Dermatoloji Uzm. Dr. Yusuf Topal

Kollajen üretimi beraberinde yeni bağ dokusu oluşumunu sağlar. Bu da cilde gergin, canlı bir görünüm kazandırır.

Lazerler cilt gençleştirme hangi durumlarda hangi faydaları sağlar?

-Cilt altında yeni kollajen oluşumu sağlar,

-Ciltteki elastik ve kollajen liflerinde ani bir kısalma ve ciltte sıkılaşma sağlar,

-Ciltte pembemsi ve canlı görünüm sağlar,

-Cilt gözeneklerinde sıkılaşma sağlar,

-Cilt altı bağ dokusunda yeniden düzenlenme sağlar.

Lazerle cilt gençleştirme kimlere uygulanmaz?

1. Düzenli medikal cilt bakımı yaptırarak cildin yağ dengesini düzenlemek akne oluşumunu engellemek.

2. Cildi fazla temizlemek ve sıcak su, fazla köpük vb. ile aşırı yapılan temizlik cilt bariyerini bozarak alttaki yapının daha fazla yağ salgılamasını sağlar. Bu yüzden cildi temizlerken nazik davranmalı ve cildi kurutup gerginlik yaratmayan bir jel veya köpük tercih edilmelidir.

3. Sabunlar cilt Ph dengesini bozduğundan kullanılmamalıdır.

4. Cildinizi havlu yerine tek kullanımlık kağıt peçete ile kurulamak bakteri oluşumunu engelleyecek akneleri tetiklemeyecektir.

5. Tonikler gözeneklerinizi sıkılaştırır. Tonik seçiminde alkol oranı yüzde 20’den fazla olmamalıdır.

6. Gündüzleri mutlaka 365 gün güneş koruyucu kullanılmalıdır.

7. Nemlendirici kremlerinizin yağsız, jel ve akıcı formda olmasına dikkat edin.

8. Sebum dengeleyici AhA salisilik asit, azelaik asit, çinko, benzoil, peroksit, çay ağacı niasinamid ve a vitamini türevleri içeren nemlendiriciler kullanılabilir.

Cildinizin daha parlak ve ışıltılı görünmesini istiyorsanız düzenli olarak planlanan medikal cilt bakımlarınızı aksatmamalısınız. Medikal bakımların ardından antioksidan özelliği olan c vitamini serumlarını cilt bakım rutininize dahil edebilirsiniz. Antioksidanlar cildimizi serbest radikallere karşı koruyarak cilt bariyerini savunmaktadır.

C vitamini serumlar melanin pigmentini baskılayarak leke oluşumunu engeller, renk tonu açılmasını sağlar ve ince kırışıklıkların azaltılmasını sağlar. Antiaging özelliği vardır kolajen sentezini uyarır ve cildin parlamasını sağlamaktadır. Sabah rutininde kullanıyorsanız birlikte mutlaka güneş koruyucu sürülmelidir. Akşam rutinimizde ise dikkat etmemiz gereken diğer soyucu asitlerle birlikte kullanılmamalıdır.

Bir diğer dikkat edeceğimiz konu saklama koşuludur. C vitamini güneş görmeyen ortamda saklanmalı ve hava ile temasında etkisi azalabileceğinden ampul formda yada ufak boylarda alıp kullanmanız daha iyi etki sunacaktır. Eğer ki cilt renginizde değişme, koyulaşma vb. bir durum izlerseniz ürünü değiştirmeli ileri dermatolojik bir durumda doktorunuzla iletişime

Gündüzleri cildiniz savunma odaklı çalıştığından uygulayacağınız rutin cildinizi dış faktörlerden korumalıdır. Burada önceliğiniz cildinizi, kuruluk ve gerginlik yaratmadan temizleyen ürünlerle başlamak olmalı.

Daha sonra 2 parmak boyutunda güneş koruyucuyu yüzünüz ve boynunuz dahil kullanmalısınız. Güneş koruyucunuz eğer yeterli nemi sağlamıyor ise kuru ve hassas ciltler, uygulama öncesi Hyaluronik Asit serum tarzı bir nemlendirici kullanabilir.

Akşamları cildiniz kendini onarma ve hücre yenilenme sürecine geçtiğinden rutininiz cildi tedavi edici özellikte olmalıdır. Burada cilt problemlerine göre bir ürün seçmek en doğru yaklaşım olacaktır.

Gün içerisinde eğer yoğun bir makyaj yaptıysanız cildinizi önce yağ bazlı bir temizleyici ile daha sonra jel ya da köpük ile ikinci bir temizleme yapmalısınız. Bu aşamayı kuru ve hassas ciltler atlayabilir. Onlar için önce makyaj temizleme suları, ardından temizleme sütleri yeterli olacaktır.

Sonrasında cilt problemine uygun serumlar uygulanmalıdır. Serumlar moleküler ağırlıkları

Hocam kalıcılığı ne kadar?

