Yazarlar Duyarsızlaşmak

Duyarsızlaşmak

18.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Duyarsızlaşmak

Duyarsızlaşmak


Ahmet OKTAY

Shakespeare'in en kana bulanmış kişilerinden biri olan Kral III. Richard, cinayetler işleyerek ele geçirdiği tahtı korumak üzere Richmond Kontu ile savaşa girişmeden önce yakınlarına şöyle seslenir: "Vicdan, korkakların kullandığı bir kelimedir ve kuvvetlileri korkutmak için uydurulmuştur. Kuvvetli kollarımız vicdan, kılıçlarımız kanun olsun. İleri kahramanca atılalım, ileri, cennete olmazsa cehenneme gideriz el ele" (Kral III. Richard Faciası, V. Perde, Sahne 3. Çev: B. Moran, S. 168, MEB Yayınları, 1947). Ama acımasız Richard, oyunun sonunda yenildiği savaş alanında "Bir at, bir at, bir ata krallığım feda" diye çaresizlik içide haykırarak koşuşturur. İktidar elden gitmiştir.
Türkiye'nin siyaset sahnesini izledikçe Shakespeare'in neredeyse tümüyle politik bir yazar olduğu kanısına varacak gibi oluyor insan. Bizim siyasetçilerimiz de vicdanlarını bir yana bırakmış, sadece iktidar ve kişisel çıkar için ortalığı savaş alanına dönüştürmüş bulunuyorlar. Onlar da "cehenneme bile gitmeyi" göze almış durumdalar. Ama söylemek gerekir: Olan gündelik yaşamını kurtarmaya uğraşan, özgürlük içinde insanca yaşamak isteyen sıradan, dargelirli ve yoksul insanlara olmaktadır. Yani iktidar ve çıkar için her şeyi göze alanları, alabilenleri seçen insanlara. Şu anda birlikte hareket etmeye başladıkları söylenebilecek olan PKK ve TİKKO'nun kentlerde neredeyse siyaset dışı denebilecek insanları hedef alan kanlı eylemlerini terör olarak niteliyoruz. Peki politikacıların manevralarının manevi şiddet içermediğini söyleyebilir miyiz?
Türkiye'nin gidişatı, kimseye umut vermiyor. Yaşam sürüp gidiyor elbet, kendiliğinden akışı aksamıyor görünüyor. Ama toplum olarak yarına güvenle bakma olanağını yitirdik. Siyaset oluşturucusu, asıl gücü olması gereken yurttaş, siyasetin seyircisi durumuna gelmiş / getirilmiş bulunduğundan şaşkınlıkla partiler arasında dolanıp duruyor.
Üniversite üyesi bir profesör bir mağara köşesinde kendisini öldürüyor, bir polis memuru meydanda silahını çekip "kendimi öldüreceğim" diye bağırıyorsa, ortada kaygı duyulması gereken bir durum olduğunu söylemek gerekir. "Ruhsal bunalım" ya da "cinnet geçirme" türünden özürler bulunabilir elbet. Ama giderek yaygınlaşan, metaztas yapan toplumsal umutsuzluk ekonomik, siyasal, ahlaki yozlaşmadan kaynaklanıyor. Toplumu hasta edenler, ülkeyi yönetmek isteyen ya da yönettiklerini sananlar.
Günlük yaşamını kurtarmaya çalışan sıradan yurttaş, tıpkı yenildiği savaş alanında oradan oraya koşuşan III. Richard gibi bir at arıyor. Düzen değişikliği için dövüşmek ya da buradan çok uzaklara kaçmak için.