Bu satırlar Alman psikanalist Arno Gruen'in 'Empatinin Yitimi' adlı kitabından... (Çitlembik Yayınevi)Empatiyi, Gruen, 'İçimizdeki insaniyetsizlikle aramıza duvar ören bir engel' olarak tanımlıyor.Hrant'ın cenaze töreninin ardından, stadyumlarda 'Hepimiz Ogün'üz, Türküz' diye pankart açanlar karşısında insan olmanın anlamını tekrar tekrar sorgulamalıyız.Gruen de Auschwitz'ten bu yana pek çok örneğini gördüğümüz şiddet dalgası ve 'insanlık suçları' çerçevesinde 'kurban durumunda olanı suçlu haline getiren inkâr' olgusunu incelemiş.Gözyaşlarından, çaresizliklerinden, ruhsal incinmelerinden utandırılarak büyütülen, özellikle de erkek çocuklar, güçlü olanla özdeşleşmeye çalışırken şiddete sürükleniyorlar.Kanal 7'de Nazlı Ilıcak'ın programında Prof. Ümit Özdağ'ı dinlerken, insani olmaktan çok siyasi eksende yükseltilen milliyetçi reflekslerin, kimlik kayıplarının Türkiye'yi cinayet işleyenlerle 'gurur duyan' bir ülke haline nasıl dönüştürmekte olduğunu gördük. Arno Gruen bu durumu kitabında şöyle açıklıyor:"Tarihçiler, insan kimliğinin gerçekten toplumsal rollere dayanıp dayanmadığı sorusunu sormaksızın dağılma dönemlerinden ve yeni kimlik oluşumlarından söz ederler. Ancak böyle bir tanımlama, insan oluşumuzun özünü dışlar, iktidar ve itaatle sınırlı kalır....Kimliği özdeşleşmeyle bir tuttuğumuz anda milliyetçiliği de kimlik gelişiminin bir ifadesi olarak kabul etmek zorunda kalırız. Ardından da bunun şiddete, en zayıf olanların -kadınların ve çocukların- ezilmesine ve istismarına, cinayete ve savaşa kadar uzanmasını onaylamak zorunda kalırız.Kendimize milliyetçi bir kimlik giydirilmesini kabul ettiğimiz anda, ona teslim olmuş ve bizi kurban durumuna getirmesini kabullenmiş oluruz. Elbetteki bir ülkeyle ve gelenekleriyle özdeşleşmek, ortak deneyimleri, umutları, sevinçleri ve yasları paylaşmak insanlara birlik ve güven duygusu veriyor.Ancak insanın kendi yetersizlik duygusundan kaynaklanan ve onu bir iktidarla özdeşleşmeye götüren durum, empatinin yitimine yol açmaktadır. İster sağdan ister soldan gelsin, faşizm buna çok uygun bir örnektir."Rakel'in çığlığındaki gibi, 'bir bebekten katil yaratan karanlığın üzerine gitmeden' aydınlığa çıkamayız! dsazak@milliyet.com.tr Auschwitz, başkasının duygularını anlamaktan aciz insanın ne denli yozlaşabileceğini gözler önüne seren uyarıcı bir örnektir. Primo Levi, 'Bunlar da mı insan?' başlıklı sarsıcı raporunda, Auschwitz'in insanlar tarafından düşünülmüş ve gerçekleştirilmiş olmasından utanç duyduğunu söylüyordu.