Derya Sazak

Derya Sazak

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Pazar gecesi yaşadığı şoku hiçbir zaman unutmayacak Fransız seçmeni... Cumhurbaşkanlığı yarışında, sosyalist Başbakan Lionel Jospin'i geçmeyi başaran aşırı sağcı Jean - Marie Le Pen, ikinci turda Jacques Chirac ile yarışacak.
Fransa'da aşırı milliyetçi hatta "ırkçı" görüşleriyle tanınan Le Pen'in 5 Mayıs'taki seçimde Chirac'ın rakibi olması, Avrupa kamuoyu açısından da Avusturya'daki "Haider sürprizi"ni çağrıştırıyor.
Le Pen'in ilk turda saf dışı bıraktığı aday Jospin yerine merkez sağ bir politikacı olsa Fransa'nın başına seçimle "faşist" bir lider gelmesi yolu açılacaktı. Ulusal Cephe lideri Le Pen karşısında Jacques Chirac'a ikinci turu garantileyen; Jospin'e yetmeyen sol oyların 'Fransa'nın onuru ve namus belası' adına mevcut Cumhurbaşkanı'na yönelecek olmasıdır.
Fransa'yı 'şok' eden tablo şöyle özetlenebilir:
5'inci Cumhuriyet tarihinde en düşük katılımın gerçekleştiği ilk turda seçmenlerin yüzde 30'a yakını sandık başına gitmedi.
Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'a yüzde 19.8,
Ulusal Cephe Partisi lideri Le Pen'e yüzde 17.4,
Başbakan Lionel Jospin'e yüzde 16 oy çıktı.
Seçime katılan 13 aday ise geriye kalan yüzde 47'lik oyu paylaştı.
Fransa'da 'Le Pen depremi'nin en önemli sonucu Sosyalist Parti lideri Başbakan Lionel'in 5 Mayıs'tan sonra siyaseti bırakacağını açıklamasıdır.
Seçimden çıkarılacak 'Le Pen dersleri'ne gelince...
Le Pen, ikinci turda AB karşıtı Fransızlardan destek isterken şu mesajı veriyor:
"Maastricht anlaşmasıyla iflas eden sanayilerde çalışan bütün işçiler, madenciler, çelik işçileri, dışlanmış ve değersiz görülen insanlar hayal kurmaktan korkmayın."
Yıllarca yabancı düşmanlığını körükledikten sonra Le Pen seçim kampanyasını 'AB mağduru' yoksul ve ezik kitleler üzerine inşa ediyor.
Merkez sağ ve solun iki lideri Chirac ve Jospin birbirini yıpratırken seçmende yarattıkları umutsuzluk ve heyecansızlık Le Pen'e 'ilk tur zaferi'ni getirmiştir. Sonuçta üç adayın oyları da yüzde 16 - 20 arasında değişiyor.
Le Pen aradan sıyrılırken geride kalan 13 adayın toplam yüzde 47 oyu paylaşması, seçmenlerin yüzde 30'a yakınının sandığa gitmemesi de düşündürücüdür. Bu tablo Türkiye'deki anketlerinde halkın yüzde 50'sinin 'hiçbiri' dediği siyasal dağılımı çağrıştırmıyor mu?
Ekonomik krizin bunalttığı, yoksullaştırdığı, işsiz bıraktığı seçmen kitlesi Fransa'da olduğu gibi Türkiye'de de güvenilir bir seçenek bulamazsa AKP, MHP benzeri partilere yönelecek. Sosyolog Ayşe Öncü, Neşe Düzel'le söyleşisinde varoşlardaki tepkinin Türkiye'ye "faşizm"i getirebileceğini savunuyordu. Prof. Eser Karakaş ise Milliyet'te ilkokul üçten terk, yılda 875 dolar kazanan 'ortanca seçmen' tehlikesine dikkat çekmişti.
Le Pen gerçeğine Fransız kalmayalım!