28 Mart seçimlerine bir ay kala, siyasi partilerin aday listelerini netleştirmesiyle Türkiye yerel seçim havasına giriyor.
3 Kasım'da 'tek başına' iktidar olan AKP, 1983 - 84 Özal dönemini çağrıştıran bir rüzgarı arkasına almış gözüküyor. Hükümet olmanın avantajını AKP 28 Mart'ta kullanacak. Son seçimde aldığı yüzde 35 oyun üzerine çıkmaya çalışacak, İstanbul başta büyük kentleri kazanma iddiasını sandığa yansıtma uğraşı verecek.
AKP'yi şanslı kılan sadece kendi siyasetinin başarısı değil, 3 Kasım'dan bu yana gözlenen yüzde 65'in dağınıklığı da Erdoğan'a yeni bir 'seçim zaferi' sunabilir.
Anketlerde AKP oyları yüzde 45'lerde gözüküyor. Oysa 28 Mart seçimleri, AKP'yi seçeneksiz bırakmak istemeyen merkez sağ ve sol seçmenler açısından '3 Kasım'ın rövanşı' olabilirdi. Bu toparlanmayı sağlamak da Meclis'teki ikili yapının muhalefet kanadı olan CHP'ye düşüyordu. Ancak Baykal'ın liderliğindeki CHP, 3 Kasım yenilgisinden ders almadığı gibi, 'parlamento dışında kalanların da temsilcisi olma' sözünü hayata geçiremedi.
CHP, bu seçimi 1989'da Özal dönemi açısından 'sonun başlangıcı' olan 1989 yerel seçimlerine dönüştürebilmeliydi. Ancak görünen o ki, 28 Mart sonuçları daha çok 1984'e benzeyecek. Dramatik bir sonuç yaşanırsa Meclis'teki muhalefetin tabanı erozyona uğrayacak!
3 Kasım'dan bu yana geçen 18 aylık sürede CHP, toplumsal muhalefetin gerektirdiği açılımları sağlayabilse, AKP karşısında çağdaş bir sol parti seçeneği şimdiye kadar çoktan doğardı. Bir sol parti düşünün ki, 15 milyonluk İstanbul'a bu kenti simgeleyecek aday bulmakta zorlanıyor ve 20'den fazla dosya nedeniyle dokunulmazlığı kaldırılmak istenen bir milletvekilini, Kocaeli eski belediye başkanı Sefa Sirmen'i çıkarıyor.
Genç Parti'nin çözüldüğü, Uzanlar'ın dibe vurduğu ve CHP'nin AKP karşısındaki güçleri toparlayabileceği bir dönemde İstanbul'da Erdoğan dönemini de yargılayabilecek etkinlikte aday bulmak çok mu zordu?
AKP'nin, Kadir Topbaş'ı Beyoğlu'ndan İstanbul büyük kente taşıma tercihi daha isabetlidir.
CHP'nin 'sol ittifaka' kapalı durması da 28 Mart sonuçlarını etkileyecek. DSP ve Yeni Türkiye ile yollar 3 Kasım'da ayrılmıştı. SHP'nin DEHAP ve ÖDP ile geliştirdiği ittifak, sadece Güneydoğu'da değil, Ankara, İstanbul ve İzmir'de oyların bölünmesine yol açabilir.
Mersin'de Fikri Sağlar'ın adaylığının açıklandığı mitinge 50 bin kişi katılmış. 'Demokratik güç birliği' adı altında iki hedef güdülüyor: DEHAP'ın güçlü olduğu yerlerde SHP çatısı altında seçime gidilmesi böylece 3 Kasım'da baraj nedeniyle dışarıda kalan 2 milyona yakın Kürt kökenli oyun kazanılması. Ve 'alan terkiyle' bölgelerinde şanslı adaylara 6 partinin toplam desteğinin sağlanması.
İttifak modeli işleyecek mi?
Göreceğiz.