Dr. Emin Yeğinboy

Dr. Emin Yeğinboy

yeginboy@gmail.com

Tüm Yazıları

Glasgow kökenli Franz Ferdinand grubu, bambaşka bir müzikle geri geldi. 2004’te ‘Take Me out’ parçası ortalığı yıkmıştı. İki ayrı şarkının bileşimi gibi olan parçanın orta bölümde patlayan gitar rifleri o yıl, rock jingle olmuştu. Karizmatik solistleri Alex Kapranos, grubun yeni albümündeki müzikal değişimi ‘daha neşeli, dans ettiren bir müzik’ olarak tanımlıyor. Grup, 2004 sonrası kuruculardan gitarist Nick McCarthy’yle ayrılık yaşadı. Onun yerine iki yeni eleman alındı, gitar/keyboard çalan Julian Corrie ve yeni bir gitarist olan Dino Bardot. Grup, 2016’da yeni albüm için tekrar stüdyoya girdiğinde, kafalarında 80’lerin dans, glam rock döneminde olduğu gibi müzik yapma fikri varmış. Sparks, Garry Glitter, Ultravox, Kim Wilde, A-Ha tarzı... Fransız yapımcı Philippe Zadar’la çalışmaya başlamışlar. Birçok miks Paris’te, Motorbass stüdyolarında yapılmış.

Haberin Devamı

80’leri özleyenler için

Sonunda bu hafta yayımlanan ‘Always Ascending’ ortaya çıkmış. Açılış parçası, albümle aynı adı taşıyor. Hafif vokal ve synthe işbirliğiyle başlıyor ve gittikçe açılıyor... 80’lerin dönen disko toplarını hatırlatan havaya giriyor. Albümün en parlak parçalarından ‘Lazy Boy’ sanki Donna Summer parçası gibi başlıyor. İspanyol paça pantolon, renkli, bol çiçekli gömlek pistlerde dans ettiğimiz günlere dönüş parçası gibi... ‘Glimpse Of Love’ elektro pop karışımı bir havada ilerliyor. Bana fazlasıyla A-Ha müziğini anımsattı. Tüm albümde LCD Soundsystems tarzı, bilgisayar programlarının değil, insan elinin çaldığı elektro dans müzik hâkim. ‘Huck and Jim’ grubun 10 yıl öncesine dönen bir rock parçası. Sakin akan, ortalarda aniden değişen, metronom ile punk kimliğine dönüşüyor. Slow akan parçalar da yok değil; ‘Don’t Kill Me Slow’ ve ‘Academy Award’ bu grupta.
Grubun karizmatik solisti Alex Kapranos, albümün müziklerinde bir yükseliş olduğunu, bunun da kendilerini çok heyecanlandırdığını söylüyor. 80’lerden kalma müzikleri özleyenleri fazlasıyla tatmin edecek bir albüm. Arka planda yükselen synthe müziği, nostaljiyi fazlasıyla canlandırıyor. Favori parçalarım, ‘Lazy Boy’, ‘Huck and Jim’ ve ‘Feel The Love Go’ oldu.

Haberin Devamı

Yasemin Mori ve Teoman albümleri

Birbirinden çok farklı iki dünya var Yasemin Mori ve Teoman albümlerinde... Yasemin Mori ne kadar hareketli, cıvıl cıvılsa, Teoman bir o kadar karanlık ve derin. Önce Yasemin Mori’nin ‘Estrella’ albümüne bir göz atalım. Mori, ilginç bir kimlik; müziğinde sokak var, neşe var, hüzün var. ‘Karambol’le açılıyor Mori festivali. ZAZ parçalarını hatırlatan bir ritim, coşku akıyor gidiyor. ‘Geçiriverdim İçimi’ Roman ruhundan bir tutam, bir tutam da Balkanlar’dan nefis bir kokteyl. Eypio’yla ‘Estirelim Mi’ ve Cem Yılmaz’la ‘Konyak’ albümün en öne çıkanları. “Nayır, nayır olamaz, nayır sen o yollardan geçerken ben dönmüştüm, nayır, olamaz imkânsız” nakaratı, Konyak’ı yakında dillere düşürür. ‘Tuzlu Su’ ve ‘Macera’ albümün sakin, melankolik parçaları. ‘Macera’ caz dokusu içinde akan, Mori’nin çok yönlülüğünü yansıtan, slow bir parça. ‘Estrella’ dinledikçe insana yaşam enerjisi veriyor.
Teoman’a gelince... ‘Koyu Antaloji’ kapkara bir ruhun içine çekiyor dinleyeni. Bildiğimiz 26 parçasını yavaş tonlarda, melankolik bir ruh içinden akıtıyor dışarıya. ‘Tuzak’la açılıyor albüm. Yavaş, pes bir ses tonuyla söylüyor şarkılarını. Uzun intro’lar, uzun outro’lar var parçalarda... Bazı parçalarında bu ton çok iyi gidiyor, mesela ‘Mavi’, ‘İstanbul’da Sonbahar’, ‘Ayna’ ve ‘Bugün’ gibi... Hızlı tonunda sevdiğimiz parçalarında ‘Paramparça’, ‘Gönülçelen’ ve ‘Renkli Rüyalar Oteli’ gibi, alışmak zaman alıyor. Ben alışamadım, bunların hızlılarını alayım diyorum. Teoman’ın söylediği gibi, “Evde gözleri kapalı dinlenince güzelleşen bir albüm”... Albümde ses mühendisi olarak Nick Cave’le çalışan Kevin Paul’ün imzası var. Cave’in ses ve ruh tonunu, Teoman’ın sesine adeta kopyalamış.