Bu da hanımefendinin bahtsızlığı: Suriye ile "hassas meselelerimiz" vardı! İşte bu yüzden Esma Hanımın şahaneliğinden şöyle gönül rahatlığıyla bahsedilemedi. Oysa bir Fransadan, bir İngiltereden gelse tam boy fotoğrafları bugün bütün gazetelerin birinci sayfalarını süslerdi. ABDden gelmiş olsa yaşanacak taşkınlığın kapsamını tahmin bile edemiyoruz zaten! Haberlerin dilinde, TV spikerlerinin ses tonunda o şaşkınlık, o tereddüt vardı zaten. Nasıl olur da bu kadın Suriyeden çıkardı? Nasıl olur da bu kadar "Batılı" olurdu? Nasıl olur da o yandan düğmeli, müthiş şık, beyaz ceketi giyer ve kalçaları nasıl bu kadar dar, boyu nasıl bu kadar uzun olurdu? Tıpkı İrandan gelen, başörtülü bir kadının dünya politikası üzerine çatır çatır konuştuğunda yaşanan şaşkınlık... Hatta tıpkı Güneydoğudan gelen ve "Nişantaşı usullerini" de bilen kadınlara duyulan şaşkınlık... Doğunun Türkiyeden o kadar da uzakta olmadığını gösteren her şeyin yarattığı o şaşkınlık...Türkiyenin içindeki Doğunun da, Misakı Millinin dışındaki Doğunun da! Genç irisi gövdelere has bir saf neşeyle protokolün ağırlığını dağıtan Suriye Devlet Bakanı Başar Esadın gölgede kalacağı, hanımefendi uçağın merdivenlerinde görününce belli oldu. Çekilen protokol fotoğraflarında bütün "mühim" erkekler ona bakıyor, kadınlar da ona bakan protokol erkeklerine gergince bakıyordu. Velhasıl Suriyenin first ladysi Esma Hanım, "gönülleri fethetti" nümayişini pek seven Türk milletinin yeni merakı oluverdi. Hatta öyle coşuldu ki, az kalsın, bir zamanlar artistik buz pateni şampiyonasındaki malum olay tekrarlanacak, spikerlerden biri, "Sayın seyirciler, sizce de Esma Esad çok güzel bir hanımefendi değil mi?" diyecekti. Onun yerine, basında "dikkatleri üzerinde topladı" sözcükleri özenle seçilerek daha diplomatik bir üslup tercih edildi. Ama gönüllerden geçen muhakkak ki, hanımefendinin Bayan Blairden daha zarif, Hillary Hanımdan daha güzel ve dünyanın en first ladysi Mrs.Bushtan daha sevimli olduğuydu. İşin tuhaflığına bakınız ki bu Jacqueline Kennedy karizması, Farah Diba ağırbaşlılığı ve elbette Lady Diana kırılganlığı Suriyeden çıkmıştı! Batıda bir ülkeye, bilhassa da ABDye gittiğinizde en çok karşılaştığınız sorular "Türkiyede deveye mi biniyorsunuz?" ile başlar. Neyi, nereden anlatmaya başlayacağınızı şaşırırsınız. Bu cahilliğe müthiş öfkelenirsiniz. "Sen hiç Türke benzemiyorsun" dendiğinde de sinirlenir insan. İtalyan ve Yunana benzetilirsiniz. Tıpkı Esma Hanımın bizim televizyonlarımızda "tıpkı Batılılara" benzetilmesi gibi. Esma Hanıma bu "cahillik" İsviçrede veya ABDde yapılsa neyse. Fakat bir Ortadoğu ülkesi olan Türkiyede hoş bir kadına bu kadar şaşırmak!? Esma Hanım son yıllardaki en iyi "oryantalizm şakası". Aşırı bir dikkatle izleniyor şimdi. İzleyenler, belki de artık "Suriyede develere mi biniliyor?" sorusunu sormaktan bir parça imtina ederler. Ama tabii ki çantasının Fransız, ayakkabılarının İtalyan olduğunu söylemeden edemez, ancak bunları söyleyince Esma Hanımı yeterince, yani Türkiye kadar Batılı kabul ederler! ecetem@hotmail.com Türke benzemiyorsun!