Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

24 HAZİRAN’DA Milliyet EGE’nin manşeti, “Bakanlar suçladı, müfettişler akladı” şeklindeydi. Bakanların suçlaması neydi?
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, 2008’inin temmuz ayında düzenledikleri ortak basın toplantısında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin dağıtım sorumluluğundaki içme suyunda bulunan arsenik miktarının, standartlardan yüksek olduğunu belirtmiş belediye yetkililerini suçlamıştı.
Ne demişlerdi?
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul ve Ankara’nın şehir şebeke suyunun dünya standartlarında olduğunu belirterek; “Suda 50 mg/lt olması öngörülen arsenik oranı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 10 mg/lt’ye indirildi. Biz bu değişiklikten sonra belediyelere üç yıl süre verdik. İzmir Büyükşehir Belediyesi geç kaldı. İzmir’de arsenik oranı yüksek” demişti.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ da İzmir’in özellikle kuzey ilçelerindeki suda arsenik oranının yüksek olduğunu ifade ederek, suyun “kullanılabilir” ancak kesinlikle “içilemez” olduğunu söylemişti. Akdağ, “İzmir kadar arsenik oranı yüksek il yok” diye konuşmuştu.
Elbette bunun öncesini de hatırlatmak gerekiyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, kentin su sorununun tartışıldığı günlerde, canlı yayında televizyonların karşısına çıkarak; “Siz Ankara’ya bakacağınıza İzmir’e bakın. İzmir’de arsenik oranları insan sağlığını tehdit eder noktada” demiş, dikkatler farklı bir noktaya çevirmişti.
Hatırlayacaksınız.
Başbakan Erdoğan da, AKP’nin büyükşehir adayı Taha Aksoy da 29 Mart’taki seçim stratejilerini arsenikli su üzerine kurmuşlardı.
Bütün bu suçlamalar tartışma boyutunda mı kalmıştı?
Hayır...
İçişleri Bakanlığı harekete geçmiş ve iki mülkiye başmüfettişini olayın incelenmesi için görevlendirdi.
Müfettişler, İzmir’e gelerek içme suyu örnekleri alıp, sağlık kurumlarında analiz yaptırdı.
Bilirkişilerin verdiği görüşler ve analizlerde çıkan sonuçlar üzerine raporlarını hazırlayan müfettişler, İzmir’in içme suyundaki arsenik oranının, mevzuata uygun olduğunu belirledi.
Müfettişler, elde edilen arsenik oranlarının Sağlık Bakanlığı’nın bir süre önce yayımladığı genelge ve yönetmelikteki rakamların üzerinde olduğunu ancak Sağlık Bakanlığı’nca 1952’de çıkarılan ve geçerliliğini koruyan “Gıda Maddelerinin ve Umumi Sağlığı İlgilendiren Eşya ve Levazımın Hususi Vasıflarını Gösteren Tüzük”teki oranlara uygun olduğunun anlaşıldığını raporlarına eklediler.
*   *   *
Müfettişlerin raporlarını bakanlığa sundukları tarih Şubat 2009...
Üzerinden altı ay geçmesine rağmen İçişleri Bakanlığı raporu onaylamadı.
Onaylanmayan rapor geçerlilik kazanmıyor.
Bugün analizler yapılsa 10 mg/lt olarak belirlenen Dünya Sağlık Örgütü’nün değerlerinin de altında rakamlara ulaşılacağı kesin.
Çünkü İzmir, arsenikli suyu arıtmak için milyonlarca dolar harcayarak, Avrupa’nın en modern tesislerini hayata geçirdi.
Herkes gibi ben de merak ediyorum.
İçişleri Bakanlığı, bu raporun onayı için neden altı aydır bekletiyor.
Bazı kararlar jet hızıyla giderken; imzalar atılırken, neden hala raporun onayı bekletiliyor?
Bir İzmirli olarak merak ediyorum.


Atatürk’ün mirası ne durumda?
ÜÇ yıl kadar önce, Atatürk‘ün 1937’de yazdığı “Geometri” kitabından öğrencilerimize hediye etmek amacıyla Türk Dil Kurumu ile bağlantı kurmuş ve anlaşma sağlamıştık. Ancak günü geldiğinde ellerinde kitap bulunmadığını, kısa sürede basamayacaklarını bildirdiler; bizim basmamıza da izin vermediler. Olayı “Gölge Türk Dil Kurumu” olarak çalışan “Dil Derneği”nin başarılı başkanı Sayın Sevgi Özel’le paylaştım. İşbirliğimizle, Dil Derneği’nin “Türkçe Sözlük” eseri “CD” şekline dönüştürüldü.
Atatürk’ün okullarda “Yurttaşlık Bilgisi” derslerinde okutulmak üzere el yazısı ile yazdığı ve manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan tarafından derlenen “Medeni Bilgiler” adlı bir kitap var. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun (AKDTYK) 2000 yılında “Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları” adıyla bastığı kitabı incelediğimde çok şaşırdım. İnanması güç ama Atatürk‘ün mirasını bıraktığı kurum, Atatürk’ün yazdığı bazı bölümleri sansürlemişti. Emin olmak için Örgün Yayınevi’nin “Medeni Bilgiler (Uygarlık Bilgileri), Gazi Mustafa Kemal” kitabını inceledim ve başlangıç bölümünde sansürlenmiş kısımların tek tek belirtildiğini gördüm. Üstelik olay yeni de değildi. Can Dündar 12.11.1995 tarihli Milliyet’teki “Atatürk yaşasaydı-2” başlıklı yazısında, “Atatürk’ün ümmet fikrine karşı millet fikrini öne çıkardığı bu elyazıları ne yazık ki bugün pek ortaya çıkarılmıyor. Bırakın okullarda ‘Medeni bilgiler’ dersinde okutulmayı, özel günlerde ağza bile alınmıyor. Hatta kitaptaki bazı ifadelerin, sonraki baskılarda çıkarıldığı biliniyor” diyordu.
*   *   *
Sayın Dündar haklı; bu kitap okullarda okutulmalı. “Yurttaşlık Bilgisi” dersleri yeniden konmalı. İlgili kanunun 2. maddesine göre Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilk görevi “Atatürk inkılap ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan vatandaşlar yetiştirmek” değil mi?
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, okulgen@superonline.com)