BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN

13 Mayıs 2021

Sevgili Peygamberimiz Medine’ye hicret ettiklerinde, Medinelilerin eğlendikleri iki günleri vardı. Peygamberimiz (a.s.); “Bu günler nedir? Diye sordu” Medineliler; “Biz cahiliye döneminden beri bu günlerde eğleniriz” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz; “Allah size, o iki gün yerine daha hayırlı iki bayram vermiştir. Bunlar Ramazan ve Kurban Bayramlarıdır.”  (Ebû Dâvûd, Salât, 245; Nesâi, Salâtü’l-Îdeyn,1) buyurdu.

İşte o tarihten (Hicretin 2. Yılından) itibaren Müslümanlar, bu günleri biri Ramazan Bayramı, diğeri Kurban Bayramı olarak kutlamaya devam etmişlerdir. Ramazan Bayramı bir gün Kurban Bayramı ise dört gündür. Müslümanların kutladıkları bu bayramlar hem dinî hem de sosyal bakımdan önemlidir. Şöyle ki Ramazan ayında zekât ve fitrelerle birbirleriyle yardımlaşıp dostluk ve kardeşliklerini perçinleyen ve her çeşit meşakkatlere katlanıp oruçlarını tutan Müslümanlar, bir aylık yasaktan sonra gündüzleri yeme içme serbestliğine ulaşmış ve

Yazının Devamı

YARDIM VE FEDAKÂRLIĞIN ZİRVESİ: İSAR

9 Mayıs 2021

İslam dininde insanlar arasında yardımlaşma ve dayanışmayı içeren birçok ibadet ve bu ibadetleri ifade eden birçok kavram vardır. Zekât, sadaka, fitre ve infak bu ibadetlerin başında gelir. Bu ibadetlerin tamamında var olan imkânları başkasıyla paylaşmak söz konusudur. Ancak yardımlaşmanın zirve noktasını Türkçede diğerkâmlık olarak ifade edilen “İsar” oluşturur. Çünkü isar, kişinin kendisinin ihtiyacı olduğu halde elindekini başkalarıyla paylaşmak demektir.

Sahabeden Ebu Hureyre (r.a.) bir hatırasını şöyle anlatıyor: Bir adam Peygamberimize gelerek:

- Ben açım, dedi.

Allah’ın Resulü eşlerinden birine haber salarak yiyecek bir şey göndermesini istedi. O da:

- Seni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, dedi.

Bunun üzerine Peygamberimiz (a.s.) ashabına dönerek:

- Bu gece bu şahsı kim misafir etmek ister? diye sordu.

Ensardan biri (Ebu Talha):

Yazının Devamı

KUR’AN GÜNEŞİNİN DOĞDUĞU KUTLU GECE: KADİR GECESİ

7 Mayıs 2021

Mübarek gün ve gecelerden biri de Kadir gecesidir. Kadir; değer, kıymet ve itibar demektir. Bu geceye Kadir Gecesi denilmesi şeref ve kıymetinden dolayıdır. Zaman ve mekânlar kendilerinde meydana gelen önemli olaylarla değer kazanırlar. Kadir Gecesini bu derece değerli kılan en önemli sebep de Kur’an-ı Kerim’in bu gece indirilmeye başlanmış olmasıdır. Kur’an-ı Kerim’in indirilmesi ve buna bağlı olarak Peygamberimizin insanlığa son peygamber olarak gönderilmesi, dünya tarihinin en önemli hadisesidir.

Hz. Ömer(r.a.), Kadir Gecesi’nin tam olarak hangi güne denk geldiğini öğrenmek için sahabeyle istişare eder. Sahabenin büyük çoğunluğu Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın son on gününde olduğunu söyler. Çünkü Peygamberimizin “Siz Kadir gecesini Ramazan’ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız” (Buharî, Kadir, 3) buyurduğunu dile getirirler.

İslam kaynaklarında belirtildiğine göre Allah Teâlâ birtakım hikmetlere dayanarak Kadir gecesini ve onun dışında daha bazı şeyleri

Yazının Devamı

AMELLERİN EN HAYIRLISI AZ DA OLSA DEVAMLI OLANIDIR

4 Mayıs 2021

Hz. Ali (r.a.), ölüm döşeğinde iken çocuklarına şöyle vasiyette bulunur:

“… Namazınıza devam edin. Çünkü o, dininizin direğidir. Rabb’inizin evinden uzak durmayın. Issız kalmasın. Hayatta bulunduğunuz sürece mescitleri ziyaret edin. Ramazan ayına dikkat edin. Çünkü o ayda tutulan oruç, Cehennem ateşine karşı bir kalkandır. Zekâtınızı verin. Çünkü zekât, bizi Allah’ın gazabından korur. Yoksullara ve düşkünlere yardımcı olun, onları geçiminize ortak edin. Allah yolunda mallarınız ve canlarınızla cihat edin. İyilik ve takva üzere yardımlaşın. Günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Hayatınız boyunca Allah’a karşı gelmekten sakının. (Taberî, Tarih, C 6, s. 62).

