Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İyi durumda bile nedir gençlik? Yeşil, olgunlaşmamış bir süre, sığ duygular, hastalıklı düşünceler dönemi... Oscar Wilde

İsmail Özcan

(Eğitimci)
Kastamonu’da doğdu. 1970 yılında İlahiyat fakültesinden mezun oldu ve öğretmen olarak göreve başladı. İstanbul’un resmi ve özel ortaöğretim kurumlarında 41 yıl fiilen öğretmenlik yaptıktan sonra emekli oldu. İsmail Özcan’ın din, dil ve edebiyatla ilgili 15’ten fazla yayımlanmış kitabı bulunmaktadır. 1985-2000 yılları arasında 8 yıl Milliyet’e, 5 yıl Posta’ya, 3 yıl da Sabah’a Ramazan yazıları yazdı. 1991’de Milliyet’e 400 sayfalık bir İslam Ansiklopedisi, Sabah ve Günaydın gazetelerine de bir düzine kitap ilaveleri hazırladı. Şimdilerde çeşitli ulusal gazetelere ara ara yazılar yazmakta ve kitap çalışmalarına devam etmektedir.

Başkanlık yetkileriyle donatılmış cumhurbaşkanlığına geçebilmek için planlanan anayasa değişikliği ve buna bağlı düzenlemeler arasında milletvekili seçilme yaşının 25’ten 18’e çekilmesi de yer alıyor. Bu konudaki niyet, 2011 milletvekili genel seçimlerinden bu yana o zaman başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti Meclis Grupları tarafından birkaç defa daha gündeme getirilmişti. Niyet bu defa sonuca gidecek gibi görünüyor.
Bu konu gündeme ilk geldiğinden bu yana bizim anlayamadığımız, seçilme yaşı 18’e çekildiğinde Türkiye’nin ve Türk siyasetinin bundan ne kazanacağıdır? Böyle bir düzenlemeye gidilmesinin arkasında hangi zorunluluğun veya gerekliliğin bulunduğudur?
Bu düzenlemenin bir yarar sağlamayacağı, tam tersine sorunlara yol açacağı noktasında ise çok şey söylenebilir.
Başında kavak yelleri
Her şeyden önce de şu söylenebilir: Üniversite tahsilinin eşiğine gelmiş, doğal olarak askerliğini de yapmamış 18 yaşındaki insanın başında kavak yelleri eser; kişisel sorunlarıyla ilgili konularda bile karar vermekte zorlanır; her bakımdan ailesinin, yakınlarının desteğine muhtaç durumdadır. Bu yaştaki insan hem maddi hem de manevi olarak, “Kendisi muhtacı himmet bir dede/Nerde kaldı gayrıya himmet ede” konumundadır.
Gençlik, insan hayatında duyguların aklı ve sağduyuyu gölgelediği; heyecanın ve atılganlığın ağır bastığı; hele on sekiz yaş, tecrübenin sıfır olduğu tam bir istikrarsızlık dönemidir. Milletvekilliğinin ise öyle atılganlığa, heyecana, vurunca düşüren fiziksel performansa ihtiyacı yoktur. Parlamento dünyanın her yerinde olduğu gibi aklın, bilginin, bilgeliğin ve tecrübenin konuşturulduğu bir platformdur. Türk edebiyatının büyük bir şairi olduğu kadar büyük bir nesir üstadı da olan Ahmet Haşim, çoğu kimsenin pratik olarak bildiği bir
gerçeği özlü bir söz olarak
şöyle ifade ediyor:
“İnsan zekâsı; ayva gibi, nar gibi geç olgunlaşan bir sonbahar meyvesidir.”
Yürürlükteki sınır olan yirmi beş yaşında hiç değilse çok iyi bir eğitim almış olmak mümkündür. 18 yaşında bu mümkün müdür? Kaldı ki çok iyi eğitim almış olmanın başarı için, daha da önemlisi ülke kaderi üzerinde söz sahibi olmak için tek başına yeterli olduğunu kim söyleyebilir? İyi bir eğitimin işlevsel hale gelebilmesi için mutlaka tecrübeye ihtiyacı vardır. Parlamenter faaliyetler; tecrübeye, ağırbaşlılığa, sağduyuya en çok ihtiyaç duyulan faaliyetlerdir.
Ayrıca henüz kendi geçimini finanse edememiş gençlerden milletvekili seçilme yarışı için gerekli olan hatırı sayılır meblağı kaçı bulabilecektir? Bu meblağı aile desteğiyle bulabilenler, bunu temin edemeyenler karşısında daha baştan avantajlı duruma geçmeyecek midir? Bu da bir eşitsizlik ve adaletsizlik teşkil etmeyecek midir? Seçilmek için 25 yaş sınırı bile erkendir.
Otuz yaş sınırı hiç değilse birkaç yıllık iş ve hayat mücadelesi tecrübesi demektir. “Bir gram tecrübe, bin gram teoriden daha çok işe yarar” diyen bilge yanlış söylemiş olabilir mi?
Alternatifsiz rejim
Türkiye’de siyasetin sorunu, siyaset yapanların gençliği, yaşlılığı sorunu değildir. Siyasetin sorunları vardır ve çok başkadır. Bunlardan biri parti içi demokrasiye demokrasi tarihimiz boyunca bir türlü işlerlik kazandırılamamış olmasıdır. Bu yüzden bir partiye mensup milletvekilleri, ülkenin ve halkın vazgeçilemez çıkarlarının söz konusu olduğu en gerekli zamanlarda bile özgür ve bağımsız bir irade ortaya koyamamaktadır. Bir başka sorun ise, siyasetçilerin kişisel ve partisel çıkarlarını ülke çıkarlarının önünde tutmalarıdır.
Demokrasi, insanoğlunun; dürüst, adil, eşitlikçi, özgürlükçü, denetlenebilir bir yönetim bulma çabaları sonunda keşfedilmiş şimdilik aynı
kalitede alternatifi olmayan
bir rejimdir.
Demokrasinin iyi işlemesi ve ülkeye yararlı olabilmesi için seçilme yaşını küçültmek değil; demokrasiye ve onun gerektirdiği özgürlüklere yürekten inanmak; demokrasinin olmazsa olmaz kurallarını doğru dürüst işletmek gerekir.