Cem Kılıç

Cem Kılıç

cem.kilic@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’la, son dönemdeki iş kazalarından taşeron uygulamalarına kadar farklı konuları konuştuk...

İş kazalarındaki ölümleri kader olarak nitelememeli


İş kazalarına ilişkin haberler giderek artıyor. Bu konudaki öneril ve girişimleriniz neler?
“Soma’da 301 arkadaşımızı şehit verince, kamuoyunun dikkati bu konuya yöneldi. Ama bu ülkede iş kazaları her gün yaşanıyor. Son birkaç yılda o kadar çok şehit verdik ki, sesimizi duyuramadık.
Yıllardır her fırsatta aynı şeyleri söylüyoruz: Maalesef bazı patronlar vicdanla cüzdan arasında tercihini hırslarına yenik düşerek cüzdanından yana koyuyorlar. Beklentimiz tüm işverenlerinin vicdani hareket edip, gerekli önlemleri tam ve zamanında alması. İş kazası sonucu ölümlerin ‘kader’ olarak nitelendirilmesi doğru değil.
İş kazalarında kaybettiğimiz canlara baktığımızda bu rakamlar, dünyanın 17. büyük ekonomisi olan Türkiye için utançtır. Türkiye bu utançtan kurtulmalı, artık ‘dur’ denilmeli.”
Geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakanımızla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda bir araya geldik. Umut verici oldu. Bakanlar Kurulu konuyu ele aldı. İşçi ve işveren kuruluşları olarak Sayın Bakanımız Faruk Çelik’le, konuyu masaya yatırdık. Dileğimiz, en kısa zamanda etkili adımlar atılması.
Türk-İş olarak taleplerimiz belli. İş kazalarının önlenmesi için kayıtdışılığa son verilmesini, sendikal örgütlenmenin önünün açılmasını istiyoruz. Sendikanın olduğu yerde iş sağlığı ve güvenliği önlemleri, eğitimleri, insanca çalışma koşulları olur.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun yanı sıra ilgili mevzuat, eksiklerine rağmen küçümsenemeyecek nitelikte. Noksanımız, ILO’nun 167, 176 ve 184 sayılı sözleşmeleri. Bu sözleşmeler derhal Türkiye tarafından onanmalıdır.
İşverenler muhakkak ulusal ve uluslararası mevzuatı uygulamalıdır. Kanun çıkarmak tek başına yeterli değil, aynı zamanda toplumda bu konuda bir farkındalık, algı yaratmamız gerek. İşveren gerekli önlemlerini almasına rağmen, örneğin işçi baretini takmıyorsa, bunu da çözmemiz gerekir.

Haberin Devamı

Farkındalık için çalışıyoruz

Haberin Devamı

Türk - İş bu konuda neler yapıyor?
Türk-İş, her yıl onlarca kentte iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri yapıyor. Toplantılara, bu alanda yetişmiş en nitelikli uzmanlar katılıyor, eğitimler veriyor. Bursa’daki toplantımıza Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Çelik de katıldı.
Ayrıca iş sağlığı ve güvenliği konusundaki kişisel ve kurumsal çalışmaları destekliyoruz. Türk-İş Yönetim Kurulu olarak, bu konuda ülkemizde yapılan her toplantıda, her platformda görüşlerimizi dile getiriyor, farkındalık yaratmaya, işçi kesiminin taleplerini dile getirmeye çalışıyoruz.
Toplu iş sözleşmelerimizde, ücret maddesinden daha önce gelen maddeler iş sağlığı ve güvenliği ve eğitim konusunda oluyor. Toplumda bu konuda duyarlılık, farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.

Sendikaların durumu nedir?
Türk sendikacılığının bugün geldiği nokta çok iyi değil. Bu konuda size vereceğim iki can alıcı rakam bugün geldiğimiz noktayı net olarak ortaya koyuyor. Nüfusumuz bundan 30 sene evvel 45 milyonken, sendikalı işçi sayısı 2.5 milyondu. Şimdi nüfusumuz 76 milyon, sendikalı işçi sayısı 1 milyon civarında.
Ülkemizin nüfusu yüzde 100’e yakın artarken, sendikalaşma daha fazla oranda azalıyor. AB’ye girme aşamasında olduğumuz bir noktada, bu tablo, bu görüntü Türkiye’ye hiç yakışmıyor.
Mevzuattan, işverenlerden, işçilerden kaynaklanan nedenler de var. Ancak bunların yanına bir de alt işveren (taşeron) uygulamaları dahil oldu.
Kamudaki taşeron sayısı, belediyelerdeki çalışanlarla birlikte 1 milyonun üzerinde. Bu işçileri örgütlediğimizde işten atılıyorlar. Örgütleyip toplu iş sözleşmesine çağırdığımız alt işverenler (taşeronlar) de ihale koşullarının işçilere ek ödeme yapmalarına izin vermediğini söylüyor.
Torba kanunda, kamu ihale sözleşmeleri kanununda yapılan değişiklikle taşeronların toplu iş sözleşmesinden gelecek ek mali yükümlülükleri asıl işverene aktarma imkanı geldi. Söz konusu düzenlemenin, örgütlenmeyi olumlu etkilemesini bekliyoruz.

Haberin Devamı

Taşeronda uygulama sorun

Taşeron uygulamasına yaklaşımınız?
Alt işveren (taşeron) işçileri konusu, trajediye dönüştü. ‘Ucuz işçilik’ adına, taşeron uygulaması kanunun özünü zedeleyecek hale geldi. Uygulamada asıl işverenle taşeron arasındaki ilişkilerin, özellikle kamuda büyük bölümü muvazaa. Muvazaa aldatma, yanıltma demek. Taşeronlar değişiyor, ama işçiler değişmiyor. Mahkemelerde muvazaa olduğuna, taşeron işçilerinin ilk günden itibaren asıl işverenin işçisi olduğuna karar veriyorlar. Kamu işvereni kararına uymuyor.

Torba kanunla yapılan düzenlemelerde bazı olumlu gelişmeler var. Ancak ekim ayı içinde torba kanunda bazı değişiklikler ve ilave düzenlemeler olacak. Bu düzenlemelerden sonra kamu kesiminde çalışan taşeron işçiler, korkmadan sendika üyesi olabilecek ve yapılacak toplu iş sözleşmesinin koruyucu şemsiyesi altına girebilecek.
Taşeron uygulaması, hukuk kuralları içinde olduğu sürece saygılıyız. Amacımız bu uygulamayı tamamen ortadan kaldırmak. Hedefimiz, kamu kesimindeki taşeron işçileri kadroya aldırmak.