Ece Temelkuran

Ece Temelkuran

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


30 yaş mektubu...
Tam oradasın şimdi. Buralara geldiğinde ne olacağını hiç düşünmemiştin. Aynada sende yeni olanın, "büyümüş" olanın ne olduğunu aramaktasın. "30 yaşından sonra aldığın kilolar üzerine yapışır" diyor etraftakiler, böyle düşük kaliteli kaygıların kenarındasın. Belki de onlar haklılar; "aklı başında bir kadın olmak" konusunda düşünmelisin. Bol bol su içip, sigarayı bırakıp, sebze ağırlıklı yemekler pişirip, buzdolabına rejim listeleri yapıştırıp...

Ve falan ve filan... Oysa sana sorsalar, şimdiki gözlerinin farkını söyleyemezsin çocukluk fotoğraflarından!

Öyle değil mi? Her kış usturuplu ayakkabılar giyinip, ama her kış eskidenki gibi yuvarlak burunlu, kırmızı çizmeler almayı gizlice planlayan ve hemen vazgeçip bu acayip fikirden zevahiri toplayan...

Ve falan ve filan... Artık yaşını sorduklarında "girdiğini değil bitirdiğini" söylüyorsun sen, ama hala alışamadın buna; acıklı bir yalan atıyorsun hissini çıkaramıyorsun içinden. Sana sorsalar,
dirayetli, basiretli, güçlü-kuvvetli, kafası net, hayatını yoluna koymuş bir kadın olamadan, sel basması gibi sanki, gün almaya başladın otuzundan.

Belki de bütün yıllar içinde, yavaş yavaş değil de tam yaşını düşündüğü anda, aniden yaşlanır insan...

***
Uykusuz geceler ve zalim sorular; artık hırpalayamazsın kendini o kadar. Ne etin taze artık ne de o kadar zamanın var. Devr-i ihtimam başlıyor. Serin, beyaz tülbentlerle sarılıp itinayla raflara kaldırılacak mahşeri yaralar.

Taşlara çarpa çarpa akmak yok artık, çarpacağın taşlardan korka korka yarı gölgeli bir kuytuda birikmek var. Aklının oralara buralara kayması, gönlünün şunlara bunlara kaçması... Kılıktan kılığa girmek değil, emniyetli bir kılık bulup -sıkıntıdan patlasan da- onunla idare etmek var. Bir vakit gelir, aklı kaçmasın, gönlü kaymasın diye kendi kalbine yalvarır insanlar. Ah! Bundan böyle "tehlikeli" rüyalardan korkarak uyunacak uykular.

Bütün pür neşe hayvanlarını tek tek çağırıp içine kilitlemek vakti gelmiştir. Herhalde yüzün bu yüzden değişecektir. Albatrosların, siyah kuğuların, uçan balıkların, öfkeli boğaların ve telaşlı sincapların kilitlendikleri dip kapalıda, dışarı çıkmak için tepindikçe, yüzüne sızının bir çizgisi daha eklenecektir. Herhalde senin yaşlanman zamanla değil, dip kapalıdaki o büyük kavga yüzündendir.

Popoları örten uzun kazaklar, yaşlanma etkilerini azaltan sıvılar, havuçlar ve salatalıklar, bitki çayları ve bacaklardaki bulutsu birikintileri gidermek için yeni icatlar... Önceleri "yaşadığın" için vakit bulamadığın ne varsa artık bir bir vakitler ayıracaksın. Sen artık vakitlerini yaşamalara değil korkularla boğuşmaya ayıracaksın. Yolculuk bitti. Bundan böyle sen, yerleşik düzene geçmiş bir kavimsin! Durduğun yerde yosun tutacaksın.

Böyle mi olacak acaba? Ne dersin? Sana sorsalar, sen de "koca kadın" olmadan önce durup "Bi' dak'ka! Bi' dak'ka!" demez misin?