Boğaziçi Üniversitesi'nden iki öğretim üyesi Ali Çarkoğlu, Kemal Kirişçi'nin yaptıkları, 'Türkiye Dış Politika Araştırması" kamuoyunun Türk - Yunan ve AB ilişkilerine bakışı konusunda önemli ipuçları verdi.
Saha çalışması Frekans Araştırma Şirketi tarafından 20 ilde toplam 3086 kişiyle yüz yüze görüşülerek tamamlanan araştırma Türkiye'de öteden beri yaygın bir kanıyı, "Türkün Türkten başka dostu yoktur" görüşünü doğruladı. AB konusunda ankete katılanların yüzde 74'ünün 'evet' demesi de tam üyelik sürecine verilen desteğin devamı anlamına geliyor.
İlginçtir. Dış dünyaya karşı duyduğu güvensizliğe karşın Türk toplumunun "tehdit algılaması" daha çok 'iç'e kaymış durumda. Bunda 28 Şubat süreci önemli etken.
Boğaziçi'nin araştırmasında önümüzdeki 5 yılda Türkiye'nin ulusal güvenliğine karşı oluşabilecek tehdit sıralaması şöyle çıkıyor:
1- Ülke içinde siyasi bağlantılı yolsuzluklar,
2- Köktendinci terörizm,
3- Etnik kökenli terörizm,
4- Ülke içinde siyasi belirsizlik ve kargaşa,
Tehdit algılamasında ilk dört sıradaki gerekçelere, yolsuzlukların geri planındaki 'ekonomik kriz' de eklenirse Türkiye'nin yakın gelecekteki en önemli sorununun 'yönetebilen demokrasi' arayışı olacağı anlaşılıyor. Ekonomik kriz aşılamazsa, bu istem daha da yoğunlaşacak.
Konusu dış politikada 'dost - düşman' algılaması olan bir araştırmada halka 'Önümüzdeki birkaç yılda Türkiye'ye karşı askeri bir saldırı yapılmasından ne kadar endişe duyuyorsunuz?" diye soruluyor. Yüzde 47'si 'hiç duymuyorum' diye yanıt veriyor. Çok endişe duyanların oranı ise yüzde 13.
'Düşman ülke'ler liginde Yunanistan başı çekerken, bu ülkeden gelecek tehdit, 7'nci sırada.
Kamuoyu iç ve dış tehdidin şiddeti ne olursa olsun 'askeri güç' kullanımından yana değil; sorunların diplomasi ve hükümet politikalarıyla aşılmasını istiyor.
Son ayların güncel tartışmasına gelince...
AB'ye tam üyelik için yapılması gerekenlerde, MGK'nın rolünün azaltılması, Kürtçe yayın ve idam cezasının kaldırılması puan sıralamasında altlarda çıkıyor. Çoğunluk Kopenhag kriterlerini desteklerken, karşı çıkanların da yabana atılamayacak oranda olduğu gözleniyor. Bu da kamuoyundaki 'bölünmüşlüğü' gösteriyor.
Prof. Kemal Kirişçi, idam ve anadilde yayın konusunda görüş bildirenlerin kimlikleri dikkate alındığında, "Kürt sorunu"nun önemi kadar, henüz aşılamadığı gerçeğinin de ortaya çıktığını savunuyor.
Kamuoyunun AB üyeliği konusunda verdiği genel destek olumludur. Güvensizlik zamanla aşıldıkça, 'Sevr sendromu'ndan da çıkılacaktır.
DÜZELTME: Dilekçeci 68'ler başlıklı yazımda Hitit ve Sümeroloji gibi 'ölü diller' arasında geçen Urdu dili Pakistan ve Hindistan'da yaygın biçimde kullanılıyormuş. Okurlarımıza, uyarıları için teşekkür eder, düzeltirim. D.S.