Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

‹İNSAN vicdanlı olmalı. Ve de merhametli... Ne ve kim olursa olsun.
Hangi koltukta oturursa otursun.
Aklın, vicdanın önüne geçen ihtiras felaket habercisi gibi gelir bana...
Daha önce de yazmıştım.
Mahatma Gandi’nin yedi ölümcül sosyal günah listesi vardır.
Vicdan listenin ön sıralarındadır.
İlkesiz siyaset... Emeksiz zenginlik... Vicdansız haz.  Niteliksiz bilgi. Ahlaksız ticaret. İnsaniyetsiz bilim.  Özverisiz ibadet...
Vicdansız haz olabilir mi?
Cevabını siz verin.
*   *   *
Ayşe Perin Tatari’nin aylık İzmir Life Dergisi’ndeki köşesinde vicdanla ilgili çok güzel bir örnek vermiş.
Ayşe hanımdiyor ki...
“Geçenlerde TV’de bir filme takıldım. Konu köpekbalıkları üzerinde deney ve araştırma. Hayvana zekâ veriliyor ve bir deney havuzunda izleniyor. Hayvandaki saldırma içgüdüsü, zekâ ile birleşince bilinçli bir saldırı başlıyor. Etrafındaki araştırmacılar şaşkınlık içinde birer ikişer hayvana yem oluyorlar. Sonuçta insan zekâsı kazanıyor ve canavar ölüyor.
Film sıradan gibi görünse de verdiği ders beni düşündürdü.
Tanrı her canlıyı kendi içinde nasıl olması gerekiyorsa öyle yaratmış. İnsan eliyle yapılan müdahale daima tabiatın dengesini bozuyor ve bundan öncelikle insan zarar görüyor.
En önemlisi, güç ve zekâ birleşince büyük tehlikeler doğabiliyor.
Tehlikeyi önleyen, güce ve zekâya fren yaptıran nedir?
Merhamet ve vicdan...  
O da yalnızca insanda var.
Buna rağmen tarihe bakıldığında hatta günümüzde gazetelerde her gün birbirini öldüren insanlar, katliamlar doludizgin devam ediyor.
İnsan insana, insan hayvana, insan tabiata acımıyor.”
*   *   *
İnsanoğlu elindeki en değerli hazineyi fark etmeli.
Etik bir yaşam yanı başımızda olmalı, içimizi kaplamalı.
Vicdana dayalı olumlu bakış açısı ise tüm topluma yayılmalı.
Güç ve zeka birleştiğinde tehlike doğuyorsa; orada bir yanlış var demektir.


Kanserli çocuk sayısı artıyor ama...
EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Kantar’dan edindiğim bazı önemli bilgileri paylaşmanın yararlı olacağını düşündüm.
En kıymetli varlıklarımız olan çocuklarımız kanser tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye’de her yıl 18 yaş altında yaklaşık 4 bin çocuğumuza kanser tanısı konuyor. Bu kötü haber... İyi haberse tedavideki gelişmeler sayesinde, kan kanseri (lösemi) ve lenf kanserleri (lenfoma) gibi birçok kanser türünde tamamen iyileşme şansı giderek artıyor, bazı tiplerde oran yüzde 95’lere ulaşıyor. Çocuklarımızı bu tehlikeden koruyabilmek için özellikle hamilelerin ve annelerin dikkat etmeleri gereken bazı konular var.
Tedavinin başarısını artıran bir faktör de erken tanı; bu nedenle daha sık görülen kanser türlerinin belirtilerine bir göz atalım. Kan kanserinin belirtilerinden halsizlik, solukluk, yorgunluk diğer bazı hastalıklarda gözlenebilir, ama tabloya lenf bezlerinde şişme, morluk, noktasal kanama, kemik ve eklem ağrıları, düşmeyen ateş, iyileşmeyen enfeksiyon, karaciğer ve dalak büyümesi gibi belirtiler eklenirse dikkatli olmak gerek. Bugün birçok kanser türüne basit bazı test ve incelemelerle tanı koymak olası.
Kanserin nedeni genlerde ortaya çıkan önemli değişiklikler. Bu değişikleri artıran etmenler arasında ise kötü beslenme, radyasyon, kimyasal maddeler (böcek ve bitki ilaçları), sigara ve manyetik alan sayılabilir. Örneğin babanın sigara içmesinin, hamile kadının fazla çay ve kahve tüketmesinin çocuklarda beyin tümörü riskini artırdığı belirlenmiş.
Bebeklerini kanserden korumak isteyen hamilelere düzenli doktor kontrolünde folik asit kullanmaları,  kimyasal maddelerden arınmış bol sebze ve taze meyve tüketmeleri, fazla çay ve kahve içmemeleri, sigara dumanından, evlerde, bitkilerde ve hayvanlarda kullanılan böcek ilaçlarından ve manyetik alanlardan uzak durmaları öneriliyor.
*   *   *
Doğum sonrasındaysa annelerin bebeklerini en az bir yıl emzirmeleri, özellikle ilk iki yılda bol sebze meyve vermeleri, böcek ilaçlarından ve başta cep telefonları olmak üzere manyetik alanlardan uzak tutmaları gerek.
Bir katkı da benden. Sağlıklı ve zeki çocuklar istiyorsanız haftada iki kez balık yiyin ve yedirin.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)