

Umalım, Joan Baez ‘tehlikeli’ gördüğü ülkede ne kadar güzel dostlarının ve hayranlarının olduğunu bu sefer unutmasın!