Derya Sazak

Derya Sazak

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Etik yozlaşmanın Türkiye'ye maliyetini 2001 Şubat krizi ertesinde bankalarda batan milyarlarca dolar nedeniyle toplumca çok ağır ödedik. Ülke Hazinesi'nden 47 milyar dolar çıktı, finans sistemi tümüyle çökmesin diye yeni borçlanmalara gidildi. Kitlesel işsizlik yaşandı. Yatırımlar durdu. Kişi başına ulusal gelir iki bin dolarlara düştü.
Siyasi fatura ise 3 Kasım seçimleriyle son üç yılda iktidarda olan kadrolara kesildi.
Yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele söylemi AKP iktidarının önünü açtı.
Ancak 'toplam etik' diye adlandırılacak kamu yönetiminden iş dünyasına, medyaya kadar uzanan 'dürüstlük' ilkesinin yaşama geçirilmesi ve yolsuzluklara son verilmesi bir iktidar değişikliğiyle tek başına sağlanabilecek olgu değildir. Toplumun genlerine işlemiş davranış kalıplarını retorikte yıkmaya çalışsanız bile uygulamada adil, temiz ve hakça bir düzen kurmak kolay olmuyor.
Dokunulmazlıklar konusunda AKP'nin Meclis'te sergilediği direnç, 3 Kasım'da halka verilen sözlere uyuyor mu? Ya Başbakan'ın kardeşi ve ortaklarıyla yeni bir gıda şirketi kurmasına ne demeli? Bu tür girişimler milletvekilliği ile bağdaşıyor mu?
Siyasete bu virüs Özal döneminde bulaştı.
Eskiden milletvekili olmak, seçimden önceki işleri tasfiye etmek anlamına gelirdi. Avukatlık, hekimlik gibi görevler bile 'mazbatayı alınca' son bulurdu. TBMM üyeliği, bakanlık, başbakanlık gibi toplum gözünde saygın görevlere gelmek özveriyi gerektirirdi. Politika kazanç kapısı olmazdı. 1980'lerden itibaren bu gelenek hızla bozuldu, devletin bankaları kendi şirketlerini kurtarma uğraşındaki bakanlara teslim edildi, başbakanların eşleri, kardeşleri ihale dağıtmaya başladılar. 1990'lı yılları liderlerin üzerine düşen Yüce Divan gölgesiyle geçirdik.
Siyasal kirlenmenin tek adresi elbette tek başına liderler değildi, kamu yönetimindeki 'etik yozlaşma' bürokrasiden vatandaşa toplumun tüm katmanlarına yayıldı. Medya, siyaset ticaret üçgeninde milyarlarca dolar hortumlandı. Türkiye yolsuzluk sıralamasında Pakistan, Lübnan, Nijerya gibi ülkelerle aynı ligde.
Arı Hareketi, Ulusal Demokratik Enstitü (NDI) ile birlikte Türkiye'de yeni bir etik koalisyon oluşturmak üzere 'Beyaz Belge' hazırladı. Doç. Ömer Faruk Gençkaya, Prof. Akın Ergüden, Prof. Aydın Gülan ve Haluk Önen'in görev aldığı projenin hedefini Kemal Köprülü şöyle özetlemiş:
"Terör, irtica, enflasyon, işsizlik olarak kabul edilen Türkiye'nin dört büyük sorununun ahlak ve etik standartların yerleşmemesi, var olan değerlerin ise yozlaştırılmasından beslenmekte olduğu gerçeğinin anlaşılması, toplumda bu konuda duyarlılığın oluşturulması ve tepkinin sürekli gündemde tutulması."
Beyaz belge, 2004'te 'temiz siyasetin' başvuru rehberi olacak.