Ece Temelkuran

Ece Temelkuran

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Düşünce özgürlüğü sakalla olmaz!""Tanklar, toplar, Besic'ler faydasız!""Din adamlarına ölüm!"Bu sesler Türkiye'ye gelirken İran'dan gelen tek ses buymuş gibi olabilir. İran'da gençliğin sesi bu zannedilebilir. Oysa değil. Çünkü öğrencilerin Besic'ler dedikleri kendi yaşlarındaki gençler ve onlar Tahran Üniversitesi'ndekilerin karşı olduğu rejim için ölmeye hazırlar. Gönüllü milis kızlar, paraşütten silah eğitimine kadar bütün askeri yöntemlerle yetişiyorlar. Öğrencilerin gitmesi için bağırdıkları din adamları ise ekonomik, siyasi ve sosyal sistemin en tepesinde sorgulanamaz bir biçimde oturuyorlar. Ümit bağlanan Hatemi ise sistemi değiştirmeye çalışan bir liderden ziyade rejim içinde dini rehber Hamaney'in etkisinin biraz daha azalması için çaba gösteren bir siyasetçi. İran'dan, Tahran Üniversitesi'nden sesler geliyor: Gençlerin zamanlaması Gençlerin tam bu zamanda ortaya çıkıp bağırmaları ise önemli. Geçmişte İslam Devrimi'nin yapılmasında başlatıcı güç olan öğrencilerin bu kez aynı sempati ve toplumsal destekle karşılaşması biraz zor gibi. Zira tam bu sıralarda "rejimi içeriden nasıl zayıflatabiliriz" konusunu yüksek sesle ve rahatça dile getiren ABD'liler sahnedeyken öğrencilerin bu kritik noktada "oyunun piyonları" olarak görülmeleri son derece muhtemel. Her ne kadar rejimin sosyal, siyasi ve ekonomik baskılarından sıkılan halk onlara sempatiyle yaklaşabilecek olsa da İran, tıpkı Türkiye gibi "birlik" kültürünün çok güçlü olduğu bir ülke. "Birlik olmalı" Öğrencilerin sesleri ise... Sözün kolay edilmediği, özgürlük arayışı için daha ziyade sessiz "yan yolların" tercih edildiği bir ülkede epey kıymetli. ecetem@hotmail.com Tahran'ın bütün tepelerinde, caddelerdeki bütün duvarlarda şehitler, kahramanlarla ilgili resimlerin altında yazılan birlik olma çağrıları rejimin, kendi halkına propaganda yapması olarak algılanabilir. Sahar 1 kanalında her gece "yeni başlayanlar İngilizce"si ile yapılan birlik çağrıları rejimin içeri olduğu kadar dışarıya da propaganda derdinde olduğu şeklinde yorumlanabilir. Hatta "Bu kadar propagandaya gerek duyuluyorsa rejim o kadar güçlü değildir" de denebilir. Ama yine de, her şeye rağmen İranlılar dışarıdan bir müdahaleyi hazmedebilecek bir toplum değil. Rejimden en sıkılan, en çok eleştiri yapanlar bile iş bu noktaya gelince ülkelerini savunmakta Iraklılar gibi tereddüt etmeyeceklerini ısrarla beyan ediyorlar.