Sevgili danışanlarım; kalıcılık, yapısında zaman kavramı barındıran bir kelimedir. İşin içine zaman girdiğinde de hayatımızda hiç bir konuyu tek taraflı değerlendirmememiz gerekir. Çünkü zamanda kalıcı olabilmek için belirli sorumluluklar alarak, kalıcı olmanın gerekliliklerine uymamız beklenir. Eğer istediğimiz, gerçekten yettiğince kalıcı olabilmekse…

Bu durumu kendi sektörümüzde değerlendirdiğimde, kalıcılık sorusunun yöneltilmesini haklı buluyorum çünkü yıllardır sizlere böyle pazarlandı. Ve biz doktorlar, siz danışanlar olarak asıl önemli olan noktaları, süreci, zamanı ve sorumlulukları bir bir unuttuğumuz bir sürece geldik. 

Aslında baştan sonra deriyi, derinin yapısını, çalışma ve yenilenme mekanizmasını anlatarak girmek gerekir ancak bu yazımda daha çok kalıcılığı etkileyen faktörler üzerine ilerleyeceğim.

Ameliyatsız Estetik Uygulamalarında Kalıcılığı Etkileyen Faktörler Nelerdir?

Öncelikle yaptığımız işlemlerin kalıcılığı sadece yapılan bölgenin veya uygulanan dolgu miktarının ya da dolgunun

Yüzümüzde, gözler, burun ve dudak merkez noktadaki konumları sebebi ile dış gözle bakıldığında ilk dikkat çeken ve ilgi çekici alanlarımızdır.

Dudak dolgusu tercihi kıtadan kıtaya değişiyor!

Yapılan bir çalışmaya göre; Asya’da yaşayan doktorlar daha büyük dudak yapmayı tercih ederken, Avrupa’da yaşayan doktorlar daha küçük dudakları tercih ediyor. Asya’da doktor olmayan kişiler arasında ise daha küçük dudaklar çekici bulunuyor. Avrupa’daki insanlar daha nötral dudakları, Amerika’daki insanlar ise daha büyük dudakları, özellikle siyahi ırkta da çok büyük dudaklar tercih ediliyor.

2018 yılında revize edilen dudak dolguları ile ilgili literatür çalışmasının başlığı çok ilginçti… ‘’Dudaklar odaya sizden önce girmemeli!’’

Yapılan çalışmalar, etnik köken, ülke, meslek ve bireyselliğin dudak şekli tercihlerini etkilediğini de göstermiştir.

Türkiye’de nasıl bir dudak görünümü tercih ediliyor?

Bizim coğrafyamıza

Doğru ameliyatsız estetik işlemi ile en güzel ve sağlıklı halinizi, doğallığı bozmadan yakalamak mümkün!

Ameliyatsız estetik uygulamalarının amacı; sizi her zaman doğal sınırlar içerisinde, abartıdan uzak, ihtiyacınız kadar dokunuşlarla doğal güzelliğiniz olan gençlik ışıltınızı ortaya çıkarmaktır. Tek başına bir işlem hiçbir zaman yeterli değildir. Temelde doğru zamanlarda uygulanan doğru ameliyatsız estetik işlemi ile en güzel ve sağlıklı halinizi, doğallığı bozmadan yakalamak mümkün.

Peki doğru bir tedavi ve yenilenme planlaması nasıl olmalı?

Temelde üç problem vardır:

1. Cilt kalitesinde (nem, sıkılık, defans) bozulma.

2. Yüzde tutucu/asıcı noktalarda oluşan hacim kayıpları.

3. Kemik yapıda küçülme.

İlk iki problem, ameliyatsız estetik ile engellenebilir ya da problem ortaya çıkmışsa düzeltilebilir. Üçüncü problem ise kemik yapıda küçülme ise engellenemez. İyi tarafından bakacak olursak da şunu söyleyebilirim, üçüncü problemin yaşlanma sürecine etkisi çok kısıtlı. Genelde cilt kalitesini onarmak ve ha

Güneşle her gün imtihan halindeyiz. Damlaya damlaya göl olur misali, kronik güneş hasarı da her gün güneşin cildimizde yarattığı hasar sonucu yavaş yavaş ortaya çıkar.

Cildimiz, doğduğumuz an itibari ile güneş ile karşılaşır. 30’lu yaşlara kadar güneşin cildimizde yarattığı günlük oksidan hasarları cildimiz yenileyici mekanizmaları ile onarır.

Kronik güneş hasarının cildimizde oluşturacağı sonuçlar nelerdir?

30’lu yaşlar bir kırılma noktasıdır!

Kronik güneş hasarını bir bardak gibi düşünün ve o bardağın otuzlu yaşlara kadar yüzde 80’ini doldurduğunuzu varsayın. Sonraki dönemde yavaş yavaş dolan bardak küçük küçük taşmaya başlar. Yani küçük lekelenmeler, ince kılcal damarlar ortaya çıkar. Daha ileri yaşlarda dikkat etmezsek cildimizdeki yıpranma artarak devam eder. Güneş hasarını önlemez ve dikkat etmezsek cildimizde oluşabilecek muhtemel sonuçlar ise aşağıdaki gibidir.

- Lekelenmelerde daha hızlı çoğalma

- Damarlanmalarda artış sonucu tüm yüzde kırmızı görünüm

- Ciltte