İnsan dünyaya yüksek bir gaye ve sonsuz bir hayata hazırlanmak için gelmiştir. Yaratılışımızın hikmetini, dünyaya gelişimizin gayesini yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirmiştir: “İnsanları ve cinleri ancak bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattım.” (Zariyat, 51/56)

İnsan, beden ve ruhtan

Yazının Devamı

İTİKÂF

3 Mayıs 2021

Ramazan ayı denilince akla gelen ibadetlerden ve en önemli sünnetlerden biri itikâftır. Zira Hz. Peygamber (s.a.v.) orucun farz kılınmasından sonra ömrünün sonuna kadar ramazan ayının son on gününde hep itikâfta kalmış, gerekli ihtiyaçların dışında oradan çıkmayarak bütün gününü devamlı ibadetle geçirmiştir. Nitekim Hz. Aişe validemizden gelen “Hz. Peygamber Medine’ye geldikten sonra vefatına kadar Ramazan ayının son on gününde itikâfa girerdi.” (Buhârî, İtikâf, 1, 6) rivayeti bu ibadetin Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından düzenli olarak eda edildiğine işaret etmektedir.

Bir şeye devam etme, bir yerde durma ve bekleme anlamına gelen itikâf, mescitte veya mescit hükümdeki bir yerde ibadet niyetiyle bir süre durmaktan ibarettir. İtikâf vacip, sünnet ve müstehap olmak üzere üçe ayrılır. Adakta bulunulan itikâf vacip, ramazanın son on gününde girilen itikâf sünnet ve başka bir zamanda ibadet niyetiyle bir mescitte bir süre yapılan itikâf ise

Yazının Devamı

KABUL EDİLMEYEN DUA VAR MIDIR?

1 Mayıs 2021

Bazı sahabeler Hz. Peygambere gelerek şöyle sordular:

-Ya Resulallah! Rabb’imiz bize yakın mıdır, uzak mıdır? Eğer yakınsa ona sessizce yakarışta bulunalım. Uzaksa yüksek sesle yalvaralım.

Onların bu sorusuna Peygamberimiz (a.s.) şu ayeti okuyarak cevap vermiştir:

“Kullarım sana benden sorarlar. De ki: Ben onlara yakınım. Dua ettiklerinde dualarına karşılık veririm. Onlar bana dua etsinler, benden istesinler, bana inanıp güvensinler. Böylece doğru yola erişirler.” (Bakara, 2/186).

Bir ismi de “el-Mücîb (dualara karşılık veren)” olan Yüce Allah, bizlerden dua etmemizi ister ve bunun bir kulluk görevi olduğunu bildirir. Yapılan duaların karşılıksız kalmayacağını da şöyle ifade eder: “Bana dua edin, size cevap vereyim…” (Mümin, 40/60).

Dua eden kimse içten ve ciddi olarak dua etmeli, duasında iyi ve meşru şeyleri istemelidir. Aynı zamanda kendisi de dualarının gerçekleşmesi için çaba sarf etmeli ve sonuçta Allah’a tevekkül etmelidir.

Bir zamanlar yaşlı bir kadının devesi uyuz olmuştu. Ölürse bütün işleri altüst olacak,

Yazının Devamı

DUALARIMIZA VESİLE YAPABİLECEĞİMİZ SALİH AMELLERİMİZ OLMALI

28 Nisan 2021

Dua, Rabbi’mizle aramızda bir iletişim, bağlılık ve yenilenme aracıdır. Dua eden kimse hamd, şükür ve niyazla içini döktüğü Rabb’inden ümitle kendisi, ailesi, bütün Müslümanlar ve insanlık için hayırlı dileklerde bulunur. Gönlünde bir ferahlık ve güç hisseder. Dua, gereksiz ve yersiz korkularını yok eder. İnsanı Rabb’ine yaklaştırır. Bu yönüyle dua, insan ve toplum için bir şifa; ruhî bunalım ve sıkıntılara karşı da bir sığınaktır.

Dua eden kimse içten ve ciddi olarak dua etmeli, duasında iyi ve meşru şeyleri istemelidir. Aynı zamanda kendisi de dualarının gerçekleşmesi için çaba sarf etmeli ve dualarına vesile kılacak iyi ve güzel ameller işlemelidir.

Bugün sizlerle bu konuyla alakalı olarak Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ashabına anlattığı bir olayı paylaşmak istiyorum:

Allah Resulü (s.a.v.) buyurdular ki:

“İslam’dan önceki dönemlerde üç arkadaş yolculuğa çıkmışlardı. Akşam olunca geceyi geçirecek bir yer aramaya başladılar. Sonunda küçük bir mağara

Yazının Devamı

ALLAH TÖVBE EDENLERİ VE TEMİZLENENLERİ SEVER

26 Nisan 2021

Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş olan ramazan ayının ortasında yani mağfiret diliminde bulunmaktayız. Mağfiret, günahların Allah tarafından bağışlanması demektir. Allah, kendisinden af ve mağfiret dileyen kullarını bağışlar ve günahlarından arındırır.  Rabbimiz şöyle buyurur: “Muhakkak ki ben, tövbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, böylece doğru yolda giden kimseyi bağışlarım.” (Tâ-Hâ, 20/82).

Ayet-i kerimede de ifade edildiği üzere bağışlanmak için öncelikle tövbe etmek gerekir. Sonra inanarak güzel ve faydalı işler yapmalı ve istikamet üzere olunmalıdır. Tövbe, kötülük yaparak ve günah işleyerek yolunu kaybeden müminin Allah’a yönelmesi, bilerek ya da bilmeyerek yaptığı günahlardan pişmanlık duyarak bir daha yapmamaya karar vermesi ve Allah’tan af dilemesidir. Tövbe, bir kulluk görevi olarak Allah’ın huzurunda insanın pişmanlığını ve acziyetini ifade etmesidir. Tövbe aynı zamanda kulun Allah’a bağlılığının ifadesidir. Zira günah işleyen kul “gidecek başka kapım yok” dercesine

Yazının Devamı