Karıncayı incitmeyen bir insan Ahmet Türk; 12 Mart’ların, 12 Eylül’lerin işkence tezgâhlarından geçip de “Acıyı bal eyledik” diyen sol aydınların, giderek daha fazla Kürtlere terk ettikleri barış, demokrasi, özgürlük alanlarında onca eziyete karşın mücadeleye devam ediyor. Kapatılan DTP liderinin Samsun’da uğradığı ağır saldırı, kınama mesajlarıyla geçiştirilmeyecek ölçüde vahimdir. Bireysel olamayacak ölçüde örgütlüdür. Bu örgütlülüğün arkasında birkaç kişinin oluşturduğu çekirdek bir grup aramak yanıltıcı olabilir.
Ülkedeki şiddet ve nefret dilini sürekli körükleyen “iklim” var, bu örgütlülüğün ardında. Ve “linç kültürü”nü besleyen bu iklim, siyasetten medyaya, polisten askere, yargıya tüm ülkeyi kuşatmaktadır.
“Ogün Samast şapkalı” kişinin üzerinde silah olsa, Samsun Adliyesi önündeki şiddet, ölümcül bir suikasta dönüşebilirdi. Ahmet Türk “kalp pili” taşıyor ve İsmail Çelik adlı saldırganın yumruklarından korunmaya çalışırken yüzüne aldığı darbelerden daha fazlası o sendelemeler sırasında yaşamını tehdit eder nitelikteydi. Yüzündeki acıya karşın Türk’ün, “Herkesi aklıselime davet ediyorum. Umut ediyorum ki toplumumuzda gerginlik yaratmaz” diyen tepkisi bilge kişiliğini yansıtıyordu.
Bu çağrıya rağmen protestolar, gösteriler oldu, kepenkler kapatıldı. Hakkâri’de 14 yaşındaki bir çocuğun annesinin feryatları arasında polisten öldüresiye dayak yemesi insanlık dışıydı. Neyse ki Ahmet Türk’e saldırı liderlerce kınandı.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, CHP ve MHP liderleri tepki gösterdiler. İçişleri Bakanı Atalay ve Başbakan Yardımcısı Arınç hastanede ziyaret ettiler. MHP lideri Devlet Bahçeli Van’da CHP’yi hedef alan saldırıya da değinerek, Samsun’da yaşanan üzücü ve endişe verici saldırıyı kınadığını açıkladı. BDP yöneticileri ise “güvenlik zaafı”nın ötesinde “organize” bir saldırı olduğu inancındalar.
Ahmet Türk’le birlikte Samsun’da olan Sırrı Sakık’la konuştuk. Muş Bulanık’taki davanın Samsun’a alınmasının bile “organize” olabileceğini düşündükleri mahkemeyi izlemeye gitmeden önce, İçişleri Bakanlığı’na haber vermelerine karşın adliye çıkışında saldırıya uğradıklarını anlattı.
Olayla ilgili televizyon görüntüleri Hrant Dink’in “mahkeme önlerinde” hedef haline getirildiği 301 davalarını çağrıştırıyor. Sırrı Sakık, “Çıkışta kalabalığı görünce Ahmet Ağabey’e bir an önce arabasına binmesine söylüyordum ki, saldırgan yumruk atmaya başladı, polisler seyrettiler. Hrant Dink olayında Samsun Emniyeti’nin tutumunu biliyoruz. Saldırı bireysel olamaz” diye konuştu.
Saldırgan tek başına hareket etmiş olsa bile, toplumdaki “nefret söylemi”ni besleyen ırkçı, aşırı milliyetçi damarların şiddete kaynaklık edebileceği gerçeğini Trabzon-Samsun hattında gördük. Ahmet Türk’ün varlığı, bu tepkici saldırgan dilin panzehiridir.
Geçmiş olsun.