Ece Temelkuran

Ece Temelkuran

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CNN Internationalda bir haber: "Afganistan turizme açılıyor!" Muhabir, Turizm Bakanı ile röportaj yapıyor. Lakayt şoförler gibi kaykılmış koltukta, bir tür savaş esiri gibi davranıyor bakana. Zavallı adamcağız "Tabii imajımızı düzeltmemiz için çok çalışmamız gerekiyor" gibi hakikaten gülünesi şeyler söylerken, muhabir "Bakalım yeterince ezik davranabilecek mi?" gibisinden bir ifadeyle dinliyor onu. Röportaj bitince muhabir üzerinde çelik yelekle şu sözleri sarf ediyor:"E tabii Afganistan beş yıldızlı turistler için pek tercih edilecek bir yer değil ama maceraperestler için yeni turizm merkezi olabilir."Afganistan bombalanmadan önce son derece uzak ve saçma bir hayal olarak yazmış olduğumuz "Belki bir gün Afganistan acı turizmine açılır. Hayatın gerçekleriyle bağını yitirmiş ABD gençleri için Aa! İnsanlar aç! Aa! Bak tek ayaklı adamlar gibisinde hayretleri yaşamaları için bir turizm merkezi olur" paragraf geliyor aklımıza. Haber, o hayalden bile saçma aslında. Hayat, romanlar ya da filmler gibi değildir; inandırıcı olmak zorunda hissetmez kendini. Gerçek, insanın tahayyülüyle alay eder gibidir. Öyle ki gerçek, en absürd şakaları bile bastırabilir saçmalığıyla... Bir moda esintisi: Karzai Ya Afganistan İçişleri Bakanının CNN Internationala ve BBCye çıkıp, "Abilerim ablalarım, derhal para gönderin yoksa bu halkı zapt edemeyiz. Bizi de sizi de çiğ çiğ yerler" şeklinde tehdit hissi veren konuşmalarına ne demeli? Sanki İngiltere, ABD ve benzeri ağır ağabeyler istemese orada bir gün kalabileceklermiş gibi. Afganistan meselesiyle ilgili komikliklerden diğeri, Karzai olayı. İzleyenler biliyordur, Bonnda yapılan "senbenbizim oğlan" tarzı bir toplantıda kendisi Afganistanın geçici başbakanı ilan edildi. Zaten Afganistana saldırı projesinde büyük hizmetleri geçtiği söylenen petrol şirketi UNOCALın eski danışmanı olan Karzai aynı zamanda ABDnin Afgan halkının tepesine diktiği bir insan. Fakat sanki böyle bir şey yokmuş gibi, sanki son derece bağımsız bir başbakanmış gibi falan Bushu ziyaret edip "ABDnin askeri varlığının ülkemizde sürmesini talep ediyoruz" demesi?! Bushun da "Peki ayarlarız bir şeyler" yüz ifadesiyle bu tiyatroyu sürdürmesi?! Elbette Karzainin bunu yaparken, cüppesi sebebiyle Japonyadan Fransaya kadar bütün moda merkezlerinden övgüler alması da apayrı bir olay. Uydurmasyon savaş hukuku Bir başka konu da geçtiğimiz iki hafta boyunca BBCnin durup dinlenmeden bu Afgan savaş esirleriyle ilgili haberler yapması ama mesela CNNde bu konuda hiçbir haber yayınlanmamasıydı. Orada bir tür Avrupa ile ABD arasında insan hakları üzerine bir çatışma yaşandı gibi oldu aslında. Avrupalılar savaş esirlerinin haklarını düzenleyen Cenevre Antlaşmasının gereklerini dayatıyor, ABD son derece uydurmasyon "yasadışı savaşçılar" diye bir kategori uydurup esirlere Cenevre Sözleşmesinden kaynaklanan haklarını vermiyor. Avrupa "Bu adamlar bağımsız ve şeffaf mahkemelerde yargılanmalı" diyor, ABD adamları kat kat sır perdesi arkasında askeri makamlarca sorguluyor. Neden sonra, sanki kendiliğindenmiş gibi, ABD esirlerin yaşam koşullarında birazcık iyileştirme yapıyor. Üstelik bu iyileştirme kendi akıllarına, "iyi niyetten" gelmiş gibi davranıyor. ABDnin kendi içinde yaşadığı komediler zaten ayrı. Öncelikle Bu Walker meselesi. ABD vatandaşı olmasına rağmen yemeyip içmeyip gidip Talibana katılan adam. CNNde ve daha da muhafazakar olan Fox kanalında olayı öyle "bilimsel" verdiler ki, az kalsın adamda genetik bir hata olduğunu iddia edeceklerdi. "İçimizdeki düşman" paranoyasıyla yaklaşılan meselede "vücudumuzdaki mikroptan arınma" hırsıyla davrandı bütün televizyonlar. Gel kardeşim, elini ver bana! Bazen uygarlık tarihinin sanıldığı kadar ciddi bir mesele olmadığını, son derece komik yalanlar, oyunlar, çocuk işi illüzyonlar üzerinden yürüdüğünü düşünüyor insan. Belki de gülünemeyecek kadar berbat bir şakadır tarih; insanın nutku tutulmuşken akıp giden zamandır belki. n ecetem@hotmail.com Bushun resmi bir açıklama sırasında Pakistanlılara "Paki" demesi; Blairin heyecanlı bir şahsiyet olarak ülkeden ülkeye seğirtirken kendi ülkesinin meclisinde "Buralara da uğrarsa biz de kendisiyle görüşmek isteriz" şeklinde eleştirilmesi; Talibanın eline düşen magazin gazetesi muhabiri İngiliz kadının "Hakikaten yemekler çok kötüydü gibi" son derece lüks açıklamalar yapması; Afganistandaki yaşam koşullarıyla ilgili en ufak bilgisi olmayan ABDli feministlerin yaptığı abuk sabuk Afgan kadınına destek açıklamaları falan da var bu savaşın enteresanlıkları içinde. Ama her şeyden komiği, bütün bunların içinde en saçması elbette bombardımandan önce "iğğğrenç!" insanlar olarak gösterilen Afganistanlıların bombardımanın bittiği günden itibaren "dost ve kardeş Afgan halkı" kılığına sokulmasıydı. Bir günde görüntüler değişti. Bombardıman öncesinde sadece ağzından salyalar akan Taliban askerlerini gösteren Batı kanalları aniden "masum çocukları" göstermeye başladılar. Birdenbire Afganistan şahane insanlarla dolu bir ülke oluverdi yani.