Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

22 Temmuz seçimleri sonrasında da benzer iddialar ortaya atılmış, ama itiraz süresinin sınırlı olmasından dolayı sonuç alınamamıştı.
Ama sonuçlarla ilgili şaibeler hep konuşuldu, anlatıldı.
Şimdi yine ama bu sefer farklı iddialar var.
MHP Büyükşehir Belediye Başkanı aday adayı Müsavat Dervişoğlu, İzmir’de yaklaşık 1 milyon seçmen hareketliliği olduğunu söylüyor.
Nitekim, İzmir’in değişik yerlerinden somut örnekler de gelmeye başladı. Sadece Karşıyaka’da son bir ay öncesine kadar başka illerden muhtarlıklara kayıt ettiren kişilerin sayısı 11 bini geçmiş durumda... Aynı rakamlar Konak için de söyleniyor.
Dervişoğlu’nun iddiaları net...
22 Temmuz 2002’de gerçekleştirilen genel seçimlerde İzmir’de 2 milyon 450 bin 642 seçmen vardı.
2009 Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde oy kullanacak seçmen sayısı 2 milyon 794 bin 729’a yükselmiş durumda.
Fark 344 bin 87...
İzmir’de 2007’de seçmen listelerinde yer almayan fakat 2009 seçmen listelerine eklenen 693 bin 502 kişi...
Dervişoğlu, “Bu seçmen listelerinin sağlamlığına milleti inandırmak mümkün değil. Peki, seçim sonuçlarına vatandaşı nasıl inandıracağız? Oy atmadan sandıkları şaibe altında bıraktılar” diyor.
Ben buna benzer soruları sadece MHP’nin Büyükşehir adayı Dervişoğlu’ndan değil, sokaktaki vatandaştan da duyuyorum.
O yüzden Yüksek Seçim Kurulu, herkesin ikna olabileceği bir açıklama yapmalı.
Aksi halde 2009 Mart seçimleri tartışılır hale gelir.

Haberin Devamı

CHP’de ilçelerde değişiklik olabilir
Siyasete bir haftalık zorunlu izin veriliyor.
Bayram tatili sonrasında hepimizi hareketli günler bekliyor. AKP’de temayül yoklaması yapılan 12 büyükşehirin başkanlarının isimleri açıklanacak.
Ama asıl önemli olan AKP Genel Merkezi’nin İzmir ile ilgili görevlendirdiği İstanbul milletvekili Mehmet Müezzinoğlu, diğeri ise Kocaeli milletvekili Fikri Işık’ın Başbakan Erdoğan’a sundukları rapor...
Erdoğan’ın İzmir ile ilgili kararı Ocak’ın ilk haftasına bırakacağı ifade ediliyor.
CHP de AKP’nin kararı bekleyecek gibi gözüküyor.
İzmir’de tam bir taktik savaşı yaşanacak.
Bu arada CHP, tüzük kurultayına gidiyor.
CHP lideri güçlü genel sekreterlik yerine 13 yeni başkan yardımcılığı atayacak ve partiyi farklı bir modele götürecek.
Son günlerin en çok tartışılan partisi CHP...
Çarşaflı üyelere rozet takan Deniz Baykal’a destek de var, eleştiri de...
Ama Baykal bundan memnun gözüküyor.
Tüzük kurultayı sonrasında CHP’de İzmir fotoğrafı netleşecek ama dediğim gibi AKP kollanacak.
Bu arada Ankara’dan gelen bilgiler, ilçelerdeki bazı belediye başkanlarının koltuklarını koruyamayacağını gösteriyor.
Büyükşehir’e gösterilecek isimle bu ilçeler de yeniden şekillendirilecek.
Bizden söylemesi...

Haberin Devamı

Mantarlı martı
Ailemi ziyaret için gittiğim Ayvalık’ta rastlamıştım “mantarlı martı” ya. Fotoğraf makinemi alıp, eski günlerdeki gibi gün batımında şehir merkezinden Çamlık’a doğru yürürken, yat limanı yakınlarında takılmıştı gözüme.
Ağzı büyük olasılıkla kefal balığı avında kullanılan ekmek kabuğuna iliştirilmiş bir oltaya takılmış martının oradan oraya çaresizce uçuşunu izledim uzun uzun. Aynı bölgenin üzerinde daireler çiziyor, belki de ağzında asılı oltanın verdiği acıyı azaltabilmek için arada bir suya iniyor, 5-10 saniye sonra yeniden havalanıyordu. Suya inmek bir işe yaramıyordu; ama yapabileceği bir şey de yoktu “mantarlı martı” nın, olta takılmıştı bir defa... Fotoğraf çekmekten başka bir şey yapamayan benim gibi çaresizdi.
* * *
“Mantarlı martı”nın fotoğraflarına bakarken aklıma gençlik yıllarında okuyup, çok etkilendiğim “Martı” kitabının (Richard Bach, Epsilon veya Beyaz Yayınları) kahramanı Jonathan Livingstone geldi. Milyonlarca martı gibi ekmek kabuğu peşinden koşmak yerine, daha yüksekten ve daha hızlı uçabilmek ideali uğruna, “özgür ve yetkin” olabilmek için verdiği savaşı; “farklı” olduğu ve “anlaşılamadığı” için toplumdan dışlansa da düşüncelerinden vazgeçmeyişini; bildiklerini, ideallerini öğrencilerine aktarmasını, görevini devrettikten sonra sonsuzluğa göçüşünü düşündüm. Sonra Ulu Önder Atatürk geldi aklıma; ne kadar ortak yönü vardı “Jonathan Livingstone” ile.
* * *
Atatürk’ü anlamak ve anlatmak isteyen, ekmek kabuğu yerine yüksek idealler peşinde koşan sevgili gençlere, öğretmenlere ve soyut düşünebilmeye başlamış çocukların velilerine öneririm, bir solukta okunan “Martı” yı; okumayı sevmeyenler için sesli kitabı da var. Atatürk’ü bugün bile anlayamayan, anlamamış görünen, anlatamayan veya yanlış anlatan; ekmek kabuğu peşinde koşarken ağızlarına olta takılmış ve kalan yaşamlarını uzaktan bile fark edilebilen bir mantarla ve onun verdiği acıyla geçirmek zorunda olan entelektüeller ise bir kez daha okumalılar!
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, )