Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Alkışlamayan, teşekkür etmeyen bir toplumuz...
Keşke değerlerimizi onları yitirmeden anabilsek, hak ettiği ödüllendirmeyi yapabilsek...
Gecikmiş de olsa vefa göstermenin hele hele bu dönemde çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Mimarlar Odası İzmir Şubesi geçtiğimiz gün önemli bir sergiye ev sahipliği yaptı.
“Tarihin Dönüm Noktalarında Bir Yaşam: Mimar Kemalettin...”
İzmir’in çok önemli caddelerinden birine Mimar Sinan’dan sonra yapıtlarıyla toplum tarafından en çok tanınan ve saygı duyulan mimarlarımızdan biri olan Kemalettin Bey’in ismi verilmiş.
Çok da iyi olmuş.
Fahrettin Altay gibi, Talat Paşa gibi, Şair Eşref gibi, geçmişimizi, tarihsel hafızamızı bizlere hatırlatan isimlerin adlarını da İzmir’in caddelerine vermiş olmak bu kenti ayrıcalıklı hale getiriyor.
Peki kimdir Mimar Kemalettin?
Osmanlı Hassa Mimarları Ocağı’ndan sonra 20’nci Yüzyıl başlarında, çağdaş anlamda modern mimarlık mesleğine katkıda bulunmaya başlayan ilk Türk mimar kabul ediliyor.
57 yıllık kısa yaşamına sığdırdığı yüzlere varan önemli mimari yapıtı bulunuyor.
Çok sayıda Osmanlı anıt yapısını ilk kez bilimsel bir yaklaşımla restore ederek Türkiye’de restorasyon çalışmalarına öncülük etmiş.
Bu yapıtlar arasında Kudüs’teki Mescid-i Aksa var.
Mimar Kemalettin onarımda gösterdiği yetkinlik ve başarı nedeniyle uluslararası bir ün yaparak, İngiliz Kraliyet Mimarları Birliği RIBA’nın ödülünü almış.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına damgasını vuran ulusçuluk akımına koşut olarak, mimarlıkta Türk ulusçuluğu kuramına öncülük etmiş.
İstanbul’da, Sanayi-i Nefise, Hendese-i Mülkiye, Kondüktör Mekteb-i Alisi ve Mühendis Mekteb-i Alisi gibi okullarda yüzlerce öğrenci yetiştirmiş.
Mimarlık, restorasyon ve Türk mimarlık kuramı konularında yazmış olduğu çok sayıda yazıyla mimarlık yazını konusunda da bir ilki gerçekleştirmiş.
İlk meslek örgütü olan “Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti”ni kurmuş.
Gureba Hastanesi, vakıf hanları, Bebek Camisi, Vefa Lisesi, Ankara Palas gibi gündelik hayatta hemen herkesin kullandığı birçok yapıyı başka türlü görmelerini sağlamış. Ve yüzlercesi...
Sizce Mimar Kemaleddin Bey anılmaya değer bir insan değil mi?
* * *
Mimar Kemaleddin Sergisi Sorumlusu ve Anma Programı Komitesi üyesi Prof. Dr. Afife Batur, şöyle konuşuyor:
“Yapılarının çoğu ayakta olduğu için Mimar Kemalettin’i şanslı bir mimar olarak görüyorum. Ancak ‘milli mimarinin bir temsilcisi’ denilip geçilmesinin, üzerinde fazla durulmamasının da ona haksızlık olduğunu düşünüyorum. Mimar Kemalettin, klasist mi, modernist mi, milli mi, evrensel mi? Hepsini kapsıyor aslında Mimar Kemalettin. Bu, onun çok boyutluluğunu gösteriyor. 1870 - 1927... Mimar Kemalettin, tarihin en karmaşık döneminde yaşamış. Üç büyük savaş; 93 Harbi, Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı görmüş. Aynı zamanda bilimde, teknolojide, mimaride, sosyal ve kültürel yaşamda çok büyük atılımların olduğu bir dönem. Onun mimarlığı yaşadığı dönemin izlerini taşıyor hem klasist, hem modern, hem milli, hem evrensel.”
* * *
Sergi 13-26 Kasım tarihleri arasında İzmir Sanat’ta...
Tavsiye ederim.

Celal Bayar Üniversitesi’nde neler oluyor?
Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Semra Öncü, “en az iki rektör yardımcısı seçme” zorunluluğuna karşın seçtiği tek rektör yardımcısı Prof. Dr. Nurdoğan Can’ın Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi’nde “evrakta sahtecilik” suçundan 2 yıl 11 ay hapis cezasına çarptırılması ile sarsılmıştı.
Geçtiğimiz hafta ise Rektör Öncü’nün teklifi ile atanan Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Gökkuş, makamında Erdinç Yumrukaya ve Arif Koşar adlı iki işadamının kendisini tehdit ettiği ve masasını dağıttığı iddiasıyla jandarmaya başvurdu. Olay sonrası rahatsızlanan Prof. Dr. Gökkuş’un http://www.manisahaber.net/ ?x=detay&id=1008 internet adresinde yer alan röportajında, Erdinç Yumrukaya’nın, “Biz üniversitenin rektörü ile aynı takımdayız, aynı gruptayız, birlikte çalışıyoruz” sözleri ile kendisini “rektörlük ve basın kıskaçlarına” almaya çalıştığı iddia ediliyor.
* * *
İddialar Rektör Öncü’yü kapsadığından, olayın kısa süre önce üniversitedeki hukuk dışı uygulama iddialarını inceleyen YÖK Denetleme Kurulu üyeleri tarafından soruşturulmasının yararlı olacağı kanısındayım.
Erdinç Yumrukaya’nın Manisa Pamuklu Mensucat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı sıfatı ile Celal Bayar Üniversitesi Rektörlüğü’nden 2006 yılında bir yazı ile hangi öğretim üyesini bilirkişi olarak istediği ve bu öğretim üyesinin görevi kabul edip etmediği de araştırılmalı.
Ziyaret nedenlerinin ünlü “Manisa Sümerbank davası” nda (bakınız 20.01.2008 tarihli yazım) bilirkişi olan Dekan Gökkuş’u, raporunu daha hızlı yazması konusunda ikna etmek olduğunu söyleyen Sayın Yumrukaya hakkında, kendisinin “Divan Başkanı” olduğu Sümerbank A.Ş.’nin bir genel kurulunda “huzur hakkı ödenmemesi” yönünde alınan kararın “ödenmesi” olarak değiştirildiği iddiası ile “evrakta sahtecilik” suçundan açılmış bir dava sürüyor.
14.03.2007 tarihli yerel Yarın Gazetesi’ndeki haberde, “Ziraat Odası Başkanı Nuri Sorman dini örgüt mensubu bazı öğretim üyelerinin kadro aldıklarına ilişkin bir raporu Cumhurbaşkanlığı’na gönderdiğini, rektörlük seçimlerinde 270 oy alan Prof. Dr. Cemil Özcan’ın yerine 57 oy alan Prof. Dr. Semra Öncü’nün atanmasına bu raporun yol açtığını” iddia ediyor. Raporu Cumhurbaşkanlığı’ndan isteyip elde eden bir öğretim üyesinin açtığı davaysa sürmekte. Öğretim elemanlarını fişleyenlerin kimler olduğu ise merak konusu.